Bunlar sakız kutusu mu Sıla Hanım?

Yayın Tarihi: 04/11/17 09:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Hastanede de antibiyotik bile yok manşetleri atıldı dün…

Medyaya bir diyeceğimiz yok!

Çünkü onlar işini yapıyor…

Basına ne servis edilirse onu kullanıyorlar!

Bu gerekçe ile manşetler atıldı dün de…

Çünkü Tıp-İş Başkanı öyle yazmıştı basın bildirisine!

Biz de kullandık aynı haberi ama açlık tehlikesi başlığını kullanarak…

Tıp-İş'e göre çünkü açlık çeken hekimler varmış!

Hekimlerin birçoğu mağdurmuş…

Zaten hekimlerin hakkını aramak için hasta haklarını görmezden gelerek grev başlatmadılar mı iki gün önce!

Belli ki devam edecekler…

Ama işte hiç de yayınladıkları basın bildirisi dün kendilerini haksız çıkardı…

Belli ki hiç araştırmadan, soruşturmadan, hastanenin yetkilileri ile bile konuşmadan 'Hastanede antibiyotik bile yok' dediler!

Kim olsa inanır buna…

Çünkü kendileri de hastane çalışanı ve onun içinde neler olup bittiğini bilmeyecekler mi?

Demek ki bunlar bilmiyormuş…

Ya da bilip de sırf grev gerekçesi olsun diye görmemezlikten gelmişler!

Maksat eylem olsun, grev olsun yani…

Daha önce yaptıkları gibi!

Çok sayıda hekim istifa edecek dediler…

O da fos çıktı!

Birkaçı dışında büyük çoğunluk devletin hastanelerinde çalışmayı yeğledi…

Bir de ikinci iş yasağı 'şimdilik' kalkınca bir hekim daha ne ister ki?

Sıla hanım ve sendika yöneticileri lütfen sayfadaki fotoğraflara çok dikkatli baksınlar…

Hani sözde antibiyotik yoktu ya!

Hani hastalar bu yüzden mağdurdu ya…

Yakından uzaktan alakası yok!

Hastanenin depoları antibiyotik dolu…

Hem de kutu kutu, koli koli!

İşte bunlar bu doğru olmayan nedenlerle greve hala devam ediyorlar…

Sözde hastaları savunduklarını iddia ediyorlar ama aksine hasta haklarını kendi elleriyle ihlal ediyorlar!

Sıla hanım siz de fotoğraflara dikkatli baktınız mı?

Bunca yıldır mesleğin içinde olan bir hekim olarak o kutuların içinde antibiyotik mi var yoksa sakız mı?

Sakız kutularını ilaç kutularından ayırt edebilirsiniz değil mi?



Hastane memnuniyeti…

"Bugün kayınvalideyi Lefkoşa Devlet Hastanesi'ne götürdüm sırtındaki sızıdan dolayı acı içindeydi,sıra numarası aldık ve beklemeye koyulduk,korkmayın kötü muamele yok,güzellikler var,alıştığımızın dışında şeyler,beklerken sıranın bir türlü gelemediğini görünce kapıdaki genç güvenlik görevlisine sordum ne oldu diye çok makul saygılı bir cevap aldım abi ambulans geldiydi daha acil bir vaka olduğu belli,tamam dedim bekleriz elbette,şaşırmıştım genç arkadaşın güzel tavrı beni etkilemişti,neyse sıramız geldi ve hastamızı içeriye aldılar,tahlil,röntgen derken tekrar acilde bulduk hastamızı yatakta sonuçlar beklenmekte.
Görevli doktor bayanlar ve diğer doktorlar hasta halinden anlayan bir yaklaşım içindeydiler, yeni nesil sağlıkçılarımızın farkını farkettim bugün,selam size gençler,teşekkürlerle..."

(Tamer TANPINAR)

Eski köye yeni adet gelince…

"Elektronik imza ile ilgili vatandaşın hayatını kolaylaştıracak, kuyruklarda beklemeyecek bir düzenleme var.

Ancak memurlar buna direniyor, çünkü eski köye yeni adet getirildi.

Bir de bu sayede elektronik ortamdaki işlemlerin, kimin ne kadar zamanda nekadar işlem yaptığı konusunda performans ortaya çıktığından, uygulamak istemiyorlar.

Memurların bir kısmı da iyi niyetli olsalarda, bilmediklerinden buna direniyorlar.

Özel sektörde bankalar artık elektronik imzalı talimatları alıyorlar.

Sözleşmeleri elektronik ortamda imzalayabiliyorlar, gidip sırada bekleyip saatlerini harcamıyorlar.

Ama bu da vatandaşa duyurulmadığından çok yaygınlaşmadı.

Yurt dışında olan vatandaşlarımız, ila bir imza için işini gücünü bırakıp ilgili daireye gelip imza atmak zorunda kalıyor.

Halbuki elektronik imza yasasında bunların tümü tanımlanmış ve elektronik imza, ıslak imza ile aynı yasal geçerliliğe sahip…"

(Lisani DENİZ)

İnsan sevgisi!

"İnsanları çok seviyoruz...
Rüşvet yiyor, ekmek parası.
Yanlış park ediyor, bir daha yapmaz.
Yanlış kararlar alıyor, insandır.
İşini yapmıyor, yapar yapar.

SONUÇ:

Hergün eziyet.
Yağmur yağdımı sel basıyor.
Trafik eziyet oldu.
Haberler gazeteler okunmaz oldu.
Yaşanmaz bir ülke olmaya ramak kaldı.

Filmde dediği gibi:
"Lanet olsun içimizdeki insan sevgisine."

(Şahap AŞIKOĞLU)

"Sancılı geçecek…"

"Yola başarmak için çıksamda,kaybetmeninde bu süreçte demokrasiye hizmet açısından önemli olduğuna ve bir hizmet anlamı taşıdığını düşünerek bu yola çıktığımı belirtmek istiyorum.

Önemli olan UBP'nin bu muazzam demokrasi sınavından ve 12.000 üye ile belirlenecek ön seçimden başarı ile çıkmasıdır.Yeni bir yasa ve üye sistemine geçilen yeni bir tüzük ile ve ayrıca Yüksek Seçim Kurulu'nun gözetiminide içeren bu yeni yolun sancılı geçeceğinden şüphem olmadığı gibi demokrasininde büyük bir zaferle çıkacağından da şüphem yok.''

(Hasan YÜCELEN)

Kaçış yolu tuzak dolu!

Gönyeli kavşağına yapılan 4 adet kaçış yoluna itirazımız yok…

Muhalifler her ne kadar önemsiz ve yaramazmış gibi göstermeye çalışsa da en azından trafik akışını hızlandıran bir gelişme oldu!

Oldu da ya sonrası…

Fotoğrafı bir okurumuz gönderdi, gözlerimize inanamadık!

Hele de gece sürüşlerde tehlike çok büyük…

Uyarma ihtiyacı hissettik!

Kaş yapayım derken göz çıkarmayalım lütfen…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları