Zaman, Kıbrıs sorununu zorlaştırıyor

Yayın Tarihi: 16/05/16 08:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+
Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik en önemli sorun zamandır.

Zaman geçtikçe, sorun daha da karmaşık, daha da zor ve mevcut durumun kalıcılaşması anlamında daha da kalıplaşıyor.

Kıbrıs adasını her iki tarafında da hayat doğal akışında ve bunun getirdiği statüko yerleşiyor, kalıcılaşıyor değişime kapanıyor.

"ANNAN" planı üzerinden yıllar geçti, o günkü şartlar bugünden çok farklı ve zaman geçtikçe şartlar doğal olarak değişecek, farklılaşacak.

Bu kendi içinde ki değişim, farklılaşma, kökleşme, mevcut durumunun kalıcılaşması, sorunun çözülmesini daha da zorlayacak.

Bu değişimle oluşan kalıcılaşma taraflarca kabul edilirse, sıkıntılar daha kolay aşılabilir.

Ama 1974 öncesi statükoya yaklaşma beklentisi varsa bunun için elbette artık çok geç.

Yani bugünkü şartların daha fazla kalıcılaşmaması üzerinden, soruna kalıcı çözüm bulunması amacıyla zaman iyi kullanılmalı.

Zaman sorunu biz Kıbrıslı Türkler için, Kıbrıslı Rumlardan daha önemlidir.

Çünkü Kıbrıs'la ilgili tüm taraflardan, bu sorunun yükünü daha fazla taşıyanlar bizleriz.

Gerek dünya ile ilişkilerde, gerekse kendi içimizdeki mevcut durumun yarattığı hukuksuzluktan, en fazla zararı görenleriz.

Kıbrıs sorunu çözülmediği sürece de bu böyle devam edecek.

Hep birilerinin hukuksuzluklarını tartışacağız, ama hep elimiz kolumuz bağlı olacak.

Zaman sınırı Kıbrıslı Rumlar için çok da elzem değil.

Çünkü Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 4 Mart 1964 tarihinde aldığı ve Türkiye'nin de kabul ettiği, 186 sayılı kararla adada Kıbrıs Cumhuriyeti'nin varlığı ile sadece Kıbrıslı Rumlardan oluşan hükümetin resmiliği tescillendi.

Türk Bakanlar görev başında değildi, resmi hükümet Rumlardan oluşmakta idi.

Kıbrıs Cumhuriyeti, hala dünya üzerinde adanın tek devleti ve Rumlar tarafından yönetiliyor.

Bunun kayıplarını, haksızlığını yaşayan, her türlü getirisini kaybeden Kıbrıslı Türklerdir.

Bir kez daha söylemeden geçemeyeceğim;

Bunlar yetmezmiş gibi bir de kendi içindeki düzenden de sürekli kaybeden Kıbrıslı Türklerdir.

En önemli kayıp, birlik, beraberlik ve paylaşmadır.

Kazananlar ise Kıbrıslı Türkleri bu yapıya kurban vererek her daim çeşmenin başında bulunanlardır.

Kıbrıs Cumhuriyetinin Anayasasına da eklenen "Garanti ve İttifak" anlaşmasında;

Kıbrıs Cumhuriyeti'nin uluslar arası örgütlere üyeliği, Yunanistan ve Türkiye'nin de üyeliği olan örgütlerle sınırlandırılmıştır.

Fakat Kıbrıs Cumhuriyeti'nin AB üyeliğinde bu durum göz ardı edilmiştir.

Kıbrıs sorununun uzun yıllardır sürdüğünü düşünürsek, bu zaman içinde özellikle uluslar arası alanda, Kıbrıslı Türklerin sürekli kaybettiğini görürüz.

Bunda, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin resmi devlet kabul edilmesi, yöneticilerinin Kıbrıslı Rumlar olduğu, AB üyeliğinde de aynı durumun yaşandığı tecrübeyle sabittir.

Bunu bir politik başarı olarak da sayabiliriz, Rum tarafı 1974'ün kaybedeni olarak, siyasi anlamda istediğini elde etti.

Türkler ise askeri başarıyı, siyasi başarıya dönüştüremedi.

Bunun sancılarını ise bugün çok daha ciddi hissediliyor.

Çok ciddi politik yanlışlar yapıldı;

1974 ve 1983 sonrası Kıbrıs sorununun bittiğini, yeni dönemin geçerli olduğunu düşünmek, inanmak, üstüne yeni bir şey koymamak en ciddi hatalardan oldu.

Bunun en önemli göstergesi hala daha masada olunması ve 1974 sonrası tezlerin, soruna alternatif çözüm olmamasıdır.

Liderler Mustafa Akıncı ve Nikos Anastasiadis, başladıkları görüşmelerin birinci yıl dönümü sebebiyle ortak bir açıklama yayınladılar.

Bu cümleler önemli;

"Adil ve kalıcı bir çözümün, sadece Kıbrıs'a barış ve refah getirmekle kalmayacağı, aynı zamanda iyi bir örnek teşkil ederek, bölgedeki istikrar ve işbirliğine de katkıda bulunacağı yönündeki ortak inancımızı hatırlatmak isteriz.

Bu vesileyle, 2016 yılı içerisinde kapsamlı bir çözüm anlaşmasına ulaşmak amacıyla önümüzdeki aylarda çabalarımızı yoğunlaştırmaya olan taahhüdümüzü vurgularız."

2016 yılı bir takvimlendirme olabilir mi?

Olabilir, ucu açık müzakereler bugüne kadar sonuç vermedi, zamanın önemini ve özellikle Kıbrıslı Türklere neler kaybettirdiğini yazı boyunca anlattım.

Zaman uzadıkça bize zararı daha fazla olacaktır.

Artık şu anki müzakere sürecine sahip çıkarak, her türlü olasılığı da göze alma zamanıdır.

Toplumsal sahiplenme ve ne istediğini belirleyerek, geleceğe yön verilmeli.

Üstelik daha fazla zaman kaybetmeden.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları