Çıkarma plajını konuşmamak olur mu?

Yayın Tarihi: 19/07/17 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Gün geçtikçe daha fazla hissediliyor.

Kamusal hizmetler, kamusal idare çöktü.

Teknoloji kamuda etkin ve hızlı kullanılmıyor.

Vatandaş kamu hizmetinde hak ettiği kaliteli hizmeti alamıyor.

Kamu hizmetinde iş bilen, liyakata dayalı, siyasetle, partizanlıkla değil, yapılacak göreve göre eğitim almış kadrolar gerek.

Maalesef bu niteliklere haiz kadrolar azalıyor, yenileri yetişmiyor, iktidardaki partinin sempatizanı olmayanın kamuda görev alması mümkün değil.

İnsanlar hakkıyla, eğitimiyle, başarısıyla kendi yaşam koşullarını belirleyeceğine inanmıyor.

Bunun zararını kim görüyor?

Elbette toplum, vergi veren, hizmet alamayan vatandaş.

Yapı öylesine köklü ki, iktidardaki siyasi partiler değişse de, bu durum değişmiyor.

Devlet, kamu, siyasallaşıyor, partileşiyor, iktidardaki siyasetin malı oluyor.

Bu bağ koparılamıyor, devlet bağımsız bir mekanizma olamıyor, geleneği, teamülleri, sistemi, değişmeyen kuralları, otoritesini ortaya koyamıyor.

Bu yıllarca böyle geldi, ama yıllarca böyle gitmeyecek, gitmemeli.

Kamuda mesele sadece yönetimsel sıkıntılar değil.

Kamuya ait her ne varsa, halkın malıdır, söz hakkıdır.

Söz hakkı herkese aittir, eşittir, birine, bir başkasından daha fazla hak vermez.

İktidarda olmak, kamunun tüm imkân ve kaynaklarını sırf iktidar yanlılarına kullandırma anlamı taşımaz.

Fakat 1974 sonrası yarattığımız düzen bu.

20 Temmuz 1974 ile başlayan yeni düzen, 2017 yılına ulaşıncaya kadar pek çok yanlış ve hatayı getirdi.

Kıbrıs'ta bir dönüm noktası olan 20 Temmuz sonrasında, kazanılan askeri başarının, siyasi başarıya dönüşmediğini yaşayarak görüyoruz.

Yapılan hatalar sistemin kendisi oldu, kimse dokunmak istemedi.

Dış dünyadan yaşadığımız olumsuzluklara, dışlanmaya, Kıbrıs sorununun bedelini tek başına ödemeye, birçok sebep bulabiliriz.

Ama kendimize yaptıklarımıza sebep veya suçlu bulamayız.

Çünkü bunun için aynaya bakmaya, özeleştiri yapmaya, şeffaf, adil ve gerçekçi olmaya ihtiyacımız var.

Sorun, bunları yaşamaya, yapmaya, cesaret ve niyetimizin olmamasıdır.

Kolaycılığa kaçarak, sorumluluk almayarak, suçlayarak, vicdan rahatlamaya çalışmamızdır.

20 Temmuz demişken, çıkarma plajını konuşmamak olur mu?

Bu akşam, sabaha kadar "şafak nöbeti" etkinliği yapılacak.

Her görüşe, her düşünceye saygım var, bu tarih Kıbrıs için, Kıbrıslı Türkler için önemlidir.

Çıkarma plajı semboldür, tarihtir, mihenk taşıdır.

Bu akşamki etkinlik anma ile sınırlı kalsın, gerçek önemi, orada hayatını kendi tercihleri olmadan kaybeden insanlara teşekkür niteliği taşısın.

İktidarın bu plajı sermayeye verme kararı ve hala süren belirsizlik protesto edilsin.

Bu karar geri alındı mı, alınmadı mı?

Gerçek anlamıyla, gereken değer ve önem örneğin bir müze ile bir anımsatma gösterisi ile kalıcı olarak hatıraları yaşatsın.

Bir günlük, bir gecelik etkinlik buranın değerini anısını yaşatmaya yetmez.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları