Değişim birilerini rahatsız edene kadar ses veren yok

Yayın Tarihi: 15/02/12 07:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Son zamanlarda hemen herkesin dilinde olan bir söylem var. Değişim, değişmek. Ama nasıl? Kimine göre siyasi, kimine göre sosyal, kimine göre daha farklı anlamları var değişmenin. Aslında değiştik. Hemde çok değiştik. Bu değişim ilerleme, ileriye doğru gitme anlamında mı? Hayır. Maalesef öyle değil. Yaşamsal ve günlük hayatımız yanında o çok övündüğümüz demokrasimizde değişti. Demokratik anlamda yaşanan değişim "Ben yaparım olur" mantığını gün ve gün daha da keskin bir yaklaşımla sistemleştiriyor. Demokratik yapılarda, hiçbir güç halkın üstünde değildir. Lider de, yönetimde, yönetende halktır. Peki, KKTC de durum ne? Tam ters. Devletin, siyasi iktidarların halkın hizmetinde olması gerekirken, halk devletin ve siyasi iktidarların hizmetinde.

Anlatıyor orta yaşlı bir adam. Utana sıkıla kuyumcu dükkanına gitmiş. Eşine ait birkaç altını, maddi zorluklar yüzünden nakit paraya çevirme düşüncesi var. Kötü günler için saklamışlar. Belki de çocuklarına, torunlarına nasip olacaktı. "Hiç bu kadar kötü duruma düşmemiştim" dedi. Esas sebep daha bir üzücü, iç burkucu. Esas sebep elektrik faturasını ödeyebilmek. Evet, bu hallerde insanlar. Bu kadar değiştik işte. Şimdi "2012 yılı daha rahat geçecek" demenin inandırılıcılığı var mı? Elektrik faturasına değinmişken bir hatırlatma yapalım;

Türkiye'nin KKTC Büyük Elçisi Sayın Akça elektrik krizi ve özerkleştirme mutabakatı için ne demişti; "Varılan mutabakat sorunu çözmez. Temennim bunun tekrar zamma dönüşmemesi".

Başbakan Küçük; "Elektriğin özelleşmesi zor. Fedakarlık gerek. Bu fedakarlık çalışanlardan başlamalı. Tedbir alınmazsa halkın karşısına yeni zamlar çıkacak". Sonuç; Böyle bir yapıya yangına körükle gider gibi yapılan yeni istihdamlar. Beklenti; Yeni zam kapıda. Yani olanlar yine vatandaşa olacak.

Başka bir insan ve ibretlik bir başka olay; Çocuğunun altı ay öncesi değişmesi gereken gözlüklerini değiştirememiş bir baba. Miktar 120 TL. Bunun için altı ay beklemiş. "Asgari ücretle çalışıyorum. Ekstra harcayacak tek kuruşum kalmıyor" diyor. Fakat iş fedakarlığa gelince asgari ücretli için ne söylüyor Sayın Başbakan; "1300 TL ye yaşamak zor ama fedakarlık yapmamız gerek". Fedakarlık yapmamız gerek çok doğru, ama bu fedakarlık hepimiz için geçerli olmalı.

Bir polis memuru "Artık soframızda eti, üç ayda bir göreceğiz". Asgari ücrete dört yılda %22, ete % 128 zam. Alım gücü, günden güne düşüyor. Maaşlar eridi. Devlet harçları, tüp gaz, akaryakıt iğneden ipliğe herşey zam.

Halkın gündemi işte bunlar. Bu sorunları çözmesi gerekenlerin gündemi nedir? Külliye ve petrol dolum tesisi yapımı. Külliye yapımı için düşüncelerimi daha önceleri yazmıştım. İktidar hırsı ve siyasi rantın izlerini taşıyor.

Bir de petrol dolum tesisi meselesi var. Doğru dürüst hastene olmayan bir ülkede petrol dolum tesisi olur mu? Amaç nedir? Halkın karşı çıktığı bir girişime bu ısrar nedir? Kimlere ne fayda sağlayacak? Bu güne kadar hangi sorun için hiç olmazsa en aza indirgeyecek çareler aranmıştır? İşte ortada bir CMC gerçeği var. Bunun üstüne bir yenisi eklenmeye çalışılıyor.

Memleket hızla değişiyor. Ama işin ilginç tarafı bu değişim birilerini rahatsız edene kadar kimse ses çıkarmıyor.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları