"Narh uygulaması neden yapılmıyor?"

Yayın Tarihi: 26/10/18 07:30
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Ekonomist Göksel Saydam'la ADA TV de ülke ekonomisini tartıştık.

Ekonomi ağırlıklı, bu programı belirli zamanlarda yapıyoruz.

Tüm söylenenlerden, anlatılanlardan, konuşulanlardan farklı olarak, ortaya rakamsal veriler, söylenenlerle yapılanların farkı çıkıyor.

İçinde bulunulan kriz ortamında, özellikle narh ve kooperatifçilik uygulamasının önemi daha bir anlaşıldı.

Göksel Saydam'ın konuyla ilgili görüşlerini ve bunların sebeplerini özetle şöyle toparladım;

"Türkiye de yaşanan ve bizi de etkileyen bir ekonomik kriz var. Herkes krize sebep olarak, ABD'li bir rahibin Türkiye'de tutuklanması olduğunu zannediyor. Elbette bu da bir sebeptir. Fakat bunun siyasi bir ayağı var, daha önemlisi ekonomik bir sebebi var. Türkiye'nin üretimi azalırken, dış borcu arttı. Türkiye tarımda bile dışa bağımlı.Türkiye ekonomik olarak kırılgan bir yapıda.

Yatırımcı güven duymazsa yatırım yapmaz. Döviz biraz düştü, ama bu krizin bittiği ve fiyatların düşeceği anlamına gelmez. Bizim ülkemizde maliyetler çok yüksek.

Bu ülkede fırsatçılar da var. İşte, hükümet bunları engelleyecek. Hükümet yapısı, özellikle CTP, emekçiden, fakir fukaradan yana. Bizde rekabet yok, her alanda tekeller var. Anlaşıyorlar, monopol oluyorlar.

Hükümet şunu yapmalıydı, önce zorunlu tüketim malzemeleri var, bunlar lüks tüketim değil. Yaşamak için, beslenme, giyinme, sağlık, bu alandaki belli başlı sayıda ürünü, belli sayıda gıda maddesini belirleyecekti.

Hükümet, bunu yaptıktan sonra diyecekti ki, "bu ürünlerin fiyatı altı ay için bu kadardır".

Yani narh dediğimiz olay. Herkes bilecek, her gelir gurubuna dâhil insan belirlenen ürünleri, her yerde aynı fiyattan alacak. Narh uygulaması, aynı zamanda, vatandaşa "devletim beni düşünüyor dedirtecek" ve sosyal bir faydası da ortaya çıkacak. Neden yapılmıyor, hala anlam veremedim.

Serbest piyasa kötü birşey değil, ama piyasa serbest diye herkes, her şeyi, piyasanın belirlediği fahiş fiyattan almak zorunda mı? Kooperatif kurulsun, bir yer gösterilsin, orada aracısız vatandaşa ucuz tüketim ürünleri satılsın. Pahalılık devam ediyor ve devam da edecek.

Elektrik kurumu vergi şampiyonu oldu. Kurum gene borçlandı, vadeyi uzattı. Vergi şampiyonu olan bir kurum nasıl olurda, borcu olur. Elektrik kurumu tüm alacaklarını, gelir diye yazar. Devletten, belediyelerden alacağı var. Bunlar da gelir yazılır. Sormak lazım, kim, kimi kandırır. Dünyanın hiçbir ülkesinde, devlete ait bir elektrik kurumu yoktur ki, yaptığı karla, vergi şampiyonu olsun. Kurumun esas amacı, vatandaşa ucuz ve sürekli elektrik enerjisi vermektir. Kurumun var oluş sebebi, kar elde etmek değildir.

Bir önemli konu da kooperatifçiliktir. Nedir, neden kurulur, neden yapılır? Bunlar, ortaklarının hak ve çıkarlarını korumak sebebiyle oluşturulan teşekküllerdir. İngiliz döneminde, Kıbrıs'ta yaygın bir uygulamaydı.

Eşitlik ve adalet ilkeleri arasındadır. Amacı aracıları ortadan kaldırmak, aracılar olmadan ürünü, üreticiden, tüketiciye ulaştırmaktır. Örneğin öğretmenler kooperatifi.

Öğretmenler kooperatif bankasının amacı, üyeleri özel kesim bankalarına gidip, mağdur olmasın diye, ucuz ve kaliteli bankacılık hizmeti sağlamaktır. Kar amaçlı değildir hizmetleri, bankacılıkta bir hizmettir. Ve bugün çok tartışılan, mevcut borçlara faiz artırımı gerekçelerinin hiçbirinin yasal dayanağı yoktur. Bankaların farklı gelir kalemleri var, her türlü gider zaten tüketicinin cebinden alınıyor. Kooperatifçilik kurulma amacına göre yönetilmiyor. Köylü, çiftçi, emekçi, hayvancı kurdu, başkaları sahiplendi."

Yılların getirdiği yanlış çok.

Fakat yapılabilecekler de çok.

Yeter ki kararlılık ve ortak akıl olsun.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları