"Camii tamirine ödenen 55 bin TL, işin karşılığı 8 bin TL"

Yayın Tarihi: 31/12/14 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

İş o noktalara geldi ki, artık bu memlekette hiçbir şeye şaşırmıyorum.

Yıllarca her türlü kaynak hoyratça, acımasızca, hiç hesap kitap yapılmadan, cevizcinin çuvalından, hesap sorulmadan, hesap verilmeden harcandı.

Birçok iş yarım yamalak yapıldı, olmadı bir daha yapıldı, olmadı halkın cebinden, haberi, onayı olmadan kesilen kaynaklarla tekrar tekrar yapıldı.

Sonuç olarak, memleketin yer altı ve yer üstü her neyi varsa çöktü.

Çünkü her şey göstermelik, her şey günü birlik, her şey iş ola yapılmış.

Birçok kaynağa, değere, yazık edilmiş, günah edilmiş, harcanmış.

Ülkede sıkıntı olmayan alan yok, her kesim kendini kurtarmanın derdinde.

Bağıran, çağıran, ses çıkaran, alabildiği kadar alıyor ülke kaynağından.

Bu keşmekeş içinde hükümetler eliyle devlet, birçok konuda geri kaldı.

Atılması gereken adımlar atılamıyor, yapılması gereken yasal düzenleme ve değişiklikler yapılamıyor.

Herkes kendi açısından haklı, yapılması gerekenler bir öncelik sırasına konmalı, maddi konular yanında yasal düzenleme açısından da düzenlenmesi gereken çok iş var.

Yanılmıyorsam 2012 yılıydı, din görevlileri bir ilki gerçekleştirmiş ve cübbeleriyle KKTC Başbakanlık binasının önünde eylem yapmışlardı.

Kendimce şunu düşündüm "Bu memlekette din görevlileri de eyleme başvuruyorsa, ülkenin çivisi tam çıktı."

Din ve din görevlileri çok hassas bir çizgide.

Her zaman için dengeyi korumak zorundalar, çünkü manevi yönü ağır basan ve bu sebeple yanlış anlamalara fırsat vermek istemeyen bir kesim.

Ama o noktalara gelindi ki başka çare bulamıyorlar.

Elbette bu eylemlerden sonra değişen bir şey olmadı.

Sıkıntılar, dertler aynı "Din işleri yasası" hala beklemede, 2004 yılından buyana 4 yasa çalışması kadük olmuş.

250 din görevlisinden sadece 10 tanesi kadrolu, ilkokul mezunu ile üniversite mezunu arasında her anlamda fark yok.

Haftanın ilk günü, geçtiğimiz pazartesi program konuklarım, Din Görevlileri Birliği Başkanı Fahrettin Öğdü ve Din Görevlileri sendikası Başkanı Süleyman Çakır'dı.

Sıkıntıları anlattılar, 7 Ocak tarihinde bir uyarı eylemi yapacaklarını söylediler, yetkililerden randevu bile alamadıklarından yakındılar ve ortak noktada buluştular "biz üvey evladız".

Sadece cami yapmakla olmaz, içinde hizmet vercek insanların tüm ihtiyaçları karşılanmadıktan sonra bu yapılanlar sadece gösterişte kalır.

Din Görevlileri Sendikası Başkanı Süleyman Çakır ülkede en büyük eksikliğin denetimsizlik olduğunu söyledi.

Bu düşüncesini de şunları söyleyerek destekledi;

"Muratağa köyünde cami tamir edildi. Ödenen para 55 bin TL. yapılan işin karşılığı ise 8 bin TL. işçilik çok kötü. Cam takıldı deniyor, takılmamış, paravanla kapatmışlar, halı konmuş deniyor, konmamış, halıfleks döşemişler. Boyalar, kullanılan malzemeler, ses cihazları hepsi kalitesiz, çin malı malzemeler.

1800 tane türbe var. Kırklar türbesi tamir edildi. Binlerce TL ödendi. Bir yılda çöktü. Yeni yapılan camiiler, daha bir yıl olmamış, mesela Karaoğlanoğlu, Kayalar köyü, Alayköy'de ki cami hep su kaçırıyor. Bunlar hangi malzemelerden, nasıl yapıldı? Kim teslim aldı, denetleme yapılmıyor mu?".

Akıl alır gibi değil, ihaleler burada açılıyor ama olması gerektiği gibi yapılmıyormuş, sen şurasını, sen de şurasını al ve yap deniyormuş.

Peki, nasıl olur da yeni biten cami inşaatları, su akıtır, tavanlar, duvarlar, sudan geçilmez, yapılması gerekenler, gerektiği gibi yapılmaz, malzemeler en ucuzundan seçilir ama maliyet ucuza çıkmaz.

En başta söyledim ya artık şaşırmıyorum, yine de itiraf etmeliyim ki bu kadarını beklemiyordum.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları