Mesele maaş katkısı mı, örgütlü çalışma hayatı mı?

Yayın Tarihi: 11/02/19 07:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+
Yıllarca şöyle bir inanış oldu.

Bu ülkeye yurt dışından gelip çalışan insanlar, kazandıkları parayı ülkelerine, ailelerine gönderiyorlar.

Parayı kazandıkları bu ülkede harcamıyorlar, para ülke dışına gidiyor.

Haklılık payı mutlaka ki vardır, insanı, insandan ayırmak değil, ama ülke vatandaşı ile ülke dışından gelen insanların, ülkeye her anlamdaki katkısı aynı değildir.

Elbette yadırgamıyorum, olacaktır, normaldir.

Bu ülkede yaşayan, gidecek başka yeri olmayan insanlar, burada kazanmak, burada harcamak, yatırımını burada yapmak zorunda.

KKTC'de özel sektör ve kamu sektörü arasında uçurum var.

Bu uçurum hem maaş, hem de sosyal haklar anlamında günden güne büyüyor.

Adaletsizlik isyanı da, esasen yaşam koşullarının farklı olmasından kaynaklanıyor.

Ne yapılsa, hangi önlem alınmaya çalışılsa, maaşlar düşürülüp, haklar budansa, yine kamuda istihdam beklentisinin ve baskısının önüne geçilemiyor.

Kalifiye eleman yetişmiyor, özel sektöre, temel sektörlere, yerli çalışan, KKTC vatandaşı personel bulunmuyor, yetişmiyor, yeterli olmuyor.

Tüm bunlar çalışma hayatının, yıllar içinde uygulanan yanlış ve keyfi yönetimlerle sistem olmuş anlayış ve alışkanlıklarla çıkmaza girmiş konular.

Tablo ortada, iş kazaları, bulaşıkçı olarak ülkeye getirilip, dozer kullandırılan çalışanlar, parasını alamayan, insani olmayan koşullarda yaşayan, yağmurda, çamurda yollarda rastladığımız yabancı uyruklu çalışanlar ve daha neler neler.

İşte bunlara karşı çıkmak, bunları düzeltmek esas amaç olmalı, bunlar dururken, çalışma hayatına dair başka adımlara karşı olmak, niyeti sorgulatıyor.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bir tüzük çalışması hazırladı.

"Özel sektörde çalışan örgütlü yurttaşlara 750 TL ek maaş desteği", belki işin maddi tarafı öne çıktı, ama örgütlü kısmı daha önemli.

Önce şu noktadan bakalım;

Önyargılıyız, atılmak istenen bir adımda, bardağın dolu tarafını değil, hep boş tarafını, hep altından çıkartmak istediklerimizi görüyoruz.

Biraz da, "yetmez ama evet" diyelim, katkı konsun, eksik, yanlış, daha iyi ne varsa, katkı koyarak tamamlayalım.

Her işte, her icraatta illaki ağır eleştiri, illaki bölme ve bölünme mi olmalı?

Anlayabilmiş değilim, gerçekten, şaşırıyorum, üzüm yemekle, bağcıyı dövmek yine karışmış.

Esas olan amaçtır, yapılmak istenenle, elde edilecek olanın getirisidir meselenin özü.

Bu çalışmada amaç nedir, popülizm mi, siyaset mi, Bakan Zeki Çeler şov mu yapıyor?

Ne fark eder, çalışana ek destek verilmesi değil midir önemli olan?

Bu kötü bir şey mi, hele içinde bulunduğumuz ekonomik şartlarda.

Aslında amaç şudur;

KKTC vatandaşlarının özelde çalışmalarını teşvik etmek, örgütlü iş yaşamı için bir adım atmak, KKTC vatandaşı çalışanlara ve işverenlere bu ekonomik kriz döneminde biraz destek olmak.

Ve bu proje sadece bir başlangıçtır, örneğin, bunun devamında meslek okulu gibi bir adım da vardır.

Hükümet genel olarak bu çalışmaya destek vermeli, çünkü hükümet programında yerel işgücü ve sendikalaşma teşviklendirilecektir demekte.

Hem Türkiye, hem de Avrupa da bu teşvikler var.

Dünyanın birçok ülkesinde istihdam önceliği de o ülkenin kendi vatandaşlarındadır.

Yazının ilk başında örnekleyerek anlatmaya çalıştığım gibi, çok ciddi bir kaynak bu ülkeden dışarıya gitmektedir.

Buradaki tartışma konusu elbette ödenecek teşvik, çalışan arasındaki yerli, yabancı ayrımı değildir.

Teşvikin gerekliliği olan örgütlülük, sendikalı, toplu iş sözleşmeli olmak esas konudur.

Bu çağda örgütlü olmayan iş hayatı ve tartışılan teşvikler, başka konular, gözden kaçırılan esas meseleler.

Ayırım yapılmaksızın tüm çalışanların örgütlü, sözleşmeli, koruma altına alınmış hakları olmalı.

Bu teşvik çalışması bunun için bir başlangıç olabilir.

Önemli olan başlamaktır ve soru;

Hiç bir şey yapmamak, aynen bırakmak mı iyidir, yoksa bir yerden başlamak ve yol almak mı iyidir?

Verilecek cevap, herkesin niyetini ortaya koyacak.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları