"Rum dalkavuğu lavuk! Yüreğin varsa gel de al"

Yayın Tarihi: 14/02/11 07:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Türkiye hükümeti ile Kıbrıs'ın kuzeyi arasındaki gerginlik maalesef henüz giderilemedi.

Ankara hükümet yetkilileri, söylem ve açıklama yarışına girince, bunlara birde Türkiye basınından bazı köşe yazarları eklenince olay her yönüyle tartışılmaya başlandı.

Konu ile ilgili Türkiye den güçlü sesler çıkmasına rağmen, KKTC'den sadece sendikalar ve cılızda olsa muhalefet partilerinden görüşler geliyor.

Herkes bir an önce bu fırtınanın dinmesini istiyor.

Peki, bundan sonra ne olur? KKTC bu yapı ile nereye kadar gidebilir?

İşte bu sorular belleklerde cevap ararken, önce sendikal platform yeni miting tarihini açıladı.

Bu gelişmeden neredeyse yirmi dört saat geçmeden, Ankara ikinci miting açıklamasına karşı adımını attı.

Ve, Türkiye'nin KKTC büyük elçisi Sayın Kaya Türkmen görevden alındı.

Sayın Türkmen'in yerine ise Türkiye Cumhuriyeti Yardım heyeti teknik heyet Başkanı Sayın Halil İbrahim Akçan'ın atandığı haberleri hem Kıbrıs'ın kuzeyinde hem de Türkiye de şok etkisi yarattı.

Sayın Akça'nın elçilik görevine atanması konusunda resmi bir açıklama yok.

Fakat her hangi bir yalanlamada yok. Bu karar elbette, Ankara hükümetinin tasarrufudur.

Fakat, bazı parçaları birleştirince, bu kararın 2 Mart olarak açıklanan yeni miting tarihine bir tepki olduğu açıktır.

Nitekim bu aşamadan sonra ekonomik protokolün uygulanmaya devam edeceği de bu adımla ilan edildi.

Sayın Akça'nın Kıbrıs insanı ve KKTC ile ilgili daha önce yaptığı açıklamaları ve KKTC' deki günlük yaşamı bir anda zora sokan ekonomik kararların hazırlanıp uygulanmasındaki rolü sebebiyle, yeni elçi olarak atanması, KKTC'de olumlu karşılanmadı.

Özellikle KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Eroğlu'na bir ziyareti sırasında, KKTC'de bir önceki hükümetin yanlış politikaları sonucunda büyüyen bütçe açığının kapatılması için yeni seçilen hükümetin tedbir alması gerektiğini ve bütçe açıklarının Türkiye den daha fazla kaynak istenerek kapatılmasının doğru olmayacağını, hatalı kararların bedelini Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının değil, KKTC halkının ödemesi gerektiğini söylemesi, Sayın Akça'ya karşı tepkilerin artmasını hızlandırdı.

KKTC'de sendikalar, siyasi partiler, sivil toplum örgütleri ve elbette toplum, 28 Ocak tarihinde yapılan mitingde sesini duyurdu.

Anlaşılan bu ses farklı algılandı. Yada algılanmak istenilen şekilde algılandı.

Ankara hükümeti, KKTC'deki siyasi erki direkt olarak pas geçti.

Tepkisini diplomatik teamüllerin dışında, alışılmadık bir şekilde dile getirdi.

İçinde bulunduğumuz süreçte söz konusu olan konu sadece Ankara'nın rahatsızlığı oldu.

Kıbrıslı Türklere yapılan yanlış söylemler, bu söylemlerin yarattığı mutsuzluk kimse tarafından dikkate alınmadı. Herhangi bir KKTC yetkilisi de bu halkın içinde bulunduğu durumu anlatmayı şu ana kadar denemedi.

Bu noktada, Türkiye katkılı kaynakların da bu ülkede yıllardır doğru kullanılmadığı gün gibi ortada. Şimdi sorulması gereken sorular vardır.

Mesela, ülke kaynaklarını öncelikle ülke için kullanmayan hükümetler mi suçlu?

Yoksa hükümet olma erkini verirken gereken sorgulamayı yapmayan toplum mu?

Yada, yaptığı yardımın etkinliğini ve verimliliğini sormayan Türkiye hükümetleri mi?

Aslında hepsi, hepimiz suçluyuz.

Ve bu suçun vebalini de, sonuçlarını da eşit şekilde paylaşmak durumundayız.

KKTC'de ekonomiden, siyasi yapıya kadar her alanda değişiklik ve yenilik mecburidir.

Bunlar yapılırken de Türkiye ve KKTC ortaklığı şarttır.

Ama bu şekilde değil. KKTC insanının iradesi her şeyden önemli ve önceliklidir.

Artık bu olayları daha fazla konuşmaya veya tartışmaya gerek yok, düşüncesini her gün için tekrarlarken bunun tersi için adeta bir yarış var.

Türkiye hükümet yetkilileri ve basını bu işi daha da ileri götürmeye maalesef devam ediyor.

Bunun sebebi, Kıbrıslı Türkleri sindirmek mi, Anadolu insanının manevi duygularını istismar edip hazirandaki seçimlerde kazanca dönüştürmek mi, yoksa iddia edildiği gibi, Türkiye'nin AB uğruna limanlarını resmi olarak Kıbrıs Cumhuriyetine açma kararına Türk halkını hazırlamak mı?

Bu konular Kıbrıslı Türkleri, Anadolu insanı ile karşı karşıya getirmeye değer mi?

Objektif köşesinin yazarı olarak, insanları yönlendiren, şartlandıran, tüm hareketlerden, tüm kesimler vazgeçsin diyorum.

Hürriyet gazetesi yazarı Sayın Yılmaz Özdil, 28 Ocak mitinginden açılan pankartların tümünü bu halka mal etmeyiniz "Rum dalkavuğu lavuk. Yüreğin varsa gel de al" ne demek.

Allah aşkına artık sorunların gerçek yüzünü ve çözüm yollarını görünüz ve bu yönde çaba sarfediniz.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları