Ölen çocuklar üzerinden siyaset!

Yayın Tarihi: 01/12/16 07:00
okuma süresi: 9 dak.
A- A A+
Dün sabahın erken saatlerinde öğrencilerin saf ve temiz duygularla ölen arkadaşlarının da acısıyla eylemini duyunca 'helal olsun hepsine' diye geçti içimden…

Bu yaşta duyarlı olmaları önemliydi!

Tepki göstermeleri de…

Çünkü bir şekilde tepkilerini ortaya koymak durumunda, enerjilerini boşaltma ihtiyacındaydılar!

Doğruydu yaptıkları…

Çünkü onlar geleceğin büyükleriydi, geleceğin ana babaları ve yöneticileri!

Acılarını bir şekilde ortaya koymak gerekiyordu ve gereğini yaptılar…

…

Sonra fark edildi ki ölen iki çocuğumuz üzerinden birileri siyaset yapma amacındaydı…

Bir kız çocuğunun eline verdikleri yafta bunun en bariz göstergesiydi!

Kız öğrencinin elindeki yaftada 'Ankara elini yakamızdan çek' yazıyordu…

13-14 yaşında olan bir çocuktu o ama büyükleri tarafından kullanılmış, eline tutuşturulduğu yazı ile siyasete kurban edilmişti!

Belli ki birileri içindeki kin ve nefreti bu kez bu yolla ama çocuklar üzerinden siyaset yapılarak kusmaya yeltenmişti…

Lütfen sayfadaki fotoğrafa çok iyi bakınız, o yaştaki bir kız çocuğunun içinde kin ve nefret, Anavatan düşmanlığı olabilir mi!

Şaşkın ve ürkek bakışlarının ardında elbette yine büyükler vardı…

Bu kez öğrencileri kullanan, onları siyasete alet eden büyükler!

Utanmaları lazım elbet…

Ama ne mümkün!

…

Dün öğlen saatlerinde bazı sivil toplum örgütleri karar kıldı…

Ölen öğrenciler için eylem ve grev kararı almışlardı!

Bir dereceye kadar bunu da anlarız…

Ama bu kez anlamakta güçlük çekiyoruz!

Sendikal Platform bu kez iyi niyetten çok uzakta biraz da Kıbrıs müzakerelerinin kötü gidişatına inat eylem ve grev kararı almıştır…

Bu yüzden bu kararı desteklemiyoruz, aksine kınıyoruz!

Sanki kendilerinin hiçbir suçu yok…

Şimdiye kadar kendileri minik yavrular trafiğe kurban gitmesin diye ne yapmışlar!

Hangi projeye imza atmışlar…

Belli ki amaç bu değil!

Ölen çocukların üzerinden siyaset ve bunu bahane ederek Ankara'ya hakaret, küfür ve kamuoyunu yanlış yönlendirmek…

…

Elbette bizi yönetenler masum değildir…

Bu hükümet de öncekilerde!

Yapılan tüm yanlış icraatlara, partizanlığa, popülizme, adam kayırmacılığa ve adaletsizliğe zaten karşıyız…

Bunun için sivil toplum ne yapsa yeridir ve destekleriz!

Ama iyi niyetli olursa…

Çöple samanı karıştırmazsa!

Bu kez yanlış yapıyorlar, ayıp ediyorlar…

Ölen çocuklarımız üzerinden, daha yeni gelişme çağında olan çocuklarımızı da kullanarak!

Yazıklar olsun.

Trafik polisi sadece ceza mı yazar!

Ne yazıp ne çizsek artık nafile...

Gidenleri geri getirmek ne mümkün!

Acımız, büyük, acımız derin ama...

Bundan sonrası daha fazla önem taşıyor artık!

Yeni kazalar olmasın, fidanlar göçmesin diye...

Sosyal medyaya bakın hele!

Herkes birilerini suçluyor, sayıp sövüyor ama ortada hiç bir şey yok...

Elde var sıfır yani!

Suçlamalar da beş para etmiyor artık, bize çare gerek...

Hükümetin alayı pılıyı pırtıyı toplayıp istifa etse ne olacak!

Yeni gelenin elinde sihirli değnek mi olacak...

...

Trafik kazalarında herkesin payına bir şeyler düşüyor...

En tepesinde oturanından en aşağıdakine kadar!

Hepimizin olmalı bu görev ki öncelikle toplumsal duyarlılık gelişsin...

Şimdi üç can gitti diye sosyal medyada feryat ediyor gibi gözükenler önce sürüş halindeyken ellerindeki cep telefonlarını bırakmayı bir yeğlesin!

Bunun örneklerini geçmişte çok yaşadık...

Daha bir kaç sene önce bir hocanım Güzelyurt yolunda elinde cep telefonu ile sürüş yaparken aynı anda sosyal medyada cirit atarken 4 genç kızımızın aracının üstüne çöküp de onları bu hayattan koparmadı mı!

Onun içindir önce biz demek lazım, eğer trafik kazalarında gerçekten kalıcı bir önlem almak istiyorsak!

...

Örneğin trafik polisleri...

Bizim ülkede ne iş yaparlar!

Ya da biz onları ne yaparken görürüz genelde...

Kurallara uymayan sürücüleri enseleyip ceza keserler!

Yapacaklar tabi, kimsenin itirazı yok buna zaten...

Peki ama ne yapmazlar?

Ülke genelinde hem ilçelerin, hem de ilçeler arasındaki yolların durumunu en iyi onlar bilirler ama bunları merkeze taşımazlar...

Olaya buradan da bakmak gerek!

Polisin birinci görevi vatandaşın can güvenliğini sağlamaktır, bunun için ceza yazılacaksa yazılacak ama yolların durumu da göz ardı edilmeyecek...

...

Başta da dedik ya...

Kimseyi suçlamak giden üç canı geri getirmeyecek!

Ama bundan sonrası önemli...

Trafik polisi nasıl kanunları yerine getirip, bazen uyarıp bazen de ceza yazarken kendine yeni bir görev addedecek!

Ellerinde kağıt kalem bütün anayolları gezip eksiklikleri, aksaklıkları, çukur ve gereksiz tümsekleri içeriye bildirecek...

Tabi ki bunu da uygulamaya sokacak olan Polis Genel Müdürlüğü olacak!

Acımız elbette büyük...

Ama artık daha fazla günahsız canların yollarda pisi pisine ölmesine tahammülümüz kalmamıştır...

Bizimkisi naçizane bir tekliftir sadece!

Herkes haberci oldu!

Biz onlara sosyal medya kahramanları diyoruz...

Kaza olayında da çıktılar meydana asıp kesiyorlar!

Ne kadar beğeni toplarlarsa kendilerine dededen miras kalacak sanıyorlar...

Kazaya neden olan kamyon şoförü Safa Güngör meselesi!

Adamın yıllardır çalışma izni yok diye tutturdular gidiyorlar...

Hatta Çalışma Bakanını istifaya davet edenler bile var!

Olay şudur;

Safa Güngör 2012 yılından beri adadadır ve muhaceret konusunda kanunsuz hiç bir durumu yoktur...

Çalışma izni sadece 22 Kasım'da yani geçen hafta bitmiş ve yenilenmemiştir!

Şimdi müracaat etse bir haftalık cezasını öder ve çalışma iznini alır...

Bir diğer konu çalıştığı şirketin Tüfekçi LTD. olduğu yönünde sallanan haberler!

Biraz daha Tüfekçi'nin sahibini darağacında sallandıracaklar...

O da yanlış!

Belli ki birisi ortaya bir palavra atmış, millet de peşine takılmış...

Gerçek olan ise şu;

Safa Güngör Tüfekçi Ltd'de çalışmıyor...

Ilcan Altyapı Ltd. adlı şirketin çalışanı!

Yanlış yorum ve değerlendirmeler son bulsun diye araştırıp yazma gereği duyduk...

Akıncı da suçluymuş!

Mont Pelerin zirvesi başarısızlıkla sonuçlanınca ağzına KKTC'yi çok almaya başladı ya...

Cumhurbaşkanı Akıncı da ölümlü trafik kazasında suçlu gösterilmeye başlandı!

Neymiş saatlerin ileri alınmamasında ağırlığını koymayarak Türkiye'ye boyun eğmiş...

Ortada üç ölümlü bir trafik kazası var ve konuşulanlara bakın hele!

Birileri suçlansın da kim suçlanırsa suçlansın...

Başımız büyük belada, acımız çok derin ama kimsenin çözüm üretmeye niyeti yok!

Çünkü toplum olarak ruh halimiz bozuk ve illa ki bir suçlu bulup kamuoyunun önüne atacağız onu...

"Herkes sorumlu!"

"Acılarla sonuçlanan trafik kazanın sebebinin ve nedeninin..

1-Saatler ile ilgisi var,

2-Yol Güvenliği ile ilgisi var

3-Şöför hatası ile ilgisi var

4-Aracın sahibi olarak şirketin ihmali ve/veya kusuru ile ilgisi var

5-Polisin uygulamaları ve/veya denetimi ile ilgisi var

6-Gelmiş geçmiş tüm hükümetlerin icraatları ile ve Ulaştırma Bakanlığı ile ilgisi var

7-Karayolları Dairesi ile ilgisi var

8-Ehliyet veren daire ile ilgisi var

9-Motorlu araçlar ve muayene dairesi ile ilgisi var 10-Bu güne kadar sessiz kalan ve ses vermeyen gerekli tepkiyi koymayan tüm KKTC halkıyla ilgisi var.

Kısaca yukarda sayılanların sorumluluğu bulunmaktadır.

Düzelmek için çok çaba sarf etmemiz gerekir…"

(Ayberk BESEN)

Eyvah, Akıncı da 'maksimalist' dedi!

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Barış Burcu Mont Pelerin zirvesinin çökmesinden sonra Rum ekibi için 'maksimalist' deyince ortalık kalkıp oturmuştu…

Çünkü buradaki belli bir çevre barış oyununa kendi fena kaptırmıştı!

Ne olursa olsun çözümcüler yani…

Burcu'nun bu ifadesi tam da unutulmuşken bu kez Cumhurbaşkanı Akıncı dün bir açıklamasında Sözcü Barış Burcu'ya sahip çıkarcasına aynı kelimeyi kullandı!

Ve ekledi;

'Başka bir sözcük yok' yok diye…

Rumlar her şeyi ama her şeyi istiyor!

Bunun lafı cimi yok…

Bakalım maksimalist kelimesini defterinden silenler ve yasaklayanlar nasıl bir tepki ortaya koyacaklar!

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları