Taraf olan gidip siyaset yapsın!

Yayın Tarihi: 16/03/10 08:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Türkiye basınının durumu ortada;

Hükümet yanlıları var, bunların da karşısında hükümet karşıtları.
Ortası nerdeyse kalmadı gibi! Hal böyle olunca da kamuoyu kime güvenecek, kime inanacak şaşkın ördeğe döndü. Bunun tek kelime ile kamplaşmadır. Siyasilerin kamplaşması, düşman partiler olması yetmezmiş gibi, basın da kamplaşmış ve yayınlarıyla da kamuoyunu etkileme yarışına girmiştir. Oysa eskiden öyle miydi? Gazetecilik halk için yapılır, gazeteler ve gazeteciler sadece halkın tarafında olurdu. Köprünün altından çok sular aktı, basın plaza binalarına girdi ve halktan koparak siyasilerin oyuncakları haline geldiler.


Bizde de bu yönde tehlikeli bir gidişat var! Özellikle Annan Planı'ndan sonra gazetecilik halktan yana olmaktan çıktı, siyasilerin güdümüne doğru hızla ilerliyor. Ve göreceksiniz ki bu Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde geçmişte hiç görmediğiniz kadar basın organları ile basın mensuplarını da göreceksiniz siyasete bulaşmış bir şekilde. Sonuçta biz de Türkiye basınının akıbetine uğrayacağız ve siyasilerin birbirini yemesi yetmezmiş gibi basın mensupları da birbirine düşüp gerçek görevlerinin çok ötesinde yayın yapmaya, kalem sallamaya başlayacaklar.


Elbette her basın mensubunun da bir siyasi çizgisi var. Yüreğinde mutlaka bir aslan yatar ve sandık başına gidince istediği siyasi partiye mührü vurur, buna da kimse karışamaz zaten. Ama kendi siyasi çizgisi yönünde okuyucuyu, ya da izleyiciyi sürüklemek istemesi hem etik dışıdır, hem de ona sadece o siyasi çizginin insanları güvenir. Tabi ki siz ülkenin sadece bir kısmına hitap etmek isterseniz o sizin bileceğiniz iştir. Bir yere kadar buna da saygı duyarız. Ama basın organlarını ya da basın mensuplarını yayın ve yazılarında tarafsız durdukları için 'ahlaksız' olarak nitelendirirseniz, işte onay vermek mümkün değildir. Kimsenin kimseyi çirkinleşen ve kokuşan siyasete sokma hakkı yoktur. Gazetesi siyasilerin değil sadece halkın tarafındadır ve bu mesleği halk için yaptığı sürece vicdanı rahattır. Yok illa ki taraf olacağım derseniz, onu bunu karalayıp etkilemek yerine, kaleminizi kırar gider siyaset yaparsınız! Bu da en doğal hakkınızdır…



Hasipoğlu: Erken seçim olur!

Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde ismi sız zikredilmeye başlanan DP Mağusa milletvekili Dr.Ertuğrul Hasipoğlu, yakın bir gelecekte erken genel seçim olacağını iddia etti.

UBP ile koalisyon konusunda genel başkan Serdar Denktaş ile görüş farklılığı ile bilinen Hasipoğlu, partisinde gurur kırıcı bir şey olmadığı müddetçe istifa edip bir başka partiye geçmesinin söz konusu olmadığını, ama olası bir koalisyon kilitlenmesinin ülkeyi erken genel seçime götüreceğini belirtti.




Talat'ın seçim yayınlarını CHA yapacak!


18 Nisan'da yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bir kez daha aday olan Cumhurbaşkanı Talat'ın televizyon çekimleri Türkiye'nin önce gelen ajanslarından Cihan Haber Ajansı tarafından yapılacak. CHA'nın seçim yayınlarında son teknolojiyi kullanacağı ve çok amaçlı jimy-cip kameralarını kullanacağı öğrenildi. Cihan Haber Ajansı, AK Parti hükümetine yakınlığıyla biliniyor.



Bu nasıl aday böyle?

Cumhurbaşkanlığına adaylık koyan 8 aday arasında bir bayan adayın olduğunu görünce epey memnun olmuştuk. Serap Tezcan adlı vatandaş adaylık başvurusu yapmış ve ben de varım diyerek cesaretini ortaya koymuştu.Sonra öğrendik ki bu hanımefendi geçtiğimiz ay içinde Maliye Bakanlığı'na bir mektup yazarak bazı isteklerde bulunmuş.Yazıda istenilenler ise az buz değil: Bir villa, bir BMW araç, bir de çokça para! Buyurun buradan yakın!



Üç vekil kim?

UBP'den üyeliği düşürülen ve parti içinde epey tepki toplayan Tahsin Ertuğruloğlu'nun Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra üç vekil ile birlikte yeni bir oluşuma gideceği yönünde duyumlar alınıyor. Üç vekilin Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar sessiz kalacağı ve seçimlerin hemen akabinde UBP'den istifa edecekleri, Genel başkan Derviş Eroğlu'nun ise bu üç vekili tespit etmek için parti içinde çalışma başlattığı söyleniyor.


Günün Fıkrası

Arapların saldırısı


Muhammed sınıfa girdiğinde öğretmen sordu
- "Adın ne?"

- "Muhammed" diye cevapladı çocuk.

- "Fransa'da Muhammed ismini kullanmayız bundan sonra senin adın Jean-Francois" dedi öğretmen.

Akşam eve döndüğünde annesi Muhammed'e sordu
- " Günün nasıl geçti Muhammed"

- "Benim adım Muhammed değil, artık Fransa'da yaşıyorum ve artık adım Jean-Francois" dedi.

- "Sen isminden, ailenden, kültüründen ve dininden utanıyor ve yadsıyorsun öyle mi?" diyen annesi Muhammedi dövdü.

Sonra olanları Muhammed'in babasına anlattı. Babası Muhammed'i daha kötü dövdü. Ertesi gün Muhammed okula gittiğinde öğretmen Muhammed'in yüzündeki çürükleri gördü ve sordu.

- "Benim küçük Jean-Francois' ime ne oldu?"

- "Hiç sormayın efendim, Fransız olduktan 2 saat sonra iki tane Arap'ın saldırısına uğradım*"

MESAJ KUTUSU >>

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları