Tatar haklı, Ankara haklı ama Coşar da haklı!

Bakan Tatar, yerden göğe kadar haklı; Bu sistem artık duvara toslamış, işleyebilirliği kalmamıştır. Düzeni sil baştan kurup, yeniden yapılandırmaya gitmek yıllar önce yapılsa, şimdi bu sıkıntılar çekilmeyecek, başta KTHY olmak üzere hiç bir kurum özelleşmeyecek ve dolayısıyla bu tantanalar şimdi yaşanmayacaktı.

Mevcut durumun tek sorumlusu popülist yaklaşımlardan başka bir şey değildir. Partizanlık ve popülizmin babası UBP olduğu için şimdi ne tesadüftür ki bunu temizlemek de şimdiki UBP hükümetine kalmıştır.

Kamunun yeniden yapılandırılması, ama eşit, ama adil bir şekilde yapılırsa ancak makbul görür ve aksi halde sancılı dönem uzun olur. Ancak bu hükümetin yanlışı doğru kararları yanlış zamanda üretmesi olduğu için, bir süre karşısında toplumsal muhalefeti çekmek zorundadır.

Tüm bu yeniden yapılandırma çalışmalarını şimdi değil de seçimlerden önce yapsa, arkasındaki halk desteği de şimdikinden çok daha fazla olacaktı.
Ersin Tatar haklı, peki Salih Coşar haksız mı?

Yılların deneyimi ve bakanlık rekorunu kimseye kaptırmayan Salih Coşar da hükümetin kemer sıkma politikasına kısmen destek verirken, çok haklı olarak bütün bunlar yapılırken özel sektör için neler yapıldığını soruyor!
Biz duymadık, görmedik, bilen varsa söylesin, hükümet bütün bu önlemleri alıp kamuyu küçültme yolunu seçerken özel sektörü kalkındırmak için ne yapmıştır, koskocaman bir hiç!

Bu yüzden özel sektörden oluşan sivil toplu örgütleri kamuoyundan da büyük tepki alyor. Alıyor çünkü onlar sürekli olarak kamuda yapılan kesintilere destek verirken, bir Allahın kulu çıkıp da özel sektör için neler yapılıyor sormuyor!

Yani Coşar'ın da dediği gibi kamuyu disiplin etmek yeterli değil. Kamu disiplin edilirken diğer yandan özel sektör desteklenmeli ve ayağa kaldırılarak piyasanın hareketlenmesi sağlanmalı. Eğer özel sektörü ayağa kaldıracak önlemleri almazsanız, ülkeye gelecek olan turist sayısını arttıramazsanız, üniversitelere gelen öğrenci sayısının aşağılara inmesinin önüne geçemezseniz hedefe ulaşamaz, toplumsal barışın bozulması da cabası olur.

Bir de her eylemde eline pankartı kapıp Ankara karşıtlığı yapanlar var. Eskiden kızar köpürürdüm bunlara. Şimdi kızmıyorum, çünkü toplum zaten bunları benimsemedi ve her defasında dışarı tükürdü...Yıllardan beridir Kıbrıs Türkünün ayakta kalması için uğraş veren, hiç bir özveriden kaçmayan Ankara, elbette gün gelecek reşit olan çocuğun artık kendi ayakları üstünde durması için bir önlem alacaktı ve ha keşke bunu onlardan önce biz yapıp bu günleri yaşamasaydık.

Okur Görüşleri:

"Özay Öykün'ü seviyor, ama hizmet bekliyoruz!.."

'Levent Bey merhaba,
Gazetenizi ve köşenizi beğenerek takip eden bir okurunuzum. Sizden ricam aşağıda aktaracağım konuyu Mesaj Kutusu köşenizde yayınlamanız ve yanlış olan bir uygulamanın düzeltilmesi konusunda bölge halkına katkıda bulunmanızdır.

Sorun şu: Ben Yenierenköy'de yaşıyorum ve yaz tatili geldiği için tek eğlencemiz olan denize sık sık giden birisiyim. Plajlarımız KKTC'nin en güzel plajlarına sahip. Bunlardan bir tanesi de Yenierenköy Belediye Plajı.

Ancak deniz sezonu bir aydır açılmasına rağmen belediyemiz hala daha orayı hizmete sokmadı.Her yer çöp içinde.Şezlong ve şemsiye kiralanmıyor, insanlara büfeden hiçbir şey satılmıyor.Haftasonları plaj tıklım tıklım oluyor ama belediyeden hiç kimse orada görev yapmıyor. Gelen yabancılara rezil oluyoruz.Bu iş niye böyledir diye araştırdığımızda şunu öğrendik. Belediye her yaz plajın işletmesini köylü olan üniversitede okuyan öğrencilere veriyor.

Güzel bir uygulama yani. Ama bu yıl seçim olduğu için başkanımız kimseyi işe almadı. Niçin diye sorduğumuzda işe alınmayanlar kendisine küsüp oy vermeyecekmiş cevabını alıyoruz.Bunu duyan bölge halkı belediyeye çok öfkeli. Önemli olan vatandaşa hizmet olmalı diyor bölge halkı. Her şey oy uğruna yapılmamalı.

Sizden ricam en azından Mesaj Kutusuna belediye başkanımızı uyarıcı bir mesaj yazmanız. Başkanımızı seviyoruz ama vatandaş olarak hizmet beklediğimizi de eklemek istiyoruz. Sizlere iyi çalışmalar...'
(Ahmet Yüce-Yenierenköy)

'Sayın Özadam,

Sayfanızı düzenli denecek şekilde okuyorum. Okuyanınızın da çok olduğunu, günlük konuşmalardan anlıyorum. Bugün "Günün Karnesi" şeklinde düzenlediğiniz bir köşenize de rastladım. Toplum olarak, genellikle böyle soyut ölçülerden uzak durur, daha fazla dedikodu şeklinde sürdürürüz yaşamımızı.

Bunun için, bir anlamda yol gösterici olarak değerlendirdiğim "Günün Karnesi" köşenizi beğendiğimi, sürdürmenizi dilediğimi, ayrıca sizi içtenlikle kutladığımı belirtmek istedim. Saygılarımla...'

Maaş

Özel bir firmada elemanların maaşlarını alırken imzaladıkları kağıtta şöyle bir cümle yazıyormuş:
- Maaşlarınız tamamıyla size has ve özel bir meseledir, bunun içindir ki, sizden başka hiç kimse maaşınızı bilmemelidir.
Yeni bir eleman maaşını alıp kağıdı imzalarken, bu cümleyi okumuş ve cümlenin altına şu sözleri eklemiş:
- Kimseye maaşımı söylemeyeceğim, elbette ben de sizin kadar utanç içindeyim...

MESAJ KUTUSU