Eski Sayıştay başkanlarının dili olsa da konuşsa!

Yayın Tarihi: 16/05/18 07:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+
Bir uçak yolculuğundaydık…

Dönemin Sayıştay Başkanı da hemen yanımızdaki koltukta!

O sıralar 300 Sayıştay raporunun Meclis'e gönderildiği konuşuluyordu…

Sayıştay görevini yapmış ve uzun araştırmalardan sonra dosyaları hazırlayıp Meclis'e göndermişti ama…

Onlardan tek bir tanesi bile Meclis'in gündemine gelmemişti!

300 yolsuzluk dosyası ve Meclis'te tek bir kelime bile edilmedi…

Uçak yolculuğumuz bu sohbetle geçti!

"Artık saçımı başımı yolacak hale geldim" diye kükrüyordu…

Doğru ya;

Madem ki devletin çeşitli birimlerinde yolsuzluk iddiaları nedeniyle soruşturma başlatılmıştı, bunlar niye Meclis'te gündem olmuyordu?

Eğer soruşturmaların üzerine gidilmeyecekse neden Sayıştay'a bu görevler verilmişti…

Şu anda dosyalar nerede bilemem!

Meclis'in tozlu raflarında olabilir…

Ya da belki de çoktan imha edilmiş olma ihtimali daha fazla geliyor bana!

…

Daha sonra aynı başkanı defalarca gördüm memleketin çeşitli yerlerinde…

Hatta bir defasında 'madem ki Meclis ilgilenmiyor ver bana yayın yapayım' dedim!

"Kesinlikle olmaz" dedi…

Sanki de devlet sırrıydı bunlar!

Altı üstü soruşturma dosyaları işte…

Belli ki ortada suç var, araştırma var, yapılacak tek şey bunları Meclis'e, sonra da mahkemeye taşımak!

Bundan daha doğal bir şey olabilir mi?

Normal ülkelerde olmaz da işte biz daha normalliğin kenarına bile yanaşamamışız belli ki!

Hala merak ederim o dosyaların içeriğini…

Soruşturma açılan isimleri…

Dönen dolapları, yaşanan tezgahları!

Kapişari olan devletin paracıklarını…

Ha keşke o dönem gidilseydi üstlerine!

Kim bilir belki birkaç kelle de beraberinde gider şimdi çok da şeffaf bir ülke haline gelirdik…

…

4'lü koalisyon hükümetinde geçmişte pek olmayan bir takım karanlık olayların peşine gitme istencini görünce biz de umutlandık…

Çünkü bu iddiayla hükümete gelmişlerdi!

Artık 100 günü de doldurdular…

Devlet mekanizmasının nasıl işlediğini de az çok öğrendiler!

Şimdi verilen sözleri tutma zamanıdır…

Ama geçmişe bir çizgi çizerek değil!

Aksine geçmişte ne olup bittiyse onları da deşifre ederek…

İşte eski Sayıştay Başkanının söyledikleri ortada!

Yüzlerce yolsuzluk dosyası araştırıldı geçmişte…

Onları da gündeme getirerek!

Gerekirse eski başkanları karşılarına alıp gündeme getirilmeyenleri de sorgulayarak…

Bunu yapabilirlerse ne ala!

Eski makamı ve görevi ne olursa olsun eğer ortada bir suç varsa bunun hesabı mutlaka sorulmalı, bedeli de ödetilmelidir…

Garantörlük istemeyen var mı?

Yaşanan mülteci dramı…

Kıyılarımıza vuran cesetler!

Savaştan kaçıyorlar ama dev dalgalara teslim oluyorlar…

Cumhurbaşkanı ne dedi;

"İçimiz acıyor…"

Kimin acımaz ki!

Sonra Gazze'de yaşananlar…

Dünyanın önünde katledilen insanlar!

Dünyanın suskunluğu, uluslar arası örgütlerin sessizliği…

Tüm yaşananlar sahipsiz ülkelerin sahipsiz insanların acı tablosunu koyuyor ortaya!

Ve tabi ki çözüm sürecinde garantörlük tartışmaları geliyor insanın aklına…

Biz bu ülkede siyasi fikri ne olursa olsun garantörlükten yana olanlara da olmayanlara da saygı duyarız!

Ama dünyada yaşananlar da ortadayken de herkesi duygusallıktan uzak daha mantıklı olmaya çağırırız…

Tamam bir çok şikayetimiz olabilir, yaşamamızdan mutlu olmayabiliriz ama!

Halimizden şükretmemiz gereken bir süreçten de geçtiğimizi unutmamak gerek…

Özel okullar hala dövizle…

"Bütün girdi maliyetleri TL olan özel okulların, okul harçlarını TL olarak tahsil etme zorunluluğunu öngören bir yasa yapmak bu kadar mı zor anlamış değilim?

Bir de kayıt ve kıyafet ücreti 240 Euro istiyorlar utanmadan. Kayıt ve kıyafetin hangi girdisi döviz de veliden döviz talep ediyorlar anlamış değilim, lütfen biri bana izah etsin.

Üç beş kişinin yok Müşavir olacaktı da maaşı düşer miydi düşmez miydi, yok efendim haklı beklentisi varmıştı da bilmem ne bilmem ne... Aylarca mecliste bunları tartışan yürütme ve muhalefet konusu okul harçlarına gelince işbirliği yaparcasına seslerini çıkarmıyorlar…"

(Devrim Barçın)


Sadece Merak İşte
?

Ölen mültecilerin eşyaları ne oluyor?

Bizde mızır okuyucu çok…

Merak etmedikleri bir şey yok neredeyse!

Bir tanesinin nereden aklına geldiyse sormuş;

Kıyılarımıza vuran mülteci cesetlerinin özel eşyaları ne oluyor diye…

Pasaportlar çıkıyor, kimlikler çıkıyor da!

Özel eşyaları, paraları ne oluyor diye…

Yaz mesaisini neden seviyorum?

Yaz mesaisi kamu çalışanları için…

Bizim kamuyla işimiz yok ama onların öğlen iş bırakmalarına da hiç içerlemiyorum!

Aksine seviniyorum…

Neden mi?

En azından öğlenleri belli bir saatten sonra trafik rahatlıyor…

Yollar bizim oluyor!

Bu bile bizim için mutluluk kaynağı…

Mobeseler ne oldu?

Bu iş sanırız biraz yılan hikayesine döndü…

İç güvenlik için olmazsa olmaz olan mobese sisteminin ülkeye çoktan gelmiş olması gerekirdi!

Hele de adli olayların arttığı bu dönemde…

Bir türlü gelemediler!

Bu konuda elle tutulur bir açıklama da yok…

İptal olduysa onu da söyleyin bari!

Propaganda süreci başladı mı?

Yerel seçimler için süreç başladı artık…

Partiler ve adaylar için çok sıcak bir 40 gün olacak!

Resmi propaganda sürecinin de 4 Haziran'da başlayacağı açıklandı…

Ama bizimkiler biraz aceleci olup propaganda çoktan başladı bile!

YSK umarız bunları bir kenara yazıyordur…

İzmir Marşı'nı niye çekemiyorlar?

Dün sabaha doğru Gönyeli'de bir meyhanede bir grup müzisyenlerden İzmir Marşı'nı isteyince başka bir grup buna itiraz etmiş ve kavga çıkarmış…

Altı üstü bir marş yahu!

Hele de 'Yaşa Mustafa Kemal Paşa Yaşa' derken insanın tüyleri diken diken oluyor…

Buna kızanlar marşa mı yoksa Ata'mıza mı tepki koyuyorlar bunu bilelim yani!

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları