İyi idare yasasını kullanmak ücretli mi?

Yayın Tarihi: 03/12/14 08:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

İyi idare yasası, hükümet icraatlarından, belki de en önemlisi olarak gösteriliyor.

Halk kullanacak, denetleyecek, devleti, devlet kurumlarını sorgulayabilecekti.

Amaç tam olarak bumuydu? Düşünce, toplumun etkin bir denetim mekanizmasına sahip olması ve bir oto kontrol oluşturulması mıydı?

Bugüne kadar bu hakkı kaç kişi kullandı, kaç kişi dilekçe yazdı, bilgi istedi, gününde zamanında, kaç kişiye cevap verildi?

Toplum bu hakkı kullanmak istedi de, toplumun sorguladıkları buna hazır mıydı?

Çünkü bu ülkede böyle bir alışkanlık yok.

Kimse sormaz, kimse sorgulanacağını düşünmez, denetim yok, liyakat sistemi yok, keyfilik, umursamazlık deseniz, en baştan, en aşağıya kadar her yerde fazlasıyla mevcut.

"Yasanın en önemli özelliği yurttaş kavramını gerçekten, içeriğini doldurarak ortaya çıkarmış olmasıdır. Yasanın 3 temel amacı vardır. Bunlar gerçek ve tüzel kişileri idareye karşı korumak, gerçek ve tüzel kişilerin idareye karşı açabilecekleri davaları belirlemek ve bunların açılmasını kolaylaştırmak, mahkeme kararlarına uymayan idarenin ve kamu görevlilerinin tabi olacakları yaptırımları düzenlemek ."

Yasanın amacı özetle bu şekilde anlatılmıştı.

Karşı mıyım, küçümsüyor muyum? Asla, şiddetle destekledim.

Bir yazımda, konuyla ilgili şu düşünceleri paylaştım;

"Liyakat sistemi her türlü bedel göze alınarak uygulanmalı.
Hiç olmazsa mümkün olduğu kadar, gidilebildiği noktaya kadar götürülmeli.
Siyasi tercihle, iktidar koruması altında olan idareler ve idareciler karşısında dava açmak, hak aramak hele hele mahkemelerin, davaların çok ağır ilerlediği bu mekanizma da ne kadar mümkün?
Elbette detaylarla bütününü görememek, iyi niyeti sorgulamak anlamsız ve gereksiz.
Ama olumlu bir adım atılırken tüm etkenlerle düşünmek ve bütünsel bir çözüm üzerinde, genel olarak odaklanmak daha faydalı olabilir.
Yine de olmayan fakat şeffaf ve demokratik bir yönetimin bunu göstermek için önemli bir adımı olan bu girişim desteklenmeli.
Bu noktada resmin bütününde ilk sorun olarak görülen;
Kamusal yönetimde, liyakat yani hak ederek değil, siyasi tercihe göre belirlenen yönetim kadrolarının olmasıdır.
Bu anlayış değişmedikçe yapılan yasal düzenlemeler sadece kâğıt üzerinde kalır."

Şeffaf yönetimler için bu girişim önyargısız desteklenmeli demiş ve son olarak da eklemiştim "anlayış değişmedikçe yasal düzenlemeler sadece kâğıt üzerinde kalır."

Bu düşünceler şuan için uzak mıyım? Genel olarak hala aynı noktadayım.

Her şeyin normal, sıradan, günlük yaşandığı bu ülkede değişim yaratacak en küçük bir adıma bile desteğim vardır.

Bu konuya bugün için girmemin önemli bir sebebi var.

Şöyle bir soru sorarak bu sebebi anlatmaya çalışacağım.

İyi idare yasasının gerçek amacı sorgulayan bir toplum yaratmak mı, yoksa devlete maddi bir kaynak kapısı açmak mı?

Birçok konu ile ilgili, birçok kuruma dilekçe verilmiş, bu dilekçelerle elde edilecek bilgileri ilgili kurumlar, istek sahibine vermek için maddi bir karşılık istemiş.

Dilekçe başına 5 Türk Lirası, hatta dilekçenin maddi karşılığı, cevaplarken artacak zahmete göre değişebilecek.

Bunun kararını da, dilekçeyi cevaplandıracak kurumun veya dairenin yetkilisi verecek.

Sanki amaç dilekçe verilmesini önlemek, peki nerde yasanın çalışması, şeffaflık, denetleme, toplumsal katılım.

Kısa sayılacak bir sürede, bu değişim neden?

Yoksa vatandaş beklenenden daha fazla mı sorguluyor?

Vatandaş bilgi alma hakkını, maddi bir bedel karşılığı kullanacaksa, bu yasa da çok gitmez bir kenara itilir.

Devlet ve kurumları vatandaşın hizmetkarı is bunu sorgulanırken göstersin.

Aksi istediğiniz kadar yasal düzenleme yapın, hepsi boşunadır.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları