Bana ihtiyacınız var

Yayın Tarihi: 21/09/11 07:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Güney Kıbrıs doğalgaz ve petrol arama çalışmalarına başladı. ABD meşeli Noble şirketi sondaj çalışmalarında ilk adımı attı.

Konu günlerdir gündemde ve de sadece Kıbrıs adasında değil başka merkezlerde de gelişmeler yakından izleniyor.

Hatta sıcak çatışma ortamının olabileceği bile seslendirildi. Süreç içerisinde bu ihtimalin gerçekleşme olasılığını hiç düşünmedim.

Bu konu nereye kadar gider? Sonuç olarak ortaya ne gibi bir netice çıkacak bunu kısa bir zaman dilimi içerisinde göreceğiz.

Daha öncede ifade ettim. Üzücü olan bizim söz hakkımızın yok denecek kadar az olmasıdır. Bir başka gerçekte petrol bulunan hiçbir bölgenin huzurlu olmadığıdır.

Ortadoğu'nun bu denli karışması, her daim bir iktidar kavgasına sahne olması esasında petrol kaynaklıdır. Petrol bölgelerinde dış güçlerin beslediği yeni diktatörler ve yönetimler olduğunu da hesaba katarsak, Kıbrıs adasının huzurunun daha da kaçacağı kesindir.

Güney Kıbrıs'ın her ne kadar meşru gördüğü bu adımları, çözümü de olumsuz etkileyecektir. Ülkemizle ilgili son derece önemli gelişmeler yaşanırken, siyasi odaklı iç dünyamız yeni ve hiç bitmeyen sancılarla boğuşuyor.

Kıbrıs'ın kuzeyindeki yönetim ve muhalefet olası bir erken seçimi daha yakın görmeye başladı.

İktidar partisi içerisindeki güç odakları ikiye ayrıldı. Daha önceki dönemlerde eski Genel Başkan ve şu an ki Cumhurbaşkanı Sayın Eroğlu'na yakın olan isimler bir seçim yapma aşamasında.

Sayın Eroğlu hükümet icraatlarından memnunsuzluğunu dile getirirken Ulusal Birlik Partisi ile eskisine nazaran bağlarının zayıfladığının altını çizdi.

Eroğlu'nun bu sözleri aslında bir mesaj da içeriyordu. Önümüzdeki yıl bir seçim beklentisi içinde olduğunu söyleyen Sayın Cumhurbaşkanı UBP'ye bana ihtiyacınız var mesajını verdi.

Hatırlanacağı gibi son kabine değişikliği sürecinde küskün vekiller ortaya çıkmıştı. Başbakan Sayın Küçük vekillere çağrı yaparak gerekirse erken seçime gideriz demişti.

Sayın Başbakanın bu uyarısı da yerine ulaşmış ve bu kriz atlatılmıştı. Daha doğrusu bu kriz ertelenmişti.

Geçtiğimiz pazartesi günü erken seçim beklentisi üzerine yazdığım yazımda ne değişecek diye sormuştum.

Aldığım tepkiler genelde umutsuz. Aslında bu düşünce toplumun genelinde var. Hatta bir okur şöyle bir benzetme de bulundu "KKTC aslında Türkiye'nin bir Belediyesi gibi.

Kuzey Kıbrıs Büyük Şehir Belediyesi. Bizi yönetenlerde Başkan ve meclis üyeleri. Olayın aslı budur". Düşününüz ki ayrı bir devletiz diyoruz.

Fakat hükümetin bir koalisyona gitmesini, hatta bunun için siyasi adres gösterilmesini, bir erken seçimin düşünülmesini, tepki çeken bazı kararların bir an önce uygulanmasını bir başka devletin yetkilisi istiyor.

Ve hemen Bakanlar Kurulu toplanıp toplumsal gerginliği tırmandıran "AF"'la ilgili yasa gücünde kararnameler tasarı halinde Meclise gönderiyor.

Esas tehlike ise bunların artık normal kabul edilmesi. Sıradanlaşması. Peki, nerde devlet? Hani yetkili organlar.

TADİLATI BİTMEYEN ENGELLİ OKULU

Yeni eğitim dönemi başladı. Geçmiş yıllardan farkı var mı? Yok. Yine sıkıntılar, eylemler ve elbette eksiklikler bitmedi.

Öncelikle bu konuda her yıl yaşanan giderilmeyen eksiklikler sorunu asla kabul edilemez. Bunun mazereti olmaz.

Her şeyi Kıbrıs sorununa, çözümsüzlüğe bağladığımız bu ülkede şu veya bu şekilde devam eden bir hayat var.

Hiç olmazsa üzerimize düşenleri yerine getirip, insanımızın çocuklarımızın hayatını, geleceğe yönelik umutlarını yeşertelim.

Bu seslenişim elbette, ülke yönetiminde söz sahibi olanlaradır. Lefkoşa da Devlet Hastanesi arkasında özel eğitim alanında hizmet veren bir okul var.

Engelli çocuklarımız burada eğitim alıyorlar. İlk okulların ders başı yaptığı geçtiğimiz Perşembe günü çocuklarını okula getiren velileri bir sürpriz karşıladı.

Okulda tadilat işleri yeni başlamıştı. Okul müdürünün söylediğine göre tadilat işi bir ayda ancak bitecek. Aileler doğal olarak kızgın ve üzgün.

Bu tadilat işleri üç ay gibi uzun bir sürede neden yapılmadı? Bu çocukların kaybedecek bir saati bile yok. Onlar için en değerli şey elbette eğitim ve zaman.

Eğitim Bakanlığı böyle bir olumsuzluğun yaşanmasını muhakkak ki istemez. Nitekim Eğitim Bakanı Sayın Dürüst kendisine ulaşan bir veliyi müsteşarı ile iletişime geçirerek sorunun bu hafta içerisinde ortadan kaldırılmasını istedi.

Aslında olması gereken, her sorunun çözülmesi için kimsenin kimseyle iletişim kurma durumunda olmaması. Her zaman yapılan sıradan işler bir sistem içerisinde çözülmeli.

Okuldaki son durumun ne olduğunu takip edeceğiz. Böyle önemli konuların neden tekrar ettiği de ayrı bir konu.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları