İllâ ki değişim mi?

Yayın Tarihi: 18/07/12 07:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

"Böyle olacağını bilseydim, altı ay önce adaylıktan çekilmezdim. Bir insanın adam olabilmesi için kendi kendine verdiği sözü tutmalı ki başkasına verdiği sözleri tutabilsin".

Bu cümleler Aralık 2010'da yapılan UBP kurultayında Genel Başkanlığa aday olan fakat kaybeden Sayın Ahmet Kâşif'e ait. Sayın Kâşif o gün oldukça kırgındı. UBP' de beklenmeyen şeyler oluyordu. Sayın Küçük geçici bir süre Genel Başkan olmuş ve kurultayda aday olmayacağının yazılı sözünü vermişti. Sonuçta İrsen Küçük kurultayda aday oldu. UBP delegesinden güven alıp hem UBP Genel Başkanı, hem de KKTC Başbakanı olarak göreve devam etti. UBP kurultayını ve kurultay sonucunu yorumladığım yazımın sonunda şu düşüncemi seslendirmiştim;

"Bu yaşananlardan sonra şöyle bir sonuç çıkarılabilir. UBP içinde hiçbir şey eskisi gibi olmayacak".

Ve olmadı da. UBP o gün, bu gündür adeta kaynıyor. Bu süreç sona doğru ilerliyor. Yeni Kurultay tarihi değişiklik olmazsa 11.11.2012. Ve daha zaman olmasına rağmen şimdiden iki aday hazır. Önce Genel Başkan ve Başbakan Sayın İrsen Küçük adaylığını açıkladı. Ve daha öncede yazdığım ve söylediğim gibi Meclisin tatile girmesi sonrasında, geçtiğimiz gün Sağlık Bakanı Sayın Ahmet Kâşif de UBP Genel Başkanlığına adaylığını açıkladı. Kurultaya daha zaman var ve başka adaylarda çıkabilir.

Sayın Kâşif'in adaylığı sürpriz değil. Zaten çok çok önceden genel kanı bu yarışın Sayın Küçük ve Sayın Kâşif arasında geçeceği yönündeydi.

Aslında en başta şu tartışılmalı; Bu kurultay ve yeni seçilecek Genel Başkan ve ayni zamanda Başbakan bu ülkeye ne getirecek? Sadece isimler değişip, düşünceler ve izlenen yol ayni olacaksa hiçbir değeri yok. Şahsen ben ne UBP ne de hükümet icraatlarında herhangi bir değişiklik olacağına inanmıyorum.

Kurultay sonrası tamamen seçim havasının eseceği memlekette, yeni UBP lideri partisini bunca yıpranmışlık içinde yeniden güven alacak noktaya getirebilecek mi? Sayın İrsen Küçük Genel Başkanlık yarışına aylar öncesinden başladı. Türkiye hükümetinin her istediğini yaptı. Hatta istenmeyenleri bile yerine getirdi. Bu durum birçok UBP'liyi rahatsız ediyor. Partiye önemli hizmetleri olmuş, belediye başkanlığı yapmış, her kademede görev almış çok eski bir UBP'li büyüğüm "İllaki değişim" diyor. Peki, değişim sırf isimle olur mu?

Şuan aday olduğu için göze alırsak, Sağlık Bakanı Sayın Ahmet Kâşif hem UBP' de, hem de Başbakan olması halinde Kıbrıs'ın kuzeyinde neleri değiştirebilecek? Adaylığını 20 Temmuz'un birkaç gün öncesinde açıklamasının bir sebebi var mı? Sayın Beşir Atalay'ın "Sendikalar Cumhuriyetinde" olmayan istikrarın devamını istediğini düşünürsek, bu saatten sonra adaylığını geri çekmesi mümkün olur mu?

Bakanı olduğu sağlık sisteminde ciddi anlamda değişiklikler, olumlu ilerlemeler yapabildi mi? Benim bu soruya cevabım hayırdır. Kar amacı güden bir işletme gibi bir sistem kuruldu. Hasta memnuniyetinden çok kazanılacak maddi gelir düşünüldü. Daha bir hafta önce yanlış kan verilen bir hastanın hayatını kaybetmesine şahit olduk. Çok bir zaman olmadı. Karpaz da ambulans bozuk diye hayatını kaybeden insanları konuştuk. Peki, sonuç. En azından şu ana kadar bir sonuç yok. Ne olayların meydana gelişi, nede sorumluları konuşulmuyor bile. Sayın Kâşif bunları düzeltmekle ilgili değil, hep kurultaydaki adaylık ihtimali ile konuşuldu. Bu anlayış, bu sistem içerisinde kim gelirse gelsin, değişen sadece isimler olur. Aynen iktidarlar gibi. Ve gerçek anlamda değişim sadece "İllaki değişim" gibi sözde kalır.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları