Alışkanlıklar

Yayın Tarihi: 18/06/12 07:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Alışkanlıkları terk etmek zordur. Hele de uzun bir zaman içerisinde kazanılmış olanları.

Mesela; Düşünür St. Augustine alışkanlık için "Alışkanlıklar, bırakılmazlarsa, zamanla ihtiyaç haline gelirler" der.

İngiliz politikacı Benjamin Disraeli parlamentoya ilk kez seçilip de ilk konuşmasını yaptığı zaman diğer parlamenterler tarafından ıslıklandı, yuhalandı, kimse tarafından dinlenmedi bile. Ve tarihe geçecek sözler söyleyerek kürsüden indi "Sözümü burada kesiyorum ama ileride benim sözlerimi dinleyeceğiniz zaman gelecektir".

Benjamin Disraeli kısa bir süre sonra ayni kürsüye İngiltere Başbakanı olarak çıktı. Onunda alışkanlık üzerine tarihi bir cümlesi vardır " Alışkanlıkların zincirleri, önce duyulmayacak kadar hafif, sonra kırılmayacak kadar güçlü olur".

Fransız yazar Balzac'ın "Alışkanlık" tarifi "Hiç kimse bir alışkanlığa veda etmek cesaretini gösteremez" şeklinedir. Ki bu yaklaşım çok doğrudur.

Kıbrıs Türk insanı 1974 sonrası tüm alışkanlıklarını terk etti. Bu terk ediş elbette tek başına ve bilinçli olarak yapılmadı. Terk edilen alışkanlıklar yerini yeni alışkanlıklara bıraktı. Öncelikle birlik beraberlik kaybedildi. Herkes menfi, kişisel düşünmeye başladı. Hem de hayata dair her şey için. Bu yaklaşımın çok acımasızca olduğu düşünülebilir. Ama maalesef genel olarak durum böyledir. Hep bir "Ganimet" lafı dönüp dolaşır ya, Kıbrıs'ın kuzeyinde bulunan mallar adil olunmayan bir şekilde bölüşüldü. Kimisi hakkından fazlasını, kimisi de hak ettiğinden azını aldı. Kimisi hiç hakkı yok gani gani aldı. Ona fazla, bana az derken bir yarışa girildi. İşte o gün bugündür yarışıyoruz. Önce başkalarıyla sonra kendimizle. Bu ülkede kimse kendine dokunulmadıkça halinden şikâyet etmiyor.

Öncelikte "Bencilik" var. Yani bencillik. Yaşadığım iki olayı çok basit örneklemeler olarak verebilirim.

Hep siyasetçilerden, bizi yönetenlerden dertleriniz ya birazda öz eleştiri yapmamız tek amacımdır. Alışkanlıklarımızı terk edemediğimiz için tek amacımız oluyorlar.

Lefkoşa Türk Belediyesi'nin durumu malum. Belediyeyle ilgili olan herkes sıkıntılı. Böylesi bir durumda sırf kendi için bir şeyler istemek birinin aklına gelir mi? Gelir. Nitekim geldi de.

Emekli bir daire müdürü. Aylar öncesinde tamir ettireceği kendisine ait çocuk yuvası için yardım sözü almış. Sözün yerine getirilmesini sağlamak için belediye başkanıyla görüşmeye gelmiş. Belediye bu durumda iken talep maddi yardım. Başarılı oldu mu, bilemiyorum ama o anlattıkça ben kendi kendime "El insaf" dedim.

Şu ana devlete bağlı bir kuruma yönetici olarak atanmış bir başka vatandaş "Çocuğum İngilizce öğretmenliğini bitirdi. Özelde iş var ama çalışmasına izin vermedim. Nasıl olsa yakında seçim var İrsen Küçük artık bir şeyler yapar". Evet, hala daha siyasetten, devlete istihdamdan medet umuluyor. Alışkanlık işte.

En çok üstüne durduğum konu "Ekonomi". Kendimden biliyorum. Sadece faturaları karşılamakta harcadığım para her defasında artıyor. Mutlaka ki aynı durumda olan insanların sayısı tahminimden çoktur. Fakat yaptığım araştırmada Ocak 2012 ile 23 Mayıs 2012 tarihleri arasında, Kıbrıs'ın kuzeyinde trafiğe üç bin yüz yirmi sekiz yeni aracın çıktığını öğrenince şok oldum. Müthiş bir rakam. Kaldı ki yılsonuna kadar bu rakam her halde kat kat artar. Sebep aramaya gerek yok. Tek sebep "Alışkanlık".

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları