Kıbrıs Türkü artık konuşuyor

Yayın Tarihi: 03/12/10 07:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Günlerdir düşünüyorum, nasıl oldu da bu noktaya geldik.

Bu yarı buçuk adada paylaşamadığımız nedir?

Eksiklikler, yapılması gerekip de yapılmayanlar nelerdir?

Hata nerde?

Hata varsa niye düzeltilmedi ve hala neden düzeltilmiyor.

Kıbrıs Türk Halkı uzun yıllar, çok büyük sıkıntılar, tarifsiz acılar çekti.

En büyük dayanağı sabrı ve azmi idi.

Yıllar boyunca, fakirlik çeken, evladını, eşini, dostunu, komşusunu, bu vatan için şehit veren aylarca haber alamadığı yakınlarının, bir gün gelen acı haberiyle sarsılan bu toplum nasıl olur da bu günleri yaşar.

Yıllarca süregelen, mücadelenin karşılığı bu mu olmalıydı.

Kıbrıs Türkü anavatanım dediği Türkiye ile nasıl olurda çatışma durumuna düşürülür.

Bu halk devlet dediği özgürlüğü, bağımsızlığı yaşamayı umduğu, KKTC devletine sivil itaatsizlik yapacak noktaya nasıl gelir.

Bu soruları kimse kendi kendine sormuyor mu?

Artık bazı şeyleri görmesi gerekip de görmeyenler bir sosyal patlamaya ve istenmeyen olayları yaşamaya doğru gittiğimizi farkında değiller mi?

Hemen şunu belirteyim, bu köşenin yazarı olarak niyetim sadece yaklaşan tehlikeye dikkat çekmektir.

Bu vatanın her karışını, bu halkın her bireyini seven, saygı duyan biri olarak, sırtlandığım sosyal sorumluluk adına bu cümleleri kuruyorum.

Konu kesinlikle hiçbir siyasi partinin hiçbir siyasi görüşün konusu değildir.

Kıbrıs Türk halkı siyaset yapmakla, hizmet vermenin farkını, siyasiler ve siyasi partiler arasındaki farksızlığı artık farkındadır.

Benimde bu noktada iddiam şudur ki; memleket elden gidiyor.

Kıbrıs Türk halkı, tarihinde hiç yapmadığı şeyleri yapmaya başladı.

Kıbrıs Türk toplumu, artık kendi hakkını kendi arama noktasına geldi.

Her gün TV kanallarında güncel olaylarla ilgili haber programları var.

Bu programları mutlaka izliyorsunuzdur.

İnsanlar, dertlerini anlatmak için programların telefonlarını kilitliyor.

Her yerden bir feryat yükseliyor.

Karşısında bu ülkenin gerçek yetkilileri yerine, başkalarını gören halk artık kendi sesini vermeye başladı.

Bunun adı bir yerde çaresizlik, bir yerde de bazı korkuları atmaktır.

Her şeyi sineye çeken, kendine reva görülenleri bu güne kadar hep kabullenen, Kıbrıslı Türkler artık konuşmaktan, tartışmaktan korkmuyor.

Özellikle son yıllarda yaşanan olumsuzluklar, Kıbrıslı Türklerin kendi hakkını kendisinin aramasını teşvik etti.

Daha önceleri insanlar konuşmaktan korkuyordu. Hep bir şeylerin endişesi, telaşı vardı.

Bu korkuların altında yatan ise siyasetin ta kendisi idi. İşinden atılma, fişlenme, ayıplanma, karalanma, baskı korkusu, Kıbrıs'ın kuzeyini yıllarca esir aldı.

Bu korku halen yok mu?

Evet vardır.

Bu gün için bulunduğumuz nokta, eskiye göre kat kat iyidir.

Demokrasinin olduğu yerde en büyük kazanç nedir?

Tabi ki konuşmak.

Basın konuşmalı, yazmalı, düşünceler özgür olmalı.

Sivil toplum örgütleri, sendikalar, siyasi partiler, dernekler ve elbette en başta insanlar, toplumlar konuşmalı. İnsanı susan veya susturulan, hakkını aramaktan korkan veya korkutulan, siyasi partileri içersinde anti demokratik uygulamalar yapılan, bir ülkede demokrasiden bahsedebilir misiniz?

Demokratik olduğunu savunduğunuz bir ülkede kendi başınıza ve de halktan aldığınız yetkiye ters düşecek şekilde "Ben yaparım olur. Siz de uyacaksınız" düşüncesini uygulayamazsınız.

Mesela, kamuda belirlenen yeni çalışma saatlerinin, hiçbir mantıklı açıklaması yok.

İnsanların karnını doyurma, bir nebze dinlenme, biraz nefes alma hakkı nasıl ortadan kaldırılabilir.

Kamuda tüm kesimler tek mesaiye destek vermektedir. Ama tek mesaiden kasıt günde yedi buçuk saat aç çalışmak değildir.

Öncelikle, yapılmak istenen ilgili taraflara sunulur, görüşler alınır ve orta nokta bulunur.

Buna da kimse itiraz etmez.

Bunları hazmetmek, tartışmak demokrasinin gereğidir.

En başta her düşünceye saygı duyacaksınız, bizden olanlar, bizden olmayanlar yaklaşımı, demokratik yönetimlerde bir ilke olamaz.

Bu aşamada toplum da kendi kendini sorgulamalıdır.

En başta belirttiğim gibi gelinen nokta da sorun, hiçbir siyasi çizgiyle ilgili değildir.

Kıbrıslı Türkler bu güne kadar, yönetim erkini teslim ettiği tüm siyasilerce kötü yönetilmiştir.

Bu gün için siyasiler ayni yerde iken, toplum gün ve gün geriye gitmektedir.

Toplum olarak en önemli, demokratik hakkımız olan konuşma ve hak aramayı, yine demokratik teamüllere bağlı kalarak kullanmalıyız.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları