Sarı saçlı, mavi gözlü kız "Aydın"

Yayın Tarihi: 04/02/19 07:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+
Geçen hafta, 28 Ocak pazartesi gecesi, program konuğum, Maliye Bakanı Serdar Denktaş idi.

"Aydın hanım nasıl?" diye sordum, cevabı "iyi değil, böbrekler de çalışmıyor, bekliyoruz" olmuştu.

Aydın Denktaş yeniden yoğun bakıma alınmıştı.

Geçtiğimiz hafta sonu Aydın Denktaş vefat etti, vefat haberini önce kızı Ender Denktaş Vangöl şöyle duyurdu;

"Annemiz, babamıza kavuştu. Bir çınarımızı daha kaybettik".

Kıbrıs adasının tarihine, dönüm noktalarına, alınan kararlara, yanlışlara, doğrulara, bir evlilikten öte yaşananlara, evlat acılarına, her şeyiyle bir tarihe tanıklık etmek, üstelik en yakından, Kıbrıs'ın kaderinin değişmesinde aktör isimlerden Rauf Denktaş'ın eşi olmak, insani yönünü, baba yönünü, eş, dost yönünü görmek yaşamak.

Aydın Denktaş'ı, sadece Aydın olarak, Rauf Denktaş hatıralarında şöyle anlatmıştı;

"Nihayet, sonu gelmeyecek sandığım bir beklentiden sonra burs kazandığım duyuruldu.

Ayrılık zordu. En zoru sonradan eşim olacak olan Aydın'dan ayrılmaktı. Aydın, amcamın torunuydu. Doğduğunda "işte nişanlın" diye kucağıma vermişlerdi. Büyüdükçe güzelleşen bu mavi gözlü küçük kız, o sözlerle sanki kalbime de yazılmıştı.

Ayrılık günleri yaklaşıyordu. Yengem, Aydın'ın nenesi, Aydın'a avukat olarak döndüğümde evleneceğimizi söyler, bana da "sakın ha Londra'da İngiliz kızlarına kapılma, altın gibi kızımız seni bekleyecek, unutma!" derdi. O günlerde Aydın'a şiirler yazar, yine hayal âleminde onun sevgisiyle yanar tutuşurdum.

Ağabeylikten, nişanlı'ya terfi etmek pek de kolay değildi.

Ada'dan ayrılmadan aile arasında sessizce sözleştik. Ada'ya dönüşümde nişanlanacaktık. Artık içim rahattı ve "sözlü" olmak Londra'da beni derslerime bağlayan başlıca faktör olacaktı.

…Ah Kıbrıs, güzel Kıbrıs, iyilik dolu insanlarımız, ah Aydın, aydın diyerek günler geçecek, Kıbrıs'a dönüş hazırlıkları başlayacaktı.

Gemi, Mağusa limanına dayandı. Yengem ve yeğenlerim oradaydı. Ben "Aydın nerede?" diye soruyordum. Okulu olduğu için daha sonra gelecekmiş. Büyük üzüntü. Ve o gün kendi aramızda nişanlanıyoruz.

Aydın sarışınlığını ve mavi gözlerini baba tarafından almıştı. Zor bir hamilelikten sonra doğmuştu. Münir bey oğlan bekliyordu. Adını da bulmuştu, "Aydın". Çocuk kız olunca Münir bey;

"evim aydınlık oldu, adı yine Aydın olsun" demiş ve böylelikle çocuk sağlığı yarışmalarında derece alacak kadar sağlıklı ve güzel bir kız çocuğu, daha önce de anlattığım gibi, doğduğu an, benim yengem, Aydın'ın anneannesi tarafından "işte nişanlın" diyerek kucağıma verilmişti. 9 yaşındaydım ve 14 yıl sonra, çocuk denecek yaşta bir kızla "18 yaşına gelmeden evlenemeyiz" sözünü vererek nişanlanmıştık.

…1947 yılının mart ayında, fuadiye vapuru ile İskenderiye'den Mağusa limanına geldim. Akşam tüm aile bir araya geldi ve resmen, bana uzaktan bakıp gülümseyen, sarı saçlı, mavi gözlü bir kızla nişan sözü verildi. Ben 23, Aydın 14 yaşındaydı. Bugün geriye baktığımda, eşime büyük haksızlık ettiğimi teslim ediyorum. Bir kız, 18-20 yaşında bile evliliğin ağır sorumluluğunu paylaşacak olgunluğa ermiş değildir. Ancak o günlerde bunları düşünecek durumda değildim.

Evlendiğimde ben 25, eşim 16 yaşındaydı. Bugün 50 yıllık bir beraberliğe rağmen, geriye baktığımda, bu haksızlığı genç bir kıza nasıl yapabildim sorusuna makul bir cevap bulamıyorum.

Aydın doğduğu gün büyükannesi, İsmet hanım o'nu kucağıma "al nişanlın" diye vermişti. Kader böylelikle ağını örmeye başlamıştı. 6 çocuğumuz oldu. Sevinçlerini paylaştık. Üçünü Allah aldı. Acılarını kalbimize gömdük. Birbirimizi daha da perişan etmemek için gözyaşlarımızı içimize akıtmasını öğrendik. Tesellimizi torunlarımızda bulmaya çalıştık.

Bir an için çocuklarımın kaybını düşünecek olsam çok fenalaşırım. Kader, kısmet, hakkın tecellisi, Allahtan gelen her şey karşısında sabır, tevekkül, gün gele onlara er geç kavuşacağımız gibi düşünceler, bu çileli okyanusta cankurtaran simitleri oluyor. Devamlı meşgale, devamlı "Kıbrıs meselesi" ise, bu acıların bir örtüsü haline gelmiş!".

Kıbrıs adasının, yakın tarihinin en önemli tanıklarından bir olan Aydın Denktaş'ı, eşi Rauf Denktaş böyle anlatmış.

Bir dönem kapandı, Allah rahmet eylesin, huzur içinde olsun.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları