Seçim bitti, şimdi 'tufan' zamanı!

KKTC'de ilk kez bir seçim bu kadar heyecansız oldu. Onun için katılımın yüzde 72 olması az değil çoktur bile. Son bir yıl içinde bir ülkede ardı ardına üç seçim yapılıyorsa, katılım için üzülmek değil aksine sevinmek lazım.

ABD ve Avrupa'da seçimlere ortalama katılım yüzde 50 civarında olurken, bizde en heyecansız geçen seçimlere katılımın yüzde 72 olması ülke insanın demokrasiye bakış açısı bakımından da önemlidir.

Yine yerel seçim sonuçları bize bir kez daha göstermiştir ki, büyük yerleşim merkezlerinde artık bazı isimler marka isim haline gelmiş olup seçmen mevcut başkanlardan memnuniyetini göstererek değişim istememişlerdir.

Amiral gemisi olarak gösterilen Lefkoşa'da Cemal Bulutoğluları, partisel oylardan daha ziyade kendi isminin getirdiği özelliklerden dolayı seçim yarışını göğüslemiş ve hakkında çıkarılan tüm dedikodulara rağmen koltuğunu korumasını bilmiştir.

Bulutoğluları'nın vatandaşla bire bir ilişkisi, fakir fukaraya yaptığı yardımlar ve yakın arkadaşlarının yoğun çalışması başarının önde gelen nedenlerindendir.
Esnafın sesi olarak bilinen CTP adayı Simavi Aşık ise, hem partisinin yetersizliği, hem de yanlış propaganda uygulaması nedeniyle ki, Aşık'ın seçim çalışmalarını Talat'a seçim kaybettiren TC kökenli şirket gerçekleştirmiştir, beklenenin altında oy toplamıştır.

Yine CTP kaynaklı Bulutoğluları'nı karalama kampanyası, genel seçimlerde olduğu gibi tutmamış ve başarısız sonuç alınmıştır.

Dün akşam bu yazıyı yazdığımız 22.00 sıralarında Mağusa'da milletvekilliği ara seçim sonuçlarında kıyasıya bir yarış devam ediyordu. Ancak bir gerçek var ki burada UBP-DP ittifakı tutmamış, seçmen partilerini değil kendi istekleri doğrultusunda oy kullanmışlardır.

UBP adayı Resmiye Canaltay'ın aldığı oylar, 2009 genel seçimlerinde alınan oyların altında düşmüştür ve Canaltay ipi 8 oyla göğüslese bile UBP içinde bir hesaplaşmanın gündemde olduğunu, önümüzdeki günlerde de yoğunluk kazanacağının göstergesi olmuştur.

Yine, DP belediye başkan adayı Hasan Kunter'in seçim kaybetmesi de UBP ile DP'nin birbirini kazıkladığı anlamını taşımaktadır. Seçimlerde kazananları tebrik eder, kazanamayanları ise katılım cesareti gösterdiklerinden dolayı kutlarız.

Artık can sıkan, mide kaldıran seçimler geride kaldı ama, hem siyasette hem de ekonomide hareketli ve gürültülü günler bizi beklemektedir. KTHY konusunda ilgili kurumlar arasında imzalar atılırken, sendika ve çalışanlar kendilerinden çok söz ettirecek eylemlere hazırlanmaktadır.

Yine KTHY gibi bir çok devlet kurumunda yapılması düşünülen yeniden yapılandırmalar ve özelleştirme çalışmaları nedeniyle sendikalar sokağa dökülmeye hazırlanmaktadır.

Kısaca, sıkıntılı bıkkınlık yaratan bir seçim dönemi geride kalmış ancak yine sıkıntılı bir dönemin başlangıç noktasına gelinmiştir. Bu dönemde toplumsal uzlaşma ihtimalinin çok az olduğu da düşünülürse, yeni dönemin adını tufan dönemi olarak nitelendirmek, sanırız yanlış olmayacaktır.

Okur Görüşü

"KTHY'de asıl suçlu CTP'dir!.."

"…KKTC'de gerek hükümetler, gerekse sendikalar ve Kıbrıs Türk halkı olarak KTHY serüveninden alnımızın akıyla çıktığımızı kimse iddia edemez. Bu işi yüzümüze gözümüze bulaştırdığımız aşikardır.

KTHY havacılıkta bugün var olan müthiş bir rekabet ortamında piyasa şartlarında ve kar amaçlı özel bir şirket gibi yönetilmesi gerekirken CTP-DP ve CTP-ÖRP bunun tam tersini yaptılar. Haliyle 250 kişinin çalışması gereken bir kuruma 650 kişi istihdam ettiler. Havacılıktan anlamayan siyasileri KTHY'na yönetici diye atadılar. Sonuç ortada.

Bugünkü UBP hükümetinin KTHY sorununu kucağında bulduğu aşikardır. Fakat KTHY'nın çöküş sürecinin son günlerinde UBP hükümetinin tutumu, ne yapmak istediğine bir türlü karar veremeyen şaşkın bir idare ve bu kararsızlık ile şaşkınlığı fırsat bilen sendikaların akıl almaz kaprisleri ve doyumsuzlukları olmuştur.

Toparlarsak; KTHY'nin iflasının baş suçlusu Cumhuriyetçi Türk Partisi'dir (CTP). Diğer suçlular ise CTP'nin arkasından giden koalisyon ortakları Demokrat Parti (DP) ve Özgürlük ve Reform Partisidir (ÖRP)…"
(Mehmet S. BAYRAMOĞLU)

Cördün mü?

Temel'le Dursun güzel bir günde dolaşmaya çıkmışlar.
Biraz ilerlemişler
Dursun:
- Uyy Temel cördün mü cördün mü ?
demiş. Temelde büyük bir telaşla :
- Neyi? demiş.
Dursun :
- Hava da uçuşan kuşları.
Temel de :
- Cördüm cördüm demiş. Az daha gitmişler
Dursun yine :
- Temel cördün mü cördün mü ? demiş.
Temel yine :
- Neyi ?
Dursun :
- Ormanda açan çiçekleri, demiş.
Temel yine:
- Cördüm cördüm demiş.
Az daha gitmişler Dursun yine :
- Uyy Temel cördün mü cördün mü demiş.
Artık bu sözden bıkan Temel :
- Ula cördüm cördüm, demiş.
Bu kez Dursun :
- Ula madem cöreysun da niye basayisun ayağinun altında ki boka....

MESAJ KUTUSU