Tüm bunlara değer mi?

Yayın Tarihi: 03/01/11 07:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

2011 yılının ilk pazartesi gününü yaşıyoruz.

Sıkıntılı bir yılı geride bıraktık.

Bunun hem hüznünü hem de sevincini yaşıyoruz.

Ama inanın 2011 yılı da geride bıraktığımız 2010 yılından pek de farklı geçmeyecek.

Bu gün için ülkenin en önemli sorunu tabi ki maddi sıkıntılar.

Hükümet hem bütçeyi denkleştirmek için, hem de Türkiye hükümetine iyi görünmek için adeta vatandaşın boğazına sarıldı.

Anlayamadığım, memlekette onca olumsuzluk yaşanırken her şeyin daha güzel olacağından, ülke ekonomisinin iyi, doğru gittiğinden, 2011 yılının KKTC yılı olacağından, yine yeni yılda turizm alanında patlama yaşanacağından bahsedilmesi.

Tüm bunları düşününce ortaya şu sonuç çıkıyor. Bu ülkeyi yönetenler her halde bu ülkede yaşamıyor.

Bir başka düşüncede bu yaşananlar bu ülkeyi yönetenlerin yaşam düzeylerini etkilemiyor.

Daha önceleri de yazmıştım.

Siyasiler dünyanın her yerinde, en çok tartışılan kesimdirler.

Bu işi yapan insanların hayatı gerçekten zordur.

Her yaptıkları olay olur.

Hatta yapmadıklarıyla da eleştirilirler.

Ağızlarından çıkacak her kelime bin bir manaya çekilebilir.

Bu işi yapan insanların en başta yalan söyleme gibi bir lüksleri yok.

Kendilerinden, ailelerinden çok hiç tanımadıkları insanların, eğitimlerini, sağlıklarını, eğlencelerini, güvenliklerini, huzurlarını sağlamak ve korumakla görevlidirler.

Zaten toplumdan iktidar olmak için onay isterken bunları yapacaklarına dair de söz verirler.

Siyaset ağır bir sorumluluktur.

Siyaset toplum için sandığa kadardır.

Ama siyasiler için sandıktan önce ve sandıktan sonra siyaset daha önemlidir.

Bir siyasi parti, programı ile projeleri ile topluma en iyi hizmeti sunmak adına diğer siyasi partilerle yarışır.

Girilen bu yarıştan galip çıkmakla her şey bitmez.

Aslında her şey bu andan sonra başlar.

Tüm bu anlattıklarım elbette normal bir ülkede ve normal şartlarda oluşması gereken, siyasi olaylardır.

Bu ülkede siyasi yönde haber yapmak için malzeme çok.

Bu ülkede siyasilerin ve yapabileceklerinin, vaatlerinin sınırı yok.

Bu yaklaşım içinde bulunduğumuz süreçte yaşananlarla yakından ilgilidir.

Siyasi mekanizmayı ele alırken, sistemin temel taşlarını yani siyasetçileri ve yaptıklarını da ele almalıyız.

Yaşamları ve yaptıkları gerçek anlamda kolay değildir.

Ama kimse yapamayacağı şeyler için kimse tarafından da zorlanmamaktadır.

Siyasi partilerin topluma hizmet vermek için yapması gerekenler varken, elbette siyasilerinde yapması gerekenler vardır.

Bir siyasi partiye mensup olan ve o siyasi parti ile anılan, o siyasi parti destekçilerinin temsilcisi olarak meclis çatısı altına giren bir siyasi daha sonra bu partiden ayrılırsa ve iktidar partisine katılırsa, bunu yapması için ne gibi bir sebebi olur.

Bu soruyu bu gün için sokağa çıkıp önünüze gelen herkese sorsanız alacağınız cevap aynen şudur "Kendi çıkarlarını düşünüyorlar".

Sayısal olarak meclis aritmetiğinde zor bir dönem yaşayan hükümet, yaptığı transferlerle hem tek başına iktidar olmayı sürdürdü hem de hayata geçirmeyi planladığı düşünceler için meclis çatısı altında ihtiyaç duyduğu oy sayısını garantiye aldı.

Şimdi sormak lazım.

Transfer olan vekiller ne kazandı.

Klasik bir cümle ile açıklamaya çalıştılar.

Halka hizmet etmek için bu tercihi yaptık.

İyi güzel de halk için yapılan bir tek şey gösterebilir misiniz?

Hükümet 24 milletvekiline sahipken de, bu gün 27 sayısına ulaşmışken de değişen bir şey yok.

Olmayacakta.

Tüp gazdan tutunda akaryakıta kadar.

İğneden ipliğe her şeye zam.

KKTC de hükümet olan ve iktidar erkini elinde bulunduran UBP çok zor bir süreçten geçiyor.

Bu süreç hem UBP' yi hem de, Kıbrıs'ın kuzeyinde yaşayan insanları sınıyor.

UBP' yi iktidarda kalma adına yapılanların toplum nezdindeki tepkisi zorlarken, Kıbrıs'ın kuzeyindeki sıkıntıları paylaşan insanları da hem kendi hükümeti, hem de Türkiye hükümetine karşı büyük bir metanetle koruduğu sabrı sınıyor.

Hükümete duyulan tepki devlete olan inancı zayıflatıyor.

Bu noktada bir çok insan artık ne olacaksa olsun anlayışında.

Bu tehlikeli anlayışı fark etmesi gerekenlerse iktidar ve iktidarın bir parçası olma derdinde.

Şimdi sorulması gereken soru şudur;

Tüm bunlara değer mi?

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları