Hükümet haksızlık yapıyor

Kendi kendime düşünüyorum da, bu çıkmazların içinden nasıl çıkılacak.

Hatırlanacağı gibi eğitim yılı başlarında, üniversitelerimiz, içinde bulunduğumuz ve büyük beklentilerin olduğu turizm aylarında da içkilerimiz haksız saldırılara uğruyor.

Dayanaksız, ispatsız.

Umut beklediğimiz yerler, umudumuzu baltalıyor.

Bize düşende savunma yapmak.

Kendimizi bildik bileli, hep bir şeyler karşısında, hep birileri karşısında savunma halindeyiz.

Her daim kendimizi ispat etme zorunluluğu hissediyoruz.

Her yönden başkalarına benzemeye yada benzetilmeye çalışılıyoruz.

Bizzat bizi yönetenler tarafından.

Ekonomimiz, sosyal hayatımız, güvenlikten yoksun yaşamımız, o çok övündüğümüz demokrasimiz, birilerine örnek olacağına geldiğimiz nokta itibarı ile birilerine köstek oluyor.

KKTC hükümetine haksızlık yapılıyor.

Kim demiş hükümet çalışmıyor diye?

İki yılda üç kabine değişikliği.

Yoğun dış temaslar.

Türkiye'nin her yerinde fuarlara ziyaretler yapılıyor.

KKTC'nin, Türkiye'deki tanıtım uğraşları devam ediyor.

Son 36 yılda olduğu gibi.

Gün ve gün dünyayla bütünleşiyoruz.

Sınırlarımız herkese açık.

İstanbul semt belediyeleri ile sıkı iş birliği içerisindeyiz.

En sonunda buda oldu.

Güney Kıbrıs'tan sonra bizim DPÖ' de nüfusumuzu açıkladı.

Daha ne yani.

İşte vatandaşlık sorunu da çözülüyor.

Yıllardır kangren olmuş bir sorun tarih olmaya hazırlanıyor.

Yılarca bu ülkede yaşayan, bu ülkeyi benimsemiş, bu ülkede benimsenmiş, hakkı ile vatandaşı olacak insanlar, siyasi otoritenin insafına bırakılacak.

Her şey bu toplum için, her şey demokrasi için.

Kendimiz için bir şey istiyorsak namert iz.

Bir milyon turist ilk hedef.

Yalnız turist derken yanlış anlaşılmasın.

Üçüncü ülkelerden bahsetmiyorum.

Zaten Türkün, Türk'ten başka dostu yok ki.

İşte yeni havayolu, bir temenniden ibaret olsa da on güne kadar uçabilir.

KTHY çalışanlarının maaş alabilmeleri için kaynak bulundu.

Artık herkes ölene kadar çalışacak.

Eskisi gibi ekmek elden su golimba'dan devri kapandı.

Emeklilik yaşının yükseltilmesi, çalışma saatleri ve özelleştirme yasası için çalışmalar sürüyor.

Gençler köylerinde kalsınlar diye arsalar dağıtılıyor.

Arsalar demişken bir noktaya da değinmek istiyorum.

Bu dağıtılan kırsal kesim ve sanayi bölgelerindeki arsaları kimileri devletten alıp başkalarına kiralıyor veya satıyor.

Yani haksız kazanç.

Zahmetsiz.

Devletin malı üzerinden rant sağlanıyor.

Denetim var mı?

Yok.

Ve en sonunda söylenmeyeni söyleyen birileri çıktı.

Kıbrıs'ta çözüm olmaması halinde, KKTC'nin dünyaya açılma formülü açıkladı.

Türk Demokrasi Vakfı.

Çözümsüzlük sonucunda KKTC'nin yapılacak bir referandumla, Türkiye'nin 82. İli olabileceğini belirtti.

Zaten resmi değilse bile böyle bir durum var.

Belki de uygulanmaya çalışılan nüfus politikası bu düşünce üzerinden besleniyor.

Türkiye ile güney Kıbrıs sportif ve ticari ilişkiler kurabiliyorken, üst düzey yetkililer uluslar arası toplantılara katılabiliyorken, bizim hükümet üyelerimizin fuar gezileriyle, futbol karşılaşmalarını izlemekle, belediye ziyaretleri ile sınırlı dış bir dış politikası var.

Kendi aramızda devletçilik, hükümetçilik oynuyoruz.

Daha ne istiyoruz ki?

Aslında bu soruyu sormuşken cevabını da vermem gerekiyor.

Kendi ülkemde adam yerine konmak istiyorum.