İki meclis, iki anlayış

Yayın Tarihi: 25/04/11 07:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

KKTC'nin yasama organı Cumhuriyet Meclisidir. Meclis, yasama organı olmanın yanında toplumun aynası ve iradesidir.

Toplum yetki verdiği seçilmişlerden meclis çatısı altında çalışma bekler, iş bekler günün koşullarına uygun yeni yasalar, yeni kanunlar bekler.

Yani toplum, iradesine saygı gösterilmesini ve kendi için bir şeyler yapılmasını ister.

Çünkü her ne kadar Meclis siyasilerinmiş gibi görülse de aslında toplumundur.

Bu düşünceler bu gün KKTC Cumhuriyet Meclisinin içinde olduğu durumla maalesef pek de bağdaşmıyor.

KKTC Meclisi yani halkın Meclisi, halk iradesinin sembolü son zamanlarda çok seviyesiz ve de çok ağır tartışmaların olduğu, eylem ve tepkilerin odak noktası haline geldi.

Öncelikle Meclis kapılarını halka kapatamazsınız.

Meclis önünü emniyet güçleri ile tel bariyerler ile kapatamazsınız.

Bu manzaraların yaşandığı Meclis binası sadece beton yığını olarak anlam ifade eder.

Gerçek anlamda halkın iradesini temsil eden, halk için çalışan, halk için üreten, sorun çözen, renk ayırımı olmadan her görüşten faydalanan bir Meclis ortamı özünde halka hizmet eder.

KKTC Meclisinde yapılan oturumlara seçilmişlerin katılma durumu her zaman için tartışma konusudur.

Meclise girmek ve seçilmiş olmak için yerine getiremeyecekleri sözleri verenler, insanlara iş, aş, güvenli bir gelecek vaat edenler, sıra bunları yapmaya gelince Meclisteki sıralarını boş bırakıyorlar.

Zar zor toplandıklarında da ya kavga ediyor, ya da tepki göstermek için salonu terk ediyorlar.

Yapılması gerekenler yapılmadıkça, sorunlar birikip de kimse üstüne almadıkça toplumsal gerilim de artıyor.

Nitekim bu gerilim önce insanların evlerinde, iş yerlerinde çevrelerinde, trafikte kısacası yaşamın sürdüğü her yerde devam ediyor.

Kıbrıs Türk halkı, belki de tarihte hiç olmadığı kadar gergin ve umutsuz.

Şiddet olayları her geçen gün artış gösteriyor.

Spor müsabakalarında bile, spor sanatının ruhuna yakışmayan olaylar yaşanabiliyor.

Çok değil birkaç gün önce bu anlatılanların tümüne örnek olacak iki önemli olay yaşandı Kıbrıs'ın kuzeyinde.

Ulusal Birlik Partisi ve Başbakan Sayın Küçük'ün koalisyon ortaklığı yapmak için ilk tercih olan Toplumcu Demokrasi Partisi Genel Başkanı Meclis çatısı altında tartışması toplumsal gerginliğin adeta bir yansıması oldu.

Tabi ki bir de Çetinkaya ile Lefke futbol takımları arasında oynan kupa finali de hafızalardan silinmeyecek.

Yeri gelmişken bu satırların yazarı ve bir sporsever olarak konu ile ilgili birkaç soru sormak istiyorum.

Tüm bu yaşanan çirkinlikler Urcan Vangöl anısına yakıştı mı?

Bu kupayı müzesine götüren, UEFA kupasında KKTC'yi temsil etme hakkı mı kazandı?

Rahmetli, Urcan başkanın acısını hala daha yaşayan babasının, eşinin gözyaşları ile stattan ayrılması hiç mi içinizi acıtmadı?

Bu noktadan sonra olayları hangi tarafın başlattığı, kimin hatalı olduğu önemli mi?

Bu organizasyona sürülen kara lekeyi kim nasıl temizleyecek?

KKTC bir bütün olarak gerilimli günler yaşarken, sandık başına gitmek için artık son bir ayın içine giren güney Kıbrıs'ta Meclis, seçim kaygısı ile Meclis çalışmalarını ayrı tutmayı bir şekilde başarıyor.

Üstelik seçim öncesindeki son toplantıda.

Rum siyasiler seçim öncesi birbirlerini yermek, eleştirmek, suçlamak yerine Meclis çatısı altında ortak kararlar alabiliyorlar.

Bizim siyaset kurumumuzun ortak bir noktada buluşamadığı Kıbrıs konusunda bile, Rum Meclisi Avrupa'dan Türkiye'ye baskı yapılması konusunda ortak bir karar metnini oy birliğiyle onaylayabiliyor.

Kıbrıs'ın her iki yanında, yönetim erkine sahip, iki halkın iradesi olan iki meclisten iki ayrı görüntü.

Bir tarafta üretmeyen, önermeyen sadece eleştiren ve uzlaşmayan bir yapı, diğer tarafta en kritik zamanlarda bile ortak çıkar noktasında buluşabilen bir anlayış.

Her iki yapıyı karşılaştırdığınız zaman, hizmet anlayışı adına kimin nerede olduğu, kimin nerede durduğu ortada.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları