"Aman polis çağırmayın!"

Yayın Tarihi: 07/07/18 09:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+

İki gün önce arkadaşın ofisindeyim...

Canı fazlasıyla sıkkın, yolun kenarında duran aracına çarpmışlar, en az 10 gün araçsız kalacağından şikayet ediyor...

Kaza nasıl oldu diye sordum;

"Çocuğun birisi geldi vurdu" diye cevapladı!

"Kimmiş bu çocuk diye" sorunca da "nüfuzlu bir ailenin çocuğu" diye cevapladı...

"Polis çağırdın mı" dedim, ""hayır" dedi!

Kazadan hemen sonra çocuğun hem annesi hem babası gelmiş "aman polis çağırmayın" diye neredeyse yalvarmışlar!

İyi de niye yalvarmışlar, şimdi sıkı durun;

Çünkü ehliyeti yokmuş!

Zarar ziyan hepsi ödenecekmiş, yeter ki polisin haberi olmasın!

...

Şimdi bu arkadaşım, okumuş, kültürlü ve çağdaş bir insan...

Böyle bir insan nasıl olur da bu kadar duyarsız olur diye önce içimden geçirdim, sonra dayanamayıp 'sen katil adayısın' deyiverdim...

Sonra ona cevap hakkı bile vermeden sordum;

"Ya sen arabanın içinde olsaydın da Allah korusun ağır şekilde yaralansaydın, o zaman ne yapardın?"

"O zaman başka" dedi!

"Şimdi öyle oldu değil mi" diye biraz da dalga geçtim kendisiyle...

Verilmiş sadakası varmış...

...

Şunu belirtmeden geçemeyeceğim;

Ehliyetsiz genci tespit eden ama polise bildirmeyen arkadaşım bir katil adayıdır...

Çünkü ehliyetsiz araç kullanan birisini bilip de bildirmemek de en az onun kadar suçlu sayılır...

Peki ya bu çocuğun ailesi?

Olayın polise intikal etmesinin önüne geçerek çocuklarını kurtardıklarını mı sanıyorlar yoksa!

Aksine çocuklarına en büyük kötülüğü yapıyorlar...

Sadece çocuklarına olsa iyi, sokakta gezen herkesedir bu kötülük!

Aile çok nüfuzlu olabilir, paralı da olabilir, ama çocuklarını bunlarla ne kadar koruyabilirler işte o tartışılır...

Devam etsinler böyle yapmaya...

Ben acırım da trafik kazalarında giden günahsız insanlara acırım asıl...

Yıllar önceydi;

Bir okur aradı bir plaka numarası verdi…

Güzelyurt yolundaki Kermiya kavşağında bir genç aracıyla tehlikeli sürüş yapmış…

Ertesi gün okur şikayeti olarak gazeteye yazdım plaka numarasını!

O da ehliyetsiz!

Daha önce birisini ezdiği için sürüş ehliyeti elinden alınmış, trafikten men edilmiş…

Polis bulmuş genci ceza kesecek…

Büyük ihtimalle de hapse girecekti!

Haberin yayınlandığı gün şimdi rahmetli olan bir siyasetçimiz aradı aile kendisine gelmiş, yazıyı tekzip edeyim diye ricacı oldu…

Yani bir gazeteci bir yazısı doğru olduğu halde 'yalan' diye kendi kendini yalanlayacaktı…

Elbette kabul etmedik!

Ama belli ki araya girdi ve genç arkadaş bu işten sıyırdı…

Aradan birkaç ay geçmişti sadece!

Gazete haberlerinde çok ağır trafik kazası yaptığı yazıyordu…

Çok değil bir hafta kadar geçti aradan, hayatını kaybetmişti!

Trafik kazaları ya da gençlerin bulaştığı diğer asayiş olayları…

Lütfen benim oğlum böyle, kızım şöyle diye onları sakın suçlamayalım!

Tabi ki suçu öncelikle kendimizde arayalım, özeleştiri yapalım…

Biz çektik onlar çekmedi, bizim yoktu onların olsun diye de yanlış davranışlar içine girersek, yaptıkları yanlışları sorgulamak yerine korumacılık anlayışına girersek onlara iyilik değil aksine kötülük yapmış oluruz!

Hani bir laf vardır ya…

Elma çürük ise kabahat ağaçtadır diye!

Kulağımıza hep küpe olsun…

Cami açılışı programda yok!

Memleket bir kez daha karpuz gibi ikiye bölündü…

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan KKTC'ye gelip Hala Sultan Camisi'nin açılışını yapacak ya!

Yok açsınmış, açmasınmış tartışmalar neredeyse ciddi bir kriz yaratma noktasına geldi…

Hangi siyasiler katılacak hangileri katılmayacak, hangileri tepki koyacak insanlar neredeyse bu konularda bahis oynayacaklar!

Hep birlikte kapıldık akıntıya gidiyoruz bir yerlere…

Tartışıyoruz ama sorgulamıyoruz!

Cami açılışı gerçekten var mı diye…

Meğerse Erdoğan'ın KKTC ziyaret programında cami açılışı filan yokmuş!

Onun için tartışmaları sonlandırabilirsiniz…

"1 senede iş yaptıramıyorsak…"

"Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanına Açık mektup:
7-8 ay önce Alsancak Şehit Davut sokaktaki evimizin (daha önce kirada olduğu için kapalı tuttuğumuz) sabit telefonu aktif hale getirmek istedik. Maliye bakanlığına giderek gereken parayı yatırdık. Telefon Dairesi'nde gereken işlemleri yaptırdık.

Açtık dediler, açılmadı, telefonla şikayet yaptık açılmadı.

Kendim bizzat gittim "Tamam ilgileneceğiz" dediler, açılmadı. "Sorumlu Ali bey" dediler, gittim konuştum, "hemen birisini göndereceğim." dedi, yine açılmadı.

Tekrar kendim Ali beye gittim. "Ana yolda su boruları döşenirken hatları bozdular, baktıracayız" dedi. Ancak diğer evlerde telefonlar çalışıyor. Yani bula bula bizim mi hat kesildi borular yüzünden?..

Bir devlet dairesinde işimizi bir senede yapamıyorsak ne demeli bilmem…

(Hasibe ŞAHOĞLU)

"Hükümetin cevabı olacak mı?"

"Eğer bir başka ülkenin para birimini kullanıyorsanız, o ülkenin enflasyonunu da satın alıyorsunuz demektir.
Yani sizde Hayat Pahalılığı (HP), haliyle parasını kullandığınız ülkenin HP'sinden yüksek olur.

Ekonominin kuralları böyle.
Şimdi bakıyorum da Türkiye'de 6 aylık Tüfe yani HP %15.39.
Kuzey Kıbrıs'ta ise 6 aylık HP ekonomik kurallara inat %12.11.
KKTC, TC'nin para birimini kullandığına göre bu işin açıklaması ne?
Bugüne kadar sorduğumuzda bu konuda hükümetlerden cevap alamamıştık.
Ee bu hükümet şeffaf olduğuna göre mutlaka mantıklı bir açıklama yapacak herhalde..."

(Mehmet SEYİS)

"Söylemem…"

Bir çocuk çizmek istedim

Aldım elime kalemi

Yere değdirdim

Seksek çizerken

Ucu kanlandı kalemin

Toprağın altından gelen kan

Kim bilir kaç çocuğundu

Vazgeçtim

Bir çocuk çizmek istedim

Aldım elime kalemi

Kıyıya değdirdim

Kumdaki gölgesini çizerken

Ucu değdi kalemin

Cansız yatan bedene

Kim bilir nerden gelmişti

Vazgeçtim

Bir çocuk çizmek istedim

Aldım elime kalemi

Duvara değdirdim

Gökkuşağı çizerken

Ucu karardı kalemin

Gün erken battı koğuşunda

Kim bilir neden oradaydı

Vazgeçtim

Bir çocuk çizmek istedim

Aldım elime kalemi

Göğe çevirdim

Ufka çizerken resmini

Ucu kayboldu kalemin

Kim bilir hangi umutlarıydı batan

Sessizce akan gözyaşlarında çocukların

Vazgeçtim

Bir çocuk çizmek istedim

Sonra vazgeçtim…

Kırdım kalemi!

Çizmedim.

Bir çocuk hayal ettim…

Söylemem!

GÜVENDE KALSIN…

(Dr. İlker İPEKDAL)

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları