Devlet ve kadına şiddet!

Yayın Tarihi: 03/11/18 08:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+
Gazeteler için başlık atmak çok zor bir şey değil…

Hele de kadın cinayetlerinde!

İşte onlardan en çok kullanılan birkaç tanesi;

Yine kadın cinayeti!

Yeter artık!

Kadın cinayetleri bitmiyor!

Kadınlar sahipsiz!

Devlet kadına sahip çıkmıyor!

…

En dikkat çeken de sonuncusu oldu;

Devlet kadına sahip çıkmıyor!

Bu başlıkları sadece gazeteler atmıyor bazı sivil toplum örgütleri de destekliyor…

Hem de şiddetle!

Kadına şiddet olaylarını muhakkak ki şiddetle desteklemek gerek değil mi?

Hele de devlete biraz gareziniz varsa bundan daha iyi fırsat mı olur!

Peki devlet kadınlara nasıl çıkacak bunun formülünü bilen var mı?

Hepsinin evinin kapısına birer koruma koyarak mı?

Yoksa eşinden şiddet görenlere silah dağıtarak mı?

Geçin bunları lütfen!

Devletin bu konudaki çalışmaları belli…

Çok daha iyi olmalı belki ama içinde bulunulan şartları da göz önüne alarak yorum yapmalı!

Laf olsun torba dolsun diye değil…

…

Doğrudur, bu ülkede kadına şiddet olayları ürkütücü boyutlara ulaşmıştır…

Ama bunun en önemli sebeplerinin önde geleni kadının kendine ve başka kadına sahip çıkmamasıdır!

Hem bu şiddet olayları kırsal kesimlerle filan da sınırlı değil…

Merkezlerde de birçok ailede bu tür sorunlar yaşanıyor!

Kırsal kesimlerdeki nedense deşifre olurken, merkezlerde meydana gelen şiddet olayları nedense kamuoyuna yansımıyor…

Bunun nedeni çok basittir aslında!

Ele güne rezil olmamak…

Komşunun, işyerinde arkadaşların diline düşmemek!

Açıkçası şiddet olaylarını saklamak…

O zaman eşinizden şiddet görmeyi hak ediyorsunuz demeyeceğiz ama, şiddet gören kadınlar artık oturup ciddi ciddi düşünmeli!

Şiddet çok basit bir olay mıdır ki saklansın gizlensin…

Nedeni ne olursa olsun, eşinden şiddet gördüysen gidip şikâyet edeceksin polise!

Sonra da çıkıp deşifre edeceksin…

Utanır utanmaz artık eşine şiddet uygulayan eşler düşünsün bundan sonra!

Ama sen önce görevini yap, sonrası bir şekilde gelir…

Onun içindir, bir kadına şiddet olayı hele de cinayetle sonuçlandıysa açar ağzımızı yumarız gözümüzü!

Kendi gözümüzdeki merteği görmeyiz, görmek istemeyiz…

Bu konuda defalarca yorumda bulundum, bir takım örnekler verdim!

Şimdi yine sırası geldi ki işte onlardan bir tanesi daha;

…

Önce kadınların affına sığınarak bir fıkra…

"Pek çok ülkeden gelen feministler bir toplantı yapmış.

Feministlerin başkanı demiş ki:

- Bundan sonra iş yapmak yok, erkekler tüm işlerini kendileri yapsınlar.

Alman, Fransız ve Türk bu görevi üstlenmiş. Bunun üstüne feministler 3 ay sonra tekrar toplanmaya karar vermiş.

Toplantı üyeleri 3 ay sonra yeniden bir araya gelmiş ve Alman konuşmaya başlamış:

-Tüm işleri bıraktım birinci gün bir şey göremedim ikinci gün de bir şey göremedim ama üçüncü gün bir baktım çamaşırları kendi yıkıyor.

Fransız konuşmuş:

- Ben de birinci ve ikinci gün bir şey göremedim ama üçüncü gün bir baktım ki bulaşıkları kendi yıkıyor.

Türk konuşmuş:

- Ben kocama olayı açıkladım, birinci gün bir şey göremedim, ikinci gün de bir şey göremedim ama üçüncü gün sağ gözüm açılmaya başladığında önümde bir dolu kirli bulaşık ve çamaşır gördüm…"

…

Fıkra deyip geçmemek gerek…

Ne yazık ki ülkemizde de gerçek budur!

Zaten dünkü eylemde de açık ve seçik belirtildi…

Her üç kadından bir tanesi eşinden şiddet görüyor!

Ama polis kayıtlarına bir bakın lütfen…

Her üç kadından birinin şiddet gördüğü bir ülkede polis kayıtlarında bir elin parmaklarını geçmez şiddet olayları!

Bu arada yanlış bir kanı var ortada…

Eşinden şiddet gören kadınlar sadece kırsalda yaşayanlar filan değil!

Kentlerin çok önemli, aydın kadınları da dayak yiyor kocalarından…

İşin kötüsü gizliyorlar, saklamaya çalışıyorlar, bunun duyulmasından utanç duyuyorlar!

Belli ki etiketlerine zarar geleceklerini sanıyorlar…

…

Bundan birkaç ay önce basının da içinde olan aydın bir kadınımızla sohbet etmiştik…

O anlattıkça ağlamaklı olmuştum!

Kadın aydın, erkek aydın ikisi de ülkenin ileri gelen insanlarından ama kadın kocasından şiddet görüyor…

İnanılır gibi değil ama gerçek bu!

Ama kadın saklıyor bunu yakınlarından…

Benden de çok rica etmişti duyulmasın diye, elbette çok özel bir konu ne haddimize!

Saydı, sövdü, ağladı ve en kısa zamanda boşanacağını söyledi…

Doğrusu buydu!

Hatta onu polise verip deşifre etmesi de gerekiyordu…

Amma velâkin; daha iki gün önce gördüm, eşinin kolunda Dereboyu'nda turluyordu…

İçimden geçirmedim desem yalan olur; dayağı hak ediyor sizin gibileri!

Bunu söyledim diye de kusuruma bakmayın olur mu...

Değerli okurlar…

Kadına şiddet ülkemizde ciddi boyutlara kadar gelmiştir ama birçoğu da polise yansımamaktadır!

Bu işler öyle yürüyüştü, eylemdi, seminerdi filan gibi şeylerle son bulmaz…

Eşinden şiddet gördüğü halde bunu saklamaya çalışan her kadın aslında yeni canavar kocalar yaratmakta ama bunun farkında bile değillerdir!

İşin sonunda 'kocamdır, döver de, söver de' mantığı hızla yayılmaktadır…

BUNU DA GÖRDÜK YA…

KKTC'de bir ilk yaşanıyor aslında…

Patates konusunda!

Bir zaman pazar yok diye dilimlenip buzluklarda depolanan patates şimdi buhar oldu bitti!

Gülelim mi yoksa ağlayalım mı artık biz de bilemez olduk…

Daha da karamsar tablo var ortada aslında!

Bu ülkenin yıllardır patates üreten kesimi şimdi kendi kurduğu kooperatiflerle yurt dışından patates ithal ediyor…

Demek ki para kazanacakları için onlar için durum bu kadar basit!

Patates üretimi tamamen bitsin, onlar bu kez üreterek değil ithal ederek para kazansınlar öyle mi?

Hiç mi içleri acımıyor merak ediyoruz doğrusu…

Bu konuda tek bir bilimsel çalışma yok!

Alan memnun satan memnun meselesi…

Üretimden nasıl koparıldığımızın gailesini çeken yok!

Devlet de bu konuda çözüm üretti mantarlı patatesleri getirdi ya…

Bundan sonrası yan gel yat!

Dün bizim hanım da akşam tavuklu patates fırına verecek diye istedi ama nafile…

Soğanların yanları hep boş!

Hadi bu kez patates yok diye makarna aldık durumu kurtardık da…

Bundan sonrası birilerinin umurunda mı acaba?

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları