Aldanmak kötüdür

Yayın Tarihi: 20/02/12 07:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Aldanmak kötüdür. Yani kanmak, kandırılmak. Hayal kırıklığına uğramak. Hani bir deyimle anlatılır ya "Güvendiği dağlara kar yağmak". Kıbrıs'ın kuzeyinde yaşayan insanlar böyle bir durumda şimdi. 1974 sonrası gelinen nokta, beklentiler, umutlar, 1983 Kasımın da KKTC'nin bağımsız bir devlet olarak dünyaya ilanı ve sonrasında hep ayni yerde saymanın hatta gerilemenin yarattığı umutsuzluk.

Kıbrıs konusu hangi aşamada? Çok açık ve net durma noktasında. Bu durumda her iki tarafında kaybı çok. Detaylara girmenin hiç gereği yok. Güney Kıbrıs yönetimi Kıbrıs Cumhuriyetinin devamından yana. Türk tarafı çözüm için bulunacak zeminin iki ayrı devletten oluşmasını istiyor. İki ayrı devlet, iki ayrı yönetim, iki ayrı demokrasi. Dış temsiliyet olarak tek devletli bir çatı. Ki Kıbrıs adasının gerçekleri böylesi bir oluşumun daha yaşayabilir bir argüman olduğunu gösteriyor. Gerçek anlamda niyet ve her türlü bedel ödeme göz önüne alınırsa sorunun aşılmaması hiçte zor değil. Çözüm projesinin gerçekleşmesi adada yaşayan iki halkın da çıkarınadır. Özellikle sorunun esas sahibi Kıbrıslılar çözümsüzlüğün bugüne kadar bir şey getirmediğinden gerekli dersi çıkarmalı ve payına düşen sorumluluğu almalıdır. Bu noktada Kıbrıs Rum halkının, Kıbrıs Türk halkından daha rahat bir durumda olduğu da kesindir.

Kıbrıslı Türklerin umutsuz olduğunu söylemiştim. Bu umutsuzluk geleceğe dair bir kaygıdır. Kıbrıs sorunu çözülmezse ileriye yönelik neler yaşanacak? Esas soru budur.

Bir ANNAN planı ve buna bağlı bir referandum süreci yaşadık. Hem bu dönemdeki kuzey Kıbrıs yönetimi hem de Kıbrıs Türk halkı bu süreçte hayal kırıklığına uğradı. Aldandı.

Yaşanan hayal kırıklığı; Rum siyasi Partisi AKEL ve Hristofyas'ın tutumu, AB'nin referandum sonuçlarına göre Kıbrıslı Türkler için açılımlar yapma sözlerinin havada kalması, güney Kıbrıs'ın Kıbrıs Cumhuriyeti sıfatıyla AB içinde yer alması, Kıbrıslı Türklerin referandum da "Evet" cevabına karşılık cezalandırılan taraf olması.

Bu dönemde ortaya çıkan sonuçlarla beraber en büyük hayal kırıklığını Sayın Talat yaşamıştır şüphesiz.

AB'ye karşı "Sizden arabuluculuk veya müdahale istemiyoruz. Çünkü siz tarafsız değilsiniz. AB üyesi olan Yunanistan ve güney Kıbrıs tarafıdır. O

nedenle AB onların ağzıyla konuşmak, onların yaklaşım ve beklentileri doğrultusunda çözüm formülleri ortaya koymak zorundadır".

Bu sitem AB'ye karşı idi. Sayın Talat Hristofyas için ise "Tam manasıyla, hayal kırıklığına uğradım" demişti.

Evet, bugün için bile halen devam eden bu durum gerçek anlamda bir hayal kırıklığıdır. Kıbrıs'ın kuzeyindeki içsel duruma baktığımızda yine halk nezdinde yaşanan bir hayal kırıklığı durumu var.

Hatırlayınız bir önceki hükümet döneminde de birçok yasaya karşı tepkiler vardı. İçinde bulunduğumuz bugünkü durumun adeta filizleri atılmıştı. Çözüm seslerinin yükseldiği dönemlerde umut olan Cumhuriyetçi Türk Partisinin büyük ortak olduğu koalisyon dönmeleri bekleneni vermemiş ve büyük bir umutsuzluk yaşanmıştı.

Peki, bugün gelinen nokta nedir? Bugün için söylenecek tek söz şudur; Kıbrıs Türk halkı tarihinin en kötü günlerini yaşıyor. Bu denli umutsuz, bu denli amaçsız olamadık hiçbir zaman. Devlete, hükümete, siyasilere hatta Türkiye ile olan ilişkilere hiç bu kadar şüpheyle bakmadık. Onca tepkiye hiç aldırmadan sadece Ankara hükümetine yakın görünmek adına atılan adımlar, bir halkın onuru ciddiye alınmadan yaşantısı, geliri, dini, inancı, ibadeti hiç bu kadar küçümsenmedi. Yılların birikmiş, iktidar aşkına yapılmış hatalarının bedelinin bugün halka ödettirilmeye çalışıldığı bir yapı ile karşı karşıyayız.

Ulusal Birlik Partisi bu ülkenin en güçlü, en iyi organize olan, iktidar erkini en iyi kullanan, ülke sorunlarını en iyi bilen partisidir. Bu tanımlama karşısında ayni düşünceleri yönetim kadrosu için söylemek mümkün değildir. Bu bağlamda bir önceki hükümet dönemine göre büyük bir hayal kırıklığı yaşanmış ve halen yaşanmaktadır. Bir "Aldanma" durumu söz konusudur. Elbette beklenti bunlar değildi.

Şimdi siz Kıbrıs sorunun çözümsüzlüğe mahkûm edilmesi sonrasında KKTC'nin ileriye dönük hangi planının umut vaat ettiğini söyleyebilirsiniz?

"Tamam denedik olmadı" diyebilirsiniz. Peki, bundan sonrası.

Her türlü bedelin, fedakârlığın sadece haklatan istendiği, adaletin, fırsat eşitliğinin, insan odaklı gelişmelerin, sosyal devlet anlayışının, düzenin, iradenin olmadığı bugünkü yapı asla sürdürülemez.

Gelecek için tüm bunların sil baştan olacağı yepyeni bir sistem kurmayı amaç edinebilir misiniz? Bu yönde cesaret ve niyet var mı?

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları