İstihdam artık zor!

Kanal T'de dün sabahki konuğumuz aslında UBP Genel Sekreteri İrsen Küçük'tü.

Her zaman olduğu gibi tam saatinde geldi. Sürekli öksürüyordu içeriye girdi ve çıktığı bir oldu.

Kravatını gevşetti, gömleğinin düğmelerini açtı.

Uzun süren komite çalışmaları nedeniyle kapalı ortamda kalmaktan şikayet etti.

Bir sıkıntısı olduğu zaten yüzünden belliydi.

Programı iptal edip kendisini kanaldan arkadaşlarla eve gönderdim.

Sonra öğrendik ki minik bir kalp spazmı geçirmiş ve hastaneye kaldırılmış.

Kendisine acil şifalar diliyoruz. Çünkü onun tecrübesinden bu ülkenin daha çok uzun zamanlar yararlanacağımızdan hiç kuşkumuz yok…

…

Sonra kanalın da sahibi Maliye Bakanı Ersin Tatar geldi aklımıza, sağ olsun bizi kırmadı ve hem ekonomiyi hem de Kıbrıs konusunu görüştük.

Kıbrıs konusunda UBP'nin görüşlerinin ortada olduğunu söyledi.

UBP'nin her bireyi Sayın Eroğlu'na artık Cumhurbaşkanı gözüyle bakıyor. O kadar inanmışlar ki buna daha şimdiden yeni genel başkanlık için perde gerisinde kulisler yoğunlaştı.

İzlenimimiz odur ki, UBP bedeli ne olursa olsun almış olduğu tasarruf kararlarından bir adım bile geri adım atmayacak.

Bunun bedeli belki de çok ağır olacak, ama dünkü programı izleyenler de görmüşlerdir ki bu tedbirler artık Ankara'nın olmazsa olmazları arasında bulunuyor.
…
Dünkü HAVADİS Gazetesi'nin manşetine ülkemiz insanlarından çok büyük bir destek geldi.

Halkın büyük bir kesimi hükümetin kamu maliyesini disiplin altına sokma kararlarını destekliyor ve bunun devamından yana.

Ama yine halkın büyük bir bölümü kamuda tasarruf tedbirleri alınırken, özel sektörün de önünün açılması için hükümete büyük işler düştüğüne inanıyor.

Tatar'da program öncesi HAVADİS'in manşetini dikkatlice okudu ve zaten amaçlarının bu olduğunu söyledi.

Bundan böyle istihdam konusunun da artık eskisi gibi hovardaca yapılamayacağını söyledi.

Beğeniriz ya da beğenmeyiz, UBP hükümeti Ankara'nın da tatlı sert isteğiyle geçmişteki hataların bedelini bir anlamda şimdi kendisi de ödüyor. Öderken de elbette ki tepkiler de alıyor.

Ama dünkü manşet haberimizde de vurgulandığı gibi asıl icraat kamudan kırpmaktan öte özel sektörün önünü açmak olacaktır.

Bundan böyle kamuya istihdam yapmak imkansız hale gelirken, gençlerin istihdamı için özel sektöre çok büyük destek şart.

Özel sektörde işsiz sayılan gençlerimize artık kız bile verilmezken, hükümet de muhalefette umarız bu işin ciddiyetini anlar ve siyasi parti rozetlerine göre davranılmaz!

"Birileri yanlış yönlendiriyor!"

Maliye Bakanı Ersin Tatar, sendikaların eylemlerinin haddini aştığını ve bunların arkasında birileri olduğunu, ancak yönlendirmenin de yanlış yapıldığını söyledi.

Kıbrıs Türk halkının 19 Nisan seçimlerinde her iki kişiden birisinin kendilerine oy verdiğini ve yönetimin başında olduklarını, haliyle kararların da kendilerince verileceğini belirten Tatar, Türkiye'nin aldıkları karardan memnun olduğunu ve içinde bulundukları şartlar nedeniyle tasarruf önlemlerine devam edeceklerini ifade etti.

Maliye Bakanı Ersin Tatar, vergi sisteminin de artık modernleştirmenin şart olduğunu, çok yakında hem Vergi Dairesi'ne yeni ve modern bir bina kazandıracaklarını, hem de vergi kaçırılmasına izin vermeyecek önlemler alacaklarını söyledi.

Okur Görüşleri
"Bu kadar taviz yeter!"

"Sorması ayıp olmasın ama artık Talat ne yapmaya çalışıyor? Taviz vererek adada bir anlaşma olamayacağını kavrayamadı mı? İster Denktaş olsun isterse Talat, Rum gavuruyla anlaşma yapmak imkansızdır. Yine Denktaş bey görüşmelerin hiçbir zaman sonuçlanmayacağını kavrayarak bir devlet yarattı.Yes be annemci Talat ise hala tavizlere devam ediyor.
(Aydın SELÇUK-LONDRA)
…
"Denktaş elbette Ankara'ya tepkili olacak. Bunu yadırgamamak lazım, çünkü Ankara da uyandı ve KKTC'de artık bir çeki düzen istiyor. Denktaş yıllardır görüşme yapıyorum diyerek halkı uyuttu. Klerides'in anılarından da okuduğumuz için sadece kahve içmek için buluştular. Denktaş ve rejiminin ülkeyi getirdiği süreci hep birlikte yaşıyoruz.
(İclal CANITEZ- LEFKOŞA)

Günün Fıkrası

Kredi kartı

Uluslar arası bir toplantı için bir Alman, bir Fransız, bir İngiliz, bir İtalyan ve bir Türk Atina'da tavernaya giderler.
Biraz sonra bir dansöz sahne alır. Alman'ın önüne gelip bel kıvırmaya başlar.
Alman ne yapacağını bilmez. Türk Alman'a para basmasını söyler.
Alman cüzdanını çıkarır ve 100 Euro'yu dansözün sağ sütyeninin içine sokar.
Dansöz Fransızın önüne gelir. O da 100 Euro'yu dansözün sol sütyeninin içine sokar.
Sıra ingilize geldiğinde o da 100 Euro'yu dansözün göbeğine yapıştırır.
İtalyan'da 100 Euro'yu dansözün alnına yapıştırır.
Sıra Türk'e gelir. Türk cüzdanını açar bakar ki beş para yok.
Dansöze arkasını dönmesini ve eğilmesini söyler.
Dansöz eğilince külotunu aşağıya indirir ve cüzdanından çıkardığı kredi kartını dansözün poposunun arasından geçirir ve şöyle der;
-"Çek istediğin kadar!."