Rahmetlinin kemikleri sızladı mı?

Yayın Tarihi: 31/01/18 07:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+

DP Parti Meclisi'nde havaya kaldırılan kırmızı kartların sırrı çözüldü…

Kırmızı kartlar meğerse UBP'ye gösterilmek için hazırlanmış!

Bir çeşit intikam yani…

UBP, erken seçime giderken ortağına danışmadı, DP de böyle bir yöntemle sonuçta intikamını almış oldu!

Siyasette intikam almak ne kadar doğru sonuçlar doğurur, bunun ileride bir de tersi olabilir mi artık bunları da önümüzdeki süreçte hep birlikte yaşayacağız…

DP Parti Meclisi'nin ezici bir çoğunluğu 4'lü hükümetten yana tavır koyduysa da bunda en büyük pay kesinlikle genel başkanlarındadır!

Şimdi sorumluluğu çok daha büyüktür, bunun altından kalkıp kalkamama da yeni dönemde kendisini gösterecektir…

…

Bizde siyaset ne yazık ki profesyonel yapılmıyor…

Kurumsallık ise hiç yok!

Duygusallık ön planda olunca da ortaya ilginç şeyler çıkıyor…

Örneğin DP'nin 4'lü koalisyondan yana tavır koyması!

Perde gerisinde öyle acayip şeyler yaşanmış ki…

Serdar Denktaş'a karar verilmeden önce şunu bile söyleyerek baskı altına bile almaya çalışmışlar;

"4'lü koalisyon yaparsan babanın kemiklerini sızlatırsın…"

Merhumu bile karıştırmışlar bu işe!

Rahmetlinin bu konuda niçin kemikleri sızlasın ki?

CTP, HP ve TDP buraya uzaydan gelen partiler mi, ya da bulaşıcı hastalık mı taşıyorlar da Rahmetli Denktaş'ın yattığı yerde kemikleri sızlasın!

Bu konuda tabi ki Serdar Denktaş da cevabını esirgememiş ve soruyu patlatmış:

"UBP, CTP ile hükümet kurduğunda babamın kemiklerinin sızlayıp sızlamadığını siz düşündünüz mü?"

…

Başka ilginç bir görüş daha;

Serdar Denktaş kumar oynadı ve bütün siyasi birikimini 4 rakamına bastı…

Soruyorlar 'peki dörtlü hükümet başarısız olursa ne yapacak' diye!

Eh artık o da onun sorunu olsun…

Biz buna olmak ya da olmamak diyoruz!

Başarılı olursa siyaset hayatı yükselerek devam eder…

Şansı var çünkü şu anda kabinedeki en tecrübeli siyasetçilerin başında geliyor!

Başarılı olmazsa da zaten bunun bir bedeli olacak, kapar partisini evine çekilir…

Bu iş ömür billah sürecek değil ya!

Sonuçta halkın iradesi neyse odur…

İnandığını getirir, inanmadığını ve bıktığını götürür!

Bu bir demokrasi gereğidir…

…

Bu işten aslında gerçek UBP'liler değil de UBP'den rantı götürenler çok gocundu…

Çünkü birçok partili de bir süre muhalefette kalmayı yeğliyordu!

Yaşadığı tüm sıkıntılı döneme rağmen halkın seçmenin yüzde 35'inin oyunu almayı başaran bir parti vardı…

Diğer partiler diretti ve UBP'yi iktidarda görmek istemediklerini açıkladılar!

UBP'nin istenmeyen yerde ne işi vardı ki?

Pek ala bir süre kabuğuna çekilebilir, yeniden yapılanma dönemine girer ve şimdikinden çok daha güçlü hale gelerek ilk genel seçimlerde bunun sonuçlarını görebilirdi…

Haliyle bu süreçten sonra da bunu mutlaka yapmalı!

Kenara çekilip seyretmeli;

Seçimden çok da başarıyla çıkamayan 4 partinin kuracağı hükümeti yakın takibe alıp ona göre siyaset geliştirmeli…

Bunu yaparsa ne ala!

Yok, aksi olur da iç karışıklı tercih ederse bunun da elbet bir bedeli olacaktır…

Dörtleme…

"Kuzeyi, Güneyi, Doğusu, Batısı, içerisi, dışarısı… Herkes, kurulacak hükümeti dört gözle beklemeye başlamıştı. Bu seferki hükümeti kurmak, basit bir dört işlem sorusunu çözmeye benzemiyordu. En nihayetinde, birileri yine dört ayak üzerine düşmüştü, ama siyasette hem tecrübe hem de şans yok muydu? Birileri de koalisyon görüşmeleri sürecinde arkayı dörtleme telaşına düşmüş, seçimlerden önce takındıkları dört başı mamur tavırları unutuvermişlerdi bile. Bu hükümetin de dört dörtlük olmayacağı kesindi belki ama, yine de bir yenilenme umudunun yeşermesine yetti ülkenin dört bir yanında. Bundan dolayıdır ki, bu dörtlemeyi yapanların, zafer sarhoşluğu ile dört köşe olmak yerine, belki de hiç olmadığı kadar dört elle sarılmaları da şart oldu tüm sorumluluklarına. Sorumluluklarını yerine getirirken adeta dört nala koşmaları gerekecek, çocuklarımız adına kaybedilen yılları telafi edebilmek için. Bunu yaparken de Mercedes'e mi binecekler yoksa başka araçlara mı, buna kendileri karar versinler ancak bu hayatta herkesin en nihayetinde dört kolluya bineceğini de akılarının bir köşesinde de tutacaklardır hiç şüphesiz. Ayrımcılığın ve adaletsizliğin dört duvar arasına hapsedildiği, adalet ve eşitliğin, paylaşımın ülkemizin dört bucağına yayıldığı, çocuklarımıza gururla ve alnımızın akıyla sunabileceğimiz, bir gelecek değil midir hepimizin hayali? Dört göz bir evlat için değil midir? O zaman? Artık konuşma değil, çalışma vaktidir.

Zaman ''DÖRT DÖNME'' zamanıdır!.."

(Bir Okur)

Sadece Merak İşte?

4 aday kim?

UBP şu sıralar sessiz gibi görülüyor ama…

Öyle değil!

Ekim'de yapılması gereken kurultayın öne çekilmesi için düğmeye basıldı bile…

Hatta şimdilik genel başkan adayının adı konuşulmaya başladı!

Özgürgün'ün ise her türlü teklife açık olduğu söyleniyor…

İyi de eğer gerçekten de genel başkanlık için 4 aday yarışacaksa bunun da bir bedeli olacağını düşünen yok mu?


4 aydır maaş alamadığınız oldu mu?

Yeni Erenköy Belediyesi çalışanlarını içler acısı durumu…

Tam aydır maaş alamıyor evlerine ekmek götüremiyorlar!

Siyasilerden kaç tanesi bu insanları ziyaret edip sıkıntılarını gözleriyle gördü?

Birkaç bölge milletvekili o kadar!

Ya diğerleri?

Empati yapıp düşünsenize;

Evinize 4 aydır para girmediğini!

Denktaş niye vazgeçti?

Serdar Denktaş çok önceden açıklamıştı…

2020 yılında Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olacağını!

Ama önceki günkü parti meclisi toplantısında partili arkadaşlarına bu konuda bir açıklama yaptı;

"Artık aday filan değilim" diye!

İnanalım mı?

Yoksa bu konuda strateji mi değişirdi?

Ülkücüler nerede?

KKTC'deki ülkücü camia son günlerde fazlasıyla kendinden bahsettirmeye başladı…

Yaptıkları eylem ve söylemlere kimi kızıyor, kimi destekliyor!

Ama bir şeyi unutmadılar mı?

Merhum Alpaslan Türkeş'in Lefkoşa Surlariçi'nde çocukluğunun geçtiği ev harabeden de öte bir görüntüye sahip…

Önünden geçerken insanın yüzü kızarıyor!

Biraz da böyle sosyal konulara eğilip ilgi gösterseler fena mı olur?
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları