Türkiye'nin garantörlüğünü istemeyen var mı?

Yayın Tarihi: 25/02/19 07:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+

Ülkede her şey birbirine karışmış ya da karıştırılmış durumda…

Şu sıralar tamamen siyasetin çirkinliği yaşanıyor!

Ülkede yaşanan sorunlar filan hak getire, bu pek kimsenin derdi görülmüyor…

Özersay'ın şu tespiti bu bağlamda önemlidir;

"Parti içinde Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin konu edilmesini geciktirmeye çalışıyorum. Çünkü ülke menfaati görevde olan bir hükümetin icraat yapmaya odaklanmasından geçer…"

Gayet net ve anlaşılır bir açıklamadır bu aynı anda doğru olan!

Oysa bazı çevreler Cumhurbaşkanlığı seçimlerini sanki de ülkede her şeş güllük gülistanlıkmış gibi ön plana çıkararak bir de buna Kıbrıs sorununu ekleyerek aslında siyasi bir tezgahın peşine düşmüş durumdalar…

Hükümet bozulacak yenisi kurulacak söylentileri de bunun bir parçasıdır ve vatandaşın da aklını karıştırmaya yöneliktir!

…

Kıbrıs sorunu ya da Cumhurbaşkanlığı seçimlerine gelince de;

Yine ortada ciddi bir suçlama kampanyası başlatıldığını üzülerek görmekteyiz!

Yapılan tartışmaların özünde ise aslında şu yatmalıdır…

Şu anki gelinen nokta Kıbrıslı Türkler için Annan Planı'nın daha altındadır ve bu konuda Rumların asıl amacı Türkiye'nin garantörlüğünün yeni bir görüşme sürecinde bitirmeye yöneliktir!

Bizim tarafta hala federasyoncular ve karşıtları görüntüsü yaratılmaya çalışılmaktadır…

Başta Rum lider ve diğer yöneticileri Türkiye'nin garantörlüğünün gerekli olmadığı görüşünde birleşirken bizim tarafta ise bu soru açık ve net bir şekilde sorulmamaktadır…

Ama artık sorulmalıdır!

Kıbrıs Türkü olası bir çözümde Türkiye'nin garantörlüğünü istiyor mu yoksa istemiyorum mu?

Soru gayet açıktır…

Her ne kadar ülkenin çoğunluğu garantörlükten taviz vermese de bu artık resmi kayıtlara geçmeli ve gerekirse de bunu niçin bir referandum yapılmalıdır!

…

Bu soru resmi yollardan cevaplanmadıkça da Kıbrıs sorununun çözümü imkânsız gibi bir şeydir…

Örneğin Cumhurbaşkanı Akıncı bu soruda kesin bir cevap verebilir ve çizgiyi çizebilir!

Ya da Cumhuriyet Meclisi ve Hükümet…

Bütün sivil toplum örgütleri!

Ve tabi ki en önemlisi Kıbrıs Türk halkının garantörlük konusundaki kesin görüşü ortaya konulmalıdır…

Sonra da bunun hem Rum kesimine hem de uluslar arası örgütlere teyit edilmesi!

Ama ne yazık ki şimdiye kadar bu konuda bizim milli bir görüş birliğimiz resmi kayıtlara geçmemiştir…

Böyle olunca konu biraz da çarpıtılıp tartışma konusunu yapılarak sonunun çözümü içinden çıkılamaz bir labirente dönüşmüştür!

Ve haliyle beraberinde kısır tartışmalar…

…

Tamam çözüm çok önemlidir ve ülkede yaşanan bir çok sorun da bununla birlikte düzelme yoluna girecektir ama…

Bu kısır tartışmalarla hallolacak bir durum değildir!

Karşıda tanınmış, uluslar arası örgütlere bir ülke vardır ve Türkiye'nin garantörlüğü de dahil bir çok konuda görüş farklılıklarını ortadan kaldırarak birlik ve beraberliği sağlayan bir toplum vardır…

Biz ise sadece iç sorunlarla değil Kıbrıs konusunda da ortak paydalarda buluşamayan tuhaf bir süreçten geçmekteyiz…

Ortada ne fol ne de yumurta varken gereksiz tartışmalar yerine Özersay'ın da vurguladığı gibi iç konulara odaklanmak, halkın yararına icraatları gerçekleştirmek zorundayız!

Ve tabi ki de Rumların olmazsa olmazı haline gelen Türkiye'nin garantörlüğü konusunda tavrımızı ortaya koymak en azından görüş birliğine varmak için bu konunun bir daha tartışılmaması için en az onlar kadar dik durabilmeliyiz…

"Trafiğin T'sinden anlamayanlar…"

"Trafik kazaları önleme derneği Turkcell trafik eğitim parkında çocuklara verdiği trafik eğitimlerinden (tamamen fiyasko) yılda 300-400 bin TL katkı alıyor peki buradan soruyorum;
- Turkcell eğitim parkı ismi kullanılıyorsa niçin harcamaları bu şirket karşılamıyor ve bizlerin ödediği vergilerden veriyorsunuz
- Bu onurlu ve gerekli eğitimler tüm okullarda niçin başlatılmıyor
Bu ve bunun gibi trafiğin T sinden anlamayan bilgisi olmayan kişiler ile toplantı yapmaya devam ederseniz trafiğin durumunu çözmenizi beklemeniz tamamen hayal olur buradan Sayın Tolga Atakan bakanıma bu konunun gündeme getirmesini ve tekrardan gözden geçirmesini talep ediyorum…"

(Barış TİLKİ)

Sadece Merak İşte?

Pazar günü çalışma yasağı kalktı mı?

29 yaşındaki Beyazıt Temiz…

Dün Lefkoşa'da bir otel inşaatında çalışırken 3'ncü kattan düşerek hayatını kaybetti!

Demek ki birileri çalışma kurallarını değiştirmiş olmalı…

Ya a birileri bu kuralları uygulamamak için çok kararlı!

Sonuçta genç bir insan ekmek parası peşinde canını verdi…

Bakalım bundan sonraki süreç nasıl işleyecek?

Çalıştırandan hesap sorulacak mı?

1 milyar Euro ne oldu?

Rumlar sürekli açıklıyor…

Yine tekrarladılar!

1964-2017 yılları arasında Kıbrıs Türk tarafına verdikleri elektrikten dolayı 1 milyar Euro borcumuz olduğunu…

Bizden ise bu konuda tek bir açıklama yapılmadı!

Daha doğrusu müthiş paranın akıbeti sorgulanmadı…

Sahi biz bu sürede elektrik parası ödediğimize göre bu paraya nereye gitti?

Analizler nihayet!

Türkiye'den gelen ana kartın işleme girmesiyle birlikte gıda analizler bugünden itibaren yapılacakmış…

Tabi ki sevindirici bir haber de!

Peki ya bu sürede mutfağımıza aldığımız sebze ve meyveler analizleri yapılmadığı için epey zehir yüklendik mi acaba?

Bakalım bunların acısı ne zaman çıkacak?

Devlet Tiyatrosu?

1999 yılı bir cumartesi öğlen günüydü…

Devlet Tiyatrosu binamız gözümün önünde iki saatte yanıp kül oldu!

Ve aradan tam 20 yıl geçti…

Koskoca 20 yıl!

Bu tarihten itibaren iktidar olmayan tek bir parti bile kalmadı…

Ama bina hala bu kez yüreğimizi yakmaya devam ediyor!

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları