"İşgal" demek fazla ağır!

Yayın Tarihi: 29/01/18 07:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+

Kıbrıs Türkünün öncelikli sorunudur…

Türkiye ile ilgili ilişkilerin en tehlikeli sürecinden geçiyoruz!

Kimisi bunun adını 'işgal' olarak koymuş…

Kimisi buna şiddetle karşı çıkıyor!

Bunun ortak noktası da yok…

Onun için daha öncede çok defa yazdığımız gibi bunun artık bir adı olmalıdır!

Halkın iradesi ne güne duruyor?

Gidersin referanduma, görürsün sonucu…

Sonra da toplum olarak alırsın önlemini!

…

Türkiye'nin burada işgalci olduğunu söyleyerek bundan rant elde emleye çalışanlar var ülkemizde!

Ayrıca Türkiye sevdalısı olduğunu söyleyip de bundan rant bekleyenler de aynı çuvaldadır…

Ne Türkiye düşmanlığı ne de Türkiye yalakalığı bu topluma şimdiye kadar bir şey kazandırmamıştır, bundan sonra da kazandırmayacaktır!

Elbette gönül isterdi ki Türkiye ile iki kardeş, dost ve müttefik iki ülkenin ilişkileri olsun ama…

Bu güne kadar ülke yönetiminde bulunanlar bunu asla gerçekleştirememiş, toplumu eli havada bir dilenci konumuna sokmuşlardır!

Türkiye verirse yaşarız, vermezse yok oluruz mantığı…

Çünkü bazı gerçekler hiçbir zaman işimize gelmediği gibi, siyasi rantın hep önde tutulduğu bir ülkede yaşıyoruz…

…

Türkiye burada işgalcidir diyenlere katılmayız…

Çok ama çok ağır bir suçlamadır bu!

Ama burada Türkiye hükümetlerinin de yaptığı hataları da göz ardı edemeyiz…

Para ve balık tutma meselesi yani!

Önceki hükümetler KKTC'de üretimin dibini dinamitleyip 'biz veririz' mantığında olurken, haliyle burada siyasi iktidarları da hep ellerinde bulundurmak istediler…

Eğer öyle olmasaydı zaten, şimdiye kadar hükümet ağırlıkları sağ partilerde olmazdı!

Son Ankara hükümeti Kıbrıs'a bakış açısını değiştirdi, yatırımları daha fazla yaptı ama artık KKTC'nin de kendi ayakları üzerinde duran bir devlet haline gelmesini istedi…

Bu bizim çok da işimize gelmedi!

Çünkü hazırcılığa alıştırıldık yıllarca…

…

Parayı veren düdüğü çalar sözü her ne kadar klasik bir söz olsa da doğrudur, bizim ülkemiz için de geçerlidir…

İşte bu da bizim içimizde bir takım tartışmalara yol açmakta böylelikle Türkiye'ye karşı eleştiriler artmakta ve bu da iç huzurumuzu bozmaktadır!

Dini konulardaki bir takım yeniliklerin yapılmaya çalışılması da bunlardan birisidir…

Cumhurbaşkanı Akıncı, son açıklamasında herkes birbirinin görüşüne, hassasiyetlerine saygı duymalıdır derken doru bir tespitte bulunmuştur!

Bunu beğenir ya da beğenmeyiz…

Her ne kadar çok uzun bir süre önce Anadolu'dan kopup buraya yerleşip burada bir toplum sonra da devlet oluşturan insanların artık kendilerine özgü bir yaşam biçimleri ve kültürleri oluşmuştur…

Bunu değiştirmeye çalışmak kimin haddinedir?

…

Şu anda Kıbrıs Türk toplumunun siyasi düşüncesi ne olursa olsun, hangi parti ya da sivil toplum örgütünde bulunursa bulunsun akil insanlara ihtiyacı vardır…

Burada yaşayanların ilişkilerini dinamitleyen değil uzlaştırmaya çalışan insanlara!

Şu gerçeği de göz ardı etmemek gerekir ki KKTC'nin şimdiye kadar ayakta kalmasının nedenleri arasında Kıbrıs Türkünün mücadeleci ruhu kadar Türkiye'nin de payı büyüktür!

Bu ilişkiyi ileriye taşıyabilirsek ne ala…

Ama 'işgalci' diye yaftalayıp, bunu halkın önüne servis edip iç çatışma medet ummak da ne insanlıkla ne de vicdanla bağdaşır!

Toplumu değil yine seçimleri düşünüyorlar!

Herkesin merak konusu…

3'lü mü olacak yoksa 4'lü mü?

Şu anda Meclis'te temsil edilen 6 siyasi parti var ve tümüm de tek derdi hükümet pazarlıklarından partilerinin kazançlı çıkması…

Bir de siyasete bakan olduktan sonra nokta koymak isteyenler var tabi ki!

Normal memur maaşı alırken bakan maaşı alacaklar çünkü…

Yerel seçimleri düşünüyorlar, Cumhurbaşkanlığı seçimini düşünüyorlar, o seçimlerdeki pozisyonlarının çok daha güçlü olması için perde gerisinde türlü pazarlıklar yapıyorlar ama!

Toplumun hasıraltı edilmiş sorunlarını düşünen yok…

Bu zihniyetteki siyasi partilerin kuracağı bir koalisyon hükümeti ne kadar başarılı olur insan sadece endişeleniyor!

Sadece Merak İşte?

Akıncı-Talat çekişmesi mi?

İddiaya göre Eski Cumhurbaşkanlarından Mehmet Ali Talat da koalisyon kurma çalışmalarında ağırlığını koymaya başlamış!

Bu konuda bir Akıncı- Talat çekişmesi olduğu söyleniyor…

Malum 2020'de Cumhurbaşkanlığı seçimleri var ya!

Her ikisi de yeni hükümet modelinin kendi şartlarına uygun olması için büyük çaba sarf ediyorlarmış…

Tabela örgütleri ne oldu?

Seçim ve geçim derdi bazı şeyleri unutturmaya yetiyor…

Örneğin yeni dernekler yasası ile tüzük değişikliği yapmayanlar artık kapatılacaktı!

Artık yeni yılın ilk ayını da devirdik süre de Aralık sonu bitti…

Tüzük değişikliği kimler yaptı kimler yapmadı?

Yani artık kimler legal kimler illegal…

Sayısı binler geçen derneklerin hepsi de tüzüklerini değiştirip yetkili birimlere verdiler mi?

Yasalar uygulamak içindir değil mi?

Zamlar korkutuyor!

Her sene yeni yıla girildiğinde okkalı zamlar da devreye girerdi…

Bu kez olmadı çünkü önce seçim sonra hükümet derdine düştük!

Haliyle vatandaş da hükümet kurulduktan sonra zam yağmuruna tutulacağı için büyük tedirginlik yaşıyor…

Tabi ki şu sorular da gündeme gelmiyor değil;

Acaba yeni kurulacak olan hükümet geleneği bozar ve bir seferlik bu yeni yıl zamlarından vaz geçer mi diye!

Bizimkisi bir umut işte…

Züğürt tesellisi!

UBP'de kurultay sesleri!

UBP yeni hükümette olacak mı olmayacak mı?

Sis perdesi birkaç güne aralanacak ve bir şekilde yeni hükümet belirlenecek…

Peki UBP muhalefette kalırsa ne olacak?

Bu konuda parti içi muhalefette kazan uzun zamandır kaynıyor…

Çok büyük ihtimalle UBP Mart ya da Nisan ayı içinde kurultaya gidecek ve yeni yönetimini belirleyecek!

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları