İstihdam konusu yeniden alevlenir mi?

Seçimlerin üzerinden bir hafta geçti.

Siyasette sular durulmuyor.

Aslında hata ve suçlu yanlış yerde aranıyor, kendi kendilerini kandırıp avutuyorlar.

Bir yıl önce yapılan erken genel seçim, sonrasında bir hafta önceki yerel seçim ve referandum sonuçları, beraber değerlendirirsek, görünen o ki mesaj hala yerine ulaşmamış.

Hala suçu kendi içindeki sıkıntı ve sorunlarında arayan, başını kuma gömmüş deve kuşu misali hepsi.

Evet, kişisel meseleler, zümresel çıkarlar, her şeyin önüne geçti.

İdeolojiler, inançlar, bunlara bağlı olarak birbirine sıkı sıkıya kenetlenmeyi sağlayan duygular artık yok.

Kazanalım da nasıl ve kiminle kazanırsak kazanalım, mantık bu.

Siyaset yapma, belli inançlarla şekillenmiş politikaları topluma sunma, alternatif yaratma ve bir tercih olma stratejisi yok, sadece nasıl en çok oyu alır ve iktidar olurum düşüncesi yerleşti tüm siyaset kurumuna.

Bir duruş, irade, felsefe, gelenek kalmadığı gibi, değer anlamındaki tüm birikimler yerini yozlaşmaya bıraktı.

Hep söyleriz ya "yozlaştık veya halk hep güçlünün yanında olur" diye.

İşte sebebi açıkça ortada;

Kötüyü, karşıtıyla cezalandırmak, olmadı, birini, bir diğeriyle dövmek, intikam almak.

Esasında değişen bu durumdur.

Toplum artık ceza yerine alternatif yaratıyor.

Siyasetçiye "senin her bildiğin değil, benim istediğim doğrudur" diyor.

Değişime karşı direnci kırıyor ve bundan hiçte şikâyetçi değilim.

Şuan için tablo bu, aslında bir başka tartışma sarıyor ülkeyi.

Herkesin sus-pus olduğu, sessizliği seçtiği ortamda bir başka tartışma bu sessizliği bozacak gibi.

Belediye yönetimleri mazbatalarını aldı ve göreve başladı.

İlk önce tespitler ve mevcut durumla ilgili değerlendirmeler yapılıyor.

İlk aşama bu.

Ama başka tespitlerde endişe ile seslendiriliyor.

Mesela geçtiğimiz hafta içinde bana en çok yansıyan mesela şu;

Özellikle Girne ve Mağusa belediyelerinde çalışanlar.

Çok sayıda mesaj aldım.

Bilindiği gibi hükümetin, UBP kurultay döneminde devlete istihdam ettiği, 360 kişinin sözleşmelerini yenilememe girişimi, uzun süre gün ülkenin gündemini oluşturmuş ve bu anlamda tartışmalar günlerce sürmüştü.

Bu tartışmalar yeniden alevlendi.

Girne ve Mağusa belediyelerinde sözleşmeli çalıştıklarını söyleyen birçok kişi "işimizden olur muyuz?" sorusunu soruyor yoğun olarak.

Buna karşılık UBP tabanı ve 360 kişi de bizi işimizden durdurdular, onlar durdurulsun, onlara da sınav yapılsın diyor.

Aldığım bu mesaj ve soruları Hem DP-UG milletvekili Hakan Dinçyürek, hem de UBP genel başkanı Hüseyin Özgürgün'le konuştum.

Her iki isim de konuyla ilgili böyle bir tercihleri olmadığını, belediye yönetimine müdahale edemeyeceklerini ama bunun böyle olacağını kendilerinin, CTP yönetimine defalarca söylediklerini anlattılar.

"Dedik ya gündem sürekli değişiyor.

Şimdi konu geçici olarak devlete istihdam edilen insanların işten durdurulma meselesine geldi.

Belki de bu aşamada dikkatleri başka noktalara çekmektir mesele.

Kimse işinden olmasın ama artık bu konularda bir sisteme, adalete, hakka, hukuka dayandırılsın.

İşi alımları eleştirdik hem de bolca.

Çünkü hata en başından yapılıyordu.

Bugünün geleceği belliydi.

Yapılanı savunmak değildir amacım fakat bu şekilde ne istihdam ne de durdurma olur."

Daha önce bir yazımda, çokça tartışılan geçici personel konusuyla ilgili olarak, bunları yazdım.

Hata en baştan yapıldı dedim.

Umarım bir hesaplaşma düşüncesi yaratılmaz, ülke gündemini değiştirme adına dikkatler başka konulara çekilmeye çalışılmaz.

"Bunun sonu yok" konuyla ilgili her zaman söylediğim bu oldu.

Bir de;

Popülizmin ve adaletsizliğin sorun çözmediğini aksine sorun yarattığını vurguladım her fırsatta.

Çünkü siyasi rengi hiç fark etmez, en sonunda zararı bu durumu yaratanlar değil, bu ağırlığın altında ezilenler yaşar.

Ve bir okur mesajı ile bitirelim;

"Erçin bey merhaba. Mağusa belediyesinde çalışan birisiyim. Ve işimizden olacağımız konusunda endişeliyim. Umarım korktuğum başımıza gelmez. Bir de yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimi var. İnşallah Mağusa belediyesi bu seçim için kullanılmaz."