Uyandırmaya kıyamadım

Yayın Tarihi: 08/08/11 07:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Belirsizlik çok kötü bir durum. Belirsizlik Kıbrıs'ın kuzeyinde yaşayan insanların ortak sorunudur. Bu durum, elbette Kıbrıs sorunuyla bire bir bağlantılı.

Yani "Kıbrıs sorunu çözülmezse, açıkta değiliz" yaklaşımı artık tatmin etmiyor. Aslında bu yaklaşımı seslendiren Cumhurbaşkanı Sayın Eroğlu da bunu biliyor.

KKTC'nin hiç olmadığı kadar kötü bir durumda olduğu ortada. En başta devlete, devlet anlamında güven yok, inanç yok. Hükümetin attığı her adıma kuşkuyla bakılıyor.

Her girişimde bir niyet aranıyor. İşin kötü tarafı bu durumu yaratan anlayış, bunu farkında değil.

Kıbrıs'taki çözümsüzlük durumunun devamı halinde en önemli konu "Sonrasında ne olacak?" düşüncesidir. En büyük beklenti, ne Rum'a yama, ne Türkiye'ye yük olma ve bu amaçlara ulaşmanın yollarını bulma olmalıdır.

Kıbrıs'ın kuzeyinde kendi kararlarını kendi veren, yaşam standartlarını kendi sistemi, kendi çarkları ile belirleyen, kendi önlemlerini kendi uygulayan, tek kimliği olan, dünyayla barışık, dünyayla entegre, savaş, göç korkusu ve en önemlisi gelecek endişesi olmayan kendi içinde barışık bir ülke ve ülke insanı olmalı.

Bu ülkeyi yönetenlerin en büyük amacı bu beklentilerin karşılanması noktasında birleşmeli. Bugün gelinen noktada bu amaçlara ulaşma yolunda yapılan hiçbir şey yok.

Her şeyin çözümünü Türkiye'den bekliyoruz. Türkiye yolumuzu yapsın, Türkiye köprümüzü, hastanemizi yapsın. Bizde ülke yönetme edasıyla övünelim.

Türkiye hükümet yetkilileri hangi siyasi parti liderine diğerlerinden daha fazla yakınlık gösteriyor.

Kim, Türkiye'ye daha sık gidip geliyor. Kim, daha özenle ağırlanıyor. Bu mantalite ile şekillenmiş bir siyasi yapı. Sayın İçişleri bakanımız söylemişti "Projelerle giderseniz, Ankara sizi dinler".

Peki, bunca yıldır niye bunu yapmadınız. Projelere gelince Ankara'ya, münhasır anlaşmalara, petrol, doğal gaz aramaya gelince Kıbrıs Cumhuriyetindeki haklarımıza yöneleceğiz.

Bu nasıl bir yaklaşım? Bu nasıl ciddi bir devlet anlayışı? Haklarımızı hep başkaları sağlayacaksa, hep her şeyin işimize gelen kısmıyla uğraşacaksak bu durum nereye kadar gidecek?

Gerçek o ki bu durum artık daha fazla gitmez. İşte, 37 yılda gelebildiğimiz nokta ortada. KKTC ayrı bir devlettir iddiamız var.

Tüm dünyaya Kıbrıs Cumhuriyeti diye bir devlet yok diyoruz, hem de bu Cumhuriyetin kuruluş anlaşmalarındaki haklarımızı savunuyoruz.

Hep siyasi otorite haklı. Halk hep haksız. Ve Başbakanımız açıkladı. Lefkoşa'ya yeni bir hastane yapılacakmış. İhtiyaç var mı?

Nasıl ki Girne, Lefkoşa arasında tünele ihtiyaç yok, Lefkoşa'ya da yeni bir hastaneye ihtiyacı yok. Karpaz'dan Lefkoşa'ya hastaneye gelirken hayatını kaybeden insanlarımız var.

Eğer bu fikir gerçek anlamda hayat bulacaksa ihtiyaç durumu göze alınmalı. Bir Karpaz, bir Güzelyurt, bir Lefke bu tür yatırımları bekliyor.

Hem de yıllardır. Ama birileri çıkıp KKTC'nin çehresi değişecek diyecek ve buna sığınılıp dilin kemiği olmadığı unutulacak.

Yarın birileri çıkıp Lefkoşa'da yeni havaalanı yapılacak derse şaşırmayın.

Siyasi otoritenin son zamanlarda iktidarını devam ettirme ve bir sonraki seçimde, Türkiye'nin desteğini alma adına uygulamak istediği kimlik, af gibi toplumsal önemi olan kararlar tamamen siyasi rant amaçlıdır.

Türkiye hükümetinin hassasiyeti giderilecek ve iktidar bir süre daha devam edecek. Peki, Kıbrıs'ın kuzeyinde yaşayan insanların hassasiyetleri.

Aslında çok iyi bilinen bir nokta var. Bu toplum hep unutur. Bu toplumu kemiren hastalık "Birliktelik" değil "Bireysellik". Aziz Nesin söylediği şu cümleler neler neler anlatıyor "

Bir gün bu güzel ülkenin yanağına bir öpücük kondurup veda edeceğim, arkamda bir not bırakarak. O notta şunlar yazılı olacak.

O kadar güzel uyuyordun ki, uyandırmaya kıyamadım". Büyük usta ne kadar güzel düşünüp, ne kadar güzel söylemiş.

Sanki bu ülkenin halini anlatıyor.

Bir yanda yıllardır uyutanlar, bir yanda yıllardır uyuyan ve uyanmamakta direnenler.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları