"Mülkiyette kimse mağdur olmayacak"

Yayın Tarihi: 15/01/16 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Son günlerde daha çok iç konularlayız.

ERCAN gündemde, devlet piyangoları gündemde, Elektrik gündemde, BESKİ konusunda bazı belediyelerin ayrılma kararı gündemde.

Özellikle, BESKİ konusunda bazı belediyelerin ayrılmak istemesi, farklı bakış açıları getirdi.

Aslında şaşırmadım.

Keşke sadece bir bölgeye hizmet vermeyi yeterli görmeyip, toplumsal ve ülkenin geleceğiyle ilgili cesur kararlar üretilebilseydi.

BESKİ konusuyla ilgili karara;

"Ben yardım alırım, bölgeme yatırım yaparım, gerisine bakmam" gibi bir yorum yapsam ağır olur mu acaba?

Fakat, maalesef algı bu.

İç konulara yoğunlaşan bir gündem varken, Kıbrıs sorununa çözüm bulma süreci de devam ediyor.

Cumhurbaşkanlığı sözcüsü Barış Burcu ile son durumu konuştuk.

Sözcü Burcu sohbetimize şu sözlerle başladı;

"Kıbrıs'ta ne Türkler, ne de Rumlar sütten çıkmış ak kaşık değil. Ama Dünya'nın da sorumluluğu var."

Barış Burcu, gençlik yıllarından siyasetle ilgili.

Birçok sivil toplum örgütünde görev aldı, kuruluşlarında bulundu.

Bir dönem CTP içinde aktif rol üstlendi.

2003 yılında kurulan Barış ve Demokrasi Hareketinin (BDH) kurucuları arasında Mustafa Akıncı ile beraber yer aldı.

Mustafa Akıncı'nın KKTC Cumhurbaşkanlığı makamına seçilmesinden sonra oluşturulan ekipte "Cumhurbaşkanlığı sözcüsü" olarak görev aldı.

Süreç üzerine gelinen aşamayı konuşurken, özellikle iki önemli noktanın altını çizdim.

Kamuoyunda sıkça konuşulan Mart ayında referandum konusu ve mülkiyetle ilgili tartışmalar.

"Mart ayında referandum yanlış bir algı. Mart ayına kadar ortaya birşey çıkarmaya çalışıyoruz. Bundan sonrasında diğer altyapı hazırlıkları, yasaların hazırlanması var. Ondan sonra referandum.

Toprak iadesi yapacağız. Bu kaçınılmaz. Biz tazminatla çözülecek bir model öngörüyoruz. İadesi yapılacak yerlerde yeni bir yerleşim yeri veya tazminat ödenmeden kimseyi mağdur etmeyecek bir anlaşma olacak. Zaten böyle bir anlaşma ortaya çıkmazsa referanduma götürmeyeceğiz."

Kıbrıslı Türkler, son kırk yılda yaşanan tecrübelerle çözüme daha yakın, çözümsüzlüğün bedeli daha ağır ödendiği için bir dönüşüme hazır.

Kıbrıslı Türkler, esas olarak çözüm sonrasına hazır değil.

Çözüm sonrasına hazır olmama;

Gerek ekonomik, gerekse sosyal altyapı yönünden, güneyden daha geride olma anlamındadır.

Bunlar nasıl çözülecek?

Bunlar ayrı konular, ayrı efor, enerji ve sahiplenme gerektiriyor.

Çözümün getiri ve götürüleri yerine sadece süreç içindeki olumsuzluklar tartışılıyor.

Oysa gerçek anlamda bu sorunun neleri getirip, neleri götürdüğünü çok iyi tecrübe eden bizler, sorunun çözülmesiyle nelerin çözüleceğini, hangi sorunların biteceğini, hangilerinin başlayacağını tartışmalıyız, kıyas yapmalıyız.

Bu yönde ciddi bir eksiklik var.

Her kesim kendi penceresinden sınırlar koyup çizgiler çekiyor.

Ortak nokta bu gidişatın daha fazla götürülemeyeceği.

İçinde bulunulan durumun, yaşanan belirsizliğin, günlük hayatı, ekonomiyi, yatırımları, risk almayı, turizm ve üretimi her geçen gün daha da zorladığı, her görüşün ortak sonucu.

Bu bizim gerçeğimiz ve bizi istek anlamında daha hazır hale getiren olumsuzluklarımız.

Güney Kıbrıs ve Rum toplumu henüz bu noktada değil.

Bu dönüşüme hazır değiller.

Yıllarca hazırlandıkları, inandırıldıkları çözüm modeli, bugünden daha farklı.

Bu önemli bir sorun, fakat aşılamaz değil, onca yıl içinde bazı inanışlar değişseydi, bugün bazı zorluklar aşılmış olurdu.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları