En büyük hayal

Yayın Tarihi: 11/07/11 07:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Bir haftalık kısa bir aradan sonra "OBJEKTİF" köşesinin yazarı olarak yine bu köşede sizlerle, olaylara, gelişmelere, haberlere tarafsız yorumlarla anlam katmaya ve farklı bir bakış açısı yaratmaya kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Kıbrıs adası önemli bir süreçten geçiyor.

Geçen haftanın en önemli olayı elbette Cenevre Zirvesi idi.

Bunun yanında Meclis önündeki eylemler hükümetin emeklilik yaşı ile ilgili kararını geri çekmesi ve tabi ki hafta sonu Türkiye dışişleri bakanı Sayın Davutoğlu'nun adaya yaptığı ziyarette önemli gelişmelerden.

Kıbrıs sorununa çözüm bulma adına yaklaşık yarım asırdır devam eden bir süreç var.

Ortada başarılan herhangi bir şey var mı?

Sonuca bakılırsa hayır.

Özellikle iki binli yıllara kadar uzlaşmaz taraf olarak hep Türk tarafı görüldü.

İki binli yılların ilk başlarında Türkiye'deki hükümet değişikliği ve tek partili iktidar döneminin başlaması, AB üyeliği hedefi, her alanda sorunsuzluk politikası güdülmesi, Kıbrıs sorununun çözülmesi yönünüde artı bir etki yaptı.

Elbette bu durumun, Türkiye'nin AB üyeliği beklentisi ile de yakından ilgisi vardır.

Hatta en önemli sebep budur diyebiliriz.

Peki, Kıbrıs sorununun çözümü en fazla hangi taraf için önemlidir?

Bu sorunun cevabı şüphesiz ki Kıbrıs Türk tarafıdır.

Kıbrıs'ın güneyinde yaşayan insanların bu sorunla bağdaşan çok bir sorunu yoktur.

Türkiye de, AB ile olan ilişkilerinin olumulu olmamasından dolayı konu ile ilgili rahat görünüyor.

Fakat Kıbrıs'ın kuzeyinde ayni durum söz konusu değil.

Siyasi ortamdan tutunda sosyal hayata, güvenlikten kültürel yozlaşmaya, yabancılaşmaya ve manevi değerleri yitirmeye kadar süratle bir erozyon yaşanıyor.

Üstelik bu sürecin sonu da yok.

Bunları değiştirecek, umut verecek bir ortamın beklentisi de yok.

Ve önemli bir tehlike, Kıbrıs sorununu sona erdirecek bir anlaşma, içeriği ne olursa olsun Kıbrıs'ın kuzeyinden üstelik yüksek bir oranla onay alacak.

Çözüm Kıbrıslı Türkler için önemli.

Rica ile yaşama düzenini sona erdirecek, Dünyayla bütünleşmeyi sağlayacak, değerleri ve elbette onuru yerlere düşürmeyecek bir çözüm en büyük hayalimiz.

Bu hayal için elbette sebep çok.

Önemli bir noktada da bu günkü durumun daha ne kadar devam edeceği.

Aslında Cenevre zirvesinden pek bir beklenti yoktu.

Ortaya Ekim ayı, yoğunlaştırılmış bir görüşme dönemi ve güney Kıbrıs'ın AB dönem başkanlığını alacağı 2012'nin ortalarına kadar çözüm temennisi çıktı.

Bu noktada Türkiye Cumhuriyeti'nin Dışişleri Bakanı Sayın Davutoğlu'nun KKTC ziyareti sırasında seslendirdiği " Ümidimiz yıl sonuna dek çözüm, 2012 başında referandum ve AB dönem başkanlığını birleşik Kıbrıs'ın üstlenmesi" sözleri beklentileri özetledi.

Güney Kıbrıs'ın AB dönem başkanı olması AB ile ilişkiler açısından Türkiye içinde önemli.

Türkiye'de çözüm çabalarına en üst düzeyde destek belirtildi.

Kıbrıs'ın kuzeyinde zaten, Türkiye'nin konuya olan yaklaşımı önemli.

Yani Türkiye'nin benimsediği yol haritasından şaşmak veya kendi önceliklerine yön vermek mümkün değil.

Bunun yanında sorunun nerdeyse özü olan toprak, mülkiyet ve vatandaşlık konularında daha dikkatli adımlar atılacağı yerde siyasi devamlılığı sağlamak için sonu düşünülmeyen politikalara devam ediliyor.

Olası bir anlaşmada her iki taraf da ortaya bir şeyler koyacak.

Türk tarafının anlaşma durumunda paylaşacak neyi var?

Sadece toprak.

Rum tarafının paylaşacak neyi var?

Siyasi eşitlik ve elbette dünya tarafından kabullenilmenin avantajları.

Cenevre zirvesinde, BM Genel Sekreteri Sayın Moon'un liderlere önemli bir tenkiti de toplumlarınızı olası bir çözüme hazırlayın yönünde oldu.

Kıbrıs Türk tarafı toplum olarak buna hazır.

Hazır hale getirildi.

Rum toplumu hazır mı?

İşte en önemli soru bu.

Rum toplumu bir Türk'ün devlet yönetiminde yer almasını, Cumhurbaşkanı olmasını, Bakan olmasını kabullenmeye hazır mı?

Kıbrıslı iki liderle üçüncü kez bir araya gelen BM Genel sekreteri Moon bu kez Ekim ayında New York'u adres gösterdi.

Şimdi yeni beklentiler, yeni umutlar bu yeni tarih ve yeni zirveye odaklanacak.

Beklentiler ayni.

Çözüm yönünde cesaretli irade.

Türk tarafı rahat bir duruş sergiliyor.

Güney Kıbrıs'ta ayni durum söz konusu değil.

AKEL dışındaki siyasi partiler süreçten mennun değil.

Bu anlayışın değişmesi lazım.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları