Asıl sorun CAS'ın statüsü değil ki!

Yayın Tarihi: 28/07/18 10:40
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+

Kadılık yaptığı sırada Nasrettin Hoca'ya bir adam gelip başından geçen bir olayı anlatmış. Giderken sormuş: - "Haklı değil miyim hocam?" Hoca: - "Haklısın" demiş. Biraz sonra başka biri gelmiş aynı olayı kendi yorumuna göre anlatmış. Sonra sormuş: - "Haklı değil miyim hocam?" Hoca: - "Haklısın" demiş. Adam gittikten sonra hanımı içerden seslenmiş: Efendi ikisine de haklısın dedin, birisi haksız olmalı değil mi? dediğinde; Hoca: - "Sen de haklısın hanım" demiş.

Konumuz CAS çalışanları…

Daha doğrusu eski çalışanları!

Ercan'a giriş kartları artık iptal edildiğine göre çalışan değil işsiz onlar…

Sokağa atılanlar!

Ekmeksiz kalanlar…

Tartışmalar onların ekmek paraları üzerine yapılacağına CAS'ın statü tartışması yapılıyor!

CAS devletin mi değil mi?

Devlet onlara sahiplenmeli mi, kucak açmalı mı?

Tartışma bu kulvarda yapılmaya devam ederse sonuçta hiçbir şey olmaz…

Olan ülke barışına, iç huzura olur!

Bu konuda açıklama yaptığı için haliyle eleştiriler Kudret Özersay'ın üzerinde yoğunlaştı…

Onun tepesine binmeye çalışıyorlar!

Oysa Özersay hükümeti tek başına yönetmiyor ki?

Başbakan nerede?

Maliye Bakanı?

Ya da sosyal demokratların babası Cemal hoca?

Özersay'ı bu konuda yalnız mı bırakacaklar?

Onu yem yapıp, sessiz sedasız kalmayı mı yeğleyecekler?

O zaman bu nasıl uzlaşı hükümeti olur ki?

Nasrettin Hoca misali CAS olayında herkes kendini haklı görüyor…

Çalışanlar devletin çalışanı olduklarını söylüyor bunda yerden göğe kadar hakları var, çünkü atamalar, istihdamlar hep devlet makamları tarafından yapıldı!

Kudret hoca da geçmişin yanlışını tekrarlamayacağız diye diretiyor…

O da kendince haklı çünkü bu kadar insan devletin hangi birimine memur olarak yerleştirilecek!

Kesimler kendilerini haklı gördükçe de bu iş düğümlenir, kilitlenir ve koca yazı da böyle geçirmiş oluruz…

Burada sorun CAS'ın statüsü filan değildir…

Ya da bunun tartışmanın sırası ve zamanı bugün değildir!

İnsanların gelecek korkusudur…

İşsiz aşsız kalma endişesidir!

Madem ki hükümetler icraat için gelirler iktidara…

Bu görev ve sorumluluk onların boynunun borcudur!

Empati yapsınlar lütfen;

Zaten ülke standartlarının çok altında maaşla geçinmeye çalışanların yerine koysunlar kendilerini…

Hangilerinin bankalara kredi borcu yok ki?

Mutfakta tencerenin kaynamasını artık eskisinden çok daha güç olduğunu…

Çoluğun, çocuğun okul masraflarını!

Bu insanlar ansızın kendilerini sokakta bulunca hayatlarını nasıl idame ettirecekler ki?

Konu onun için CAS'ın devlet mi değil mi kavgası filan değildir…

İnsanların ekmek mücadelesidir!

Statüyü filan boş verin siz…

Eski siyasiler bir hata yapıp ortaya kavram kargaşaları çıkmışsa bundan çalışanın ne suçu var ki?

Gücünüz onları işten atmakla çalışanlara mı yetiyor yoksa?

Niye onları ekmeksiz bırakmak yerine bu çarpık sistemi, statükoyu kuranları cezalandırmıyorsunuz ki?

Bırakın devlet mi değil mi şeklindeki kısır, sonu olmayan saçma sapan tartışmaları…

Madem ki bu ülke bir sosyal devlettir, vatandaşın karnını doyurmak da bu sosyal devletin yöneticilerinin sorumluluğundadır!

Haklıyken haksız olmak!

Bir sendika başkanı diyor ki:

Eylemlerde Büyükelçinin aracına pet şişe fırlatmak serbesttir!

Hatta taş bile atabilirsiniz diyor…

Tahrik ediyor anlayacağınız!

Bunu duyunca insan kulaklarına bile inanası gelmiyor…

Hangi çağdayız yahu!

Çatışma ve gerginlik şimdiye kadar hangi sorunumuzu çözmüş ki?

Sonra Ankara'nın CAS olayıyla ilgisi ne?

Hatırlasanıza;

Ankara bir ara KTHY'nin kurtarılması için THY'nin deneyli yöneticilerini buraya göndermiş ve çok ciddi de katkılar yapmaya başlamıştı…

Bir başka sendika ne dedi:

Akritas planı diye tutturdu…

Peki sonuç ne oldu?

KTHY kepenk indirip tarih oldu…

Adalet bunun neresinde!

Vekillere ödenecek olan hayat pahalılığı rakamı dudak uçuklattı…

Dar gelirli 300 TL ile yetinirken, dar gelirlinin vekilleri bin 700 TL'yi cebe indirecekler!

Bu ülkede herkes ama herkes aynı yerden alış veri yapar…

Aynı domatesi, hıyarı yer!

Aynı fiyata aracının deposunu doldurur…

Aynı meyhanede yer içer!

Aynı okulda da çocuk okutur…

Hal böyleyken hayat pahalılığın yansıtılmasında büyük adaletsizlik hatta insafsızlık vardır!

Siyasete olan güven yerlerde sürünürken, artık bundan sonrasını varın siz düşünün nerelere varır bu işin sonu…

Farelerle nöbet tutuyorlar!

Burası KKTC devletinin Merkezi Cezaevi…

Gardiyanların 24 saat nöbet tutuğu kulübe!

Burada nöbet tutan gardiyanlar hiçbir zaman yalnız değiller…

Farelerin biri gidiyor diğeri geliyor mekâna!

Belli ki uzun bir süredir ilaçlama filan yapılmamış binada…

Fare istilasında başka bit pire furyası da var binanın hemen her yerinde!

Gardiyanlar bunu hak etmek için nasıl bir yanlış yaptılar ki?

"Tüketme politikaları adım adım…"

"Bir isyan bir isyandır gider. Neymiş efendim altı aylık hayat pahalılığının milletvekili maaşına 1700 TL olarak yansıması meselesi. Kırk senedir ayni şekilde uygulanan sistem devam ediyor. Kırk senedir biz gelirsek bu sistem değişecek diyenler geldiklerinde unutuyorlar. Oysa bu konuda yıllardır üretilen çok değerli fikirler var. Uygulayacak siyasi irade yok. İşin bir başka gerçeği ise altı aylık süreçte TL'nin değer kaybı %25 sana ödenen 12.11. Bu bozuk düzende alman gerekenin yarısını alın ses çıkarman neden onların bu kadar da benimki daha az diye şikâyet eden. Yarın seçim olsa bugün sövdüklerinin peşinde koşup onları destekleyeceğin de kesin. İşin özü hep ayni nakarat söyleriz de her geçen gün dünü ararız. Bizi tüketme politikaları adım adım ilerliyor toplum olarak bunun farkına varırsan gelecek için ümit ışığımız doğabilecek. Görünüş maalesef karanlık..."

(Savaş BOZAT)

"Allah sabırlar versin…"

"Asgari ücret yaklaşık 2000 TL ve Milletvekili maaşlarına net 2600 TL (1700 + 900) artış yapılıyor. Bu nasıl bir adalettir.

Bu hükümet KKTC Halkının Hükümeti değildir; zira halka verdikleri sözler ile yaptıkları birbiri ile çelişiyor.

Kriz yaşayan ve maaşları ödeyemeyecek durumda olan bir ülkede, hükümetin har vurup harman savurma lüksü yoktur. Allah Kıbrıs Türk insanına sabırlar versin…"

(Suat YELDENER)

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları