Üzgünüm ama, amaç araç oldu

Yayın Tarihi: 21/12/16 08:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+
Dağ fare doğurdu.

Yaşanan kaza da, yitirilen çocuklar da, eylemler, grevler, toplumsal gerginlik de geri de kaldı.

Daha doğrusu unutuldu, neydi amaç?

Çocuklar, gençler neden yürümüştü yağmurda?

Trafiğe ciddi önlemler, kazaları artıran etkenlere çözümler, Girne-Dağyolu'ndaki kazadan sonra sorumluların bulunması, cezalandırılması, kış saatine geçilmesi.

Ve artık birilerinin sorumluluk alması.

Sendikal eylemlerde, sendikaların beklentileri nelerdi?

Üç bakanın görevden alınması, kış saati uygulamasına geçilmesi.

Hiçbiri olmadı, demek ki bunca gerginlik boşuna yaşandı.

Uzlaşının bulunmasına değil bu düşüncelerim, böyle olacağı belli iken bunu zorlamanın anlamı yoktu.

Detaylar tartışılabilir, ben uzlaşıdan memnunum, olması gereken buydu.

Orta yolun bulunması, bağcının dövülmesinin değil, üzüm yenmesinin amaç olması elbette mutlu eder.

Fakat bunu en baştan yapmak bu kadar zor muydu?

Şimdi kim kazandı, günlerdir yaşanan karmaşa, okulların, öğretmenlerin, öğrencilerin, ailelerin yaşadığı kaos bu sonuca değdi mi?

Sendikaları her zaman destekledim, çünkü siyasetin kendi içindeki egemenliğine karşı bir sigorta olarak gördüm, hala daha bu düşüncedeyim.

Siyasetin, ülke yönetimini keyfi, umursuz, kuralsız yapmasına karşı bir engel, düzenleyici bir otorite olarak kabul ettim.

Bu düşüncelerim de hala böyle, ama sadece siyaset ve siyasetçiyi eleştirerek bir yere varılamayacağı da bir gerçek.

Sendikal hareket toplumsal nazarda itibar kaybediyor.

Bu yeni bir şey değil, ama son dönemlerde daha da belirginleşti.

Yara alan, güven kaybeden sadece sendikal imaj değil, sendikal mücadeledir.

Sendikal mücadele, örgütlü dayanışma, fikir ve amaç birlikteliği yılların hataları sonucu zarar gördü.

Sistemsizliğin, sistem olduğu bu ülkede, her mücadele sisteme hizmet ediyor.

Girne- Dağyolun'daki kazayla başlayan süreç beklentileri karşılamadan şimdilik bitti.

"Uzlaşı neticesinde 16 Şubat 2017 tarihine kadar kamuda mesai saatleri 08.30-15.30 Perşembe günleri ise 08.30-13.00 öğleden sonra 14.00-18.00 saatleri arasında, okullarda ise ders başlangıç saati 08.30 olarak belirlenmiştir."

Okullarda yaşanan kaosun sona ermesi adına olumlu, ama eylemlerin tek amacının bu olmaması adına beklentileri karşılamayan bir uzlaşı oldu.

Derdim hükümetle sendikaların tartışması, okul ve mesai saatlerinin değişmesi, eylem veya grev olması değil, derdim en başta trafik kazalarına etkili, caydırıcı önlemlerin alınması, sorumluluk sahibi olanların bunun bedelini ödemesidir.

Bu ivme yakalanmışken, bu şekilde, bu beklentilerin frenlenmesidir.

Kış saatine geçilmesi, okullar ve kamuda zaman açısından kaybın olacağı ortada.

Çocukların eğitim süresi kısaldı.

Bu ülke bu çocuklara teslim edilecek, dünya ilim de, bilim de, teknoloji de birbiri ile yarışırken, bu ülke bu kadar rahat olmamalı.

Çocuklara, ailelere, okul aile birliklerine danışan oldu mu?

Çalışmak, öğrenmek, üretmek, rekabet edebilir bir noktaya ulaşmak, en başta sistemli ve öğretici eğitimden geçer.

Sendikal hareket bu yönlere daha çok eğilmeli, son yıllarda yaşanan eylemler hem sendikal örgütlenmeyi, hem de toplum gözünde sendikal imajı bitirdi.

Devlet okullarına itibar düştü, sendikal hareketler insanların, çocuklarını özel okullara göndermeye teşvik ediyor.

Eylemler, grevler, hareketlilik elbette önemlidir, olmalıdır sonuna kadar da destekliyorum.

Fakat bu düşüncelerim, bazı gerçekleri değiştirmiyor.

En başa dönersem;

Hükümet ve sendikaların uzlaşmasından en başta bir öğrenci velisi olarak memnunum.

Ama trafik kazasıyla başlayan eylemlere desteğim mesai ve okul saatleri için değildi, amacım bu değişikliklerin yapılmasından çok mevcut durumu iyleştirmeye, hiç olmazsa radikal bir adım atılmasına destek vermekti.

Üzgünüm ama, amaç araç oldu.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları