Türkiye bunu yaparsa biz ne yapalım?

Yaklaşık iki gündür Maliye Bakanlığının gümrük kapılarındaki kanunen doğru ancak vicdanen yanlış uygulamaları konuşuluyor.

Evet Rum tarafından yapılabilecek alış veriş tutarı yeşil hat tüzüğü kurallarına göre 135 Euro.

Bu ücret kişi başına uygulanan bir miktar.

Yani iki kişi gittiği zaman 270 Euro yaklaşık 540 TL'ye tekabül ediyor.

İlk bakışta bakıldığı zaman bu miktar alışveriş açısından yeterli görünüyor ancak; Bilindiği gibi KKTC'ye Türkiye dahil dünyanın neresinden gelirse gelsin tüm ürünler gümrüklü şekilde geliyor ve dolayısıyla gıda ya da ticari ürünler daha pahalı olabiliyor.

Buna önlem alması gerekenler halk mı yoksa Hükümetler mi?

Tabii ki hükümetler bu konuda önlem almalı ama alamıyor.

Yani KKTC'yi tek tanıyan ülke olan Türkiye bile bize yani yavrusuna gümrük uyguluyor.

Eğer KKTC'ye de tüm ticari ve gıda eşyaları gümrüksüz gelse KKTC'de de ucuzluk olacak ve halk Rum tarafına gitmeyecek.

Bunu her iki ülkenin de ekonomi Bakanları görmüyor mu?

Olur mu efendim görmesin…

Vatan millet Sakarya nutuklarını bir kenara bırakıp, Konuya ticari olarak bakacak olursak yalnızca Dünyanın değil Türkiye'nin ambargosuyla karşı karşıya kaldığımızı görebiliriz.

Ne kadar acıdır ama bu böyle.

Günlerdir yazıp çiziyoruz, Rum tarafında Türkiye malları satılıyor Türkiye de Rum malları satılıyor çünkü her iki ülkenin Sinayi alanda işbirliği antlaşmaları var.

Ancak KKTC'ye Mersin Kapısı kapalı.

Dünyadan ve Rumlardan yediğimiz ambargolar bir tarafa bu anlamda Türkiye'den de ambargo yiyoruz.

Bu durumlar böyle devam ettiği sürece her geçen gün Türkiye ile KKTC arasındaki mesafeler artacaktır.

"Türkiye ile KKTC arasında büyük bağlılık ve beraberlik vardır" bu tür demagojilerden vazgeçin lütfen.

Bu yazımdan incinen ya da bana kızan birileri varsa kusura bakmasınlar gerçekler bunlar. KKTC'nin kuruluş yıldönümünde Sendikacılara Rumcu diyen bir Türkiye başbakan yardımcısı, Başbakanımıza art niyetle olmasa da maaşını soran bir Türkiye başbakanı ve her gün için KKTC sosyal yapısına ters olan politik uygulamalar…

İşte tüm bunlar KKTC ile Türkiye'nin arasını açmıştır ve açmaya devam edecektir...

Bir Kıbrıslı Türkün uyarısı olarak görsünler lütfen bu yazıyı okuyan herkes.

ASIL TEHLİKE NE?

Bir Türkiye düşünün ki: KKTC ile hiçbir gümrüksüz alış veriş yapmıyor, Mersin kapısını ticari anlamda KKTC Ekonomisine açmıyor, Çoğu Türk dahi olmayan Arap kökenli insanların KKTC'ye doluşmasına izin veriyor ve onları burada koruyor, Ekonomik çare olarak ağır terbiye methodları seçiyor ve en nihayet hakaret de ediyor.

Bir Rum tarafı düşünün ki: Türkiye ile her türlü ticari alışverişi gümrüksüzce yapıyor, Kıbrıslı Türk Üniversite mezunlarını inşaatlarında çalıştırmaktan mutluluk duyuyor, Kıbrıslı Türk gençleri bıçaklayan ve döven faşist gruplara destek veriyor.

Bir Kıbrıs Türkü düşünün ki; Çok güvendiği Türkiye'den son bir yıldır çok kırıcı sözler işitiyor, Çözümsüzlükten dolayı dünyaya açılamıyor, sınır kapılarında çocuklarına aldığı oyuncaklar Türk otoriteleri tarafından el konuluyor.

Şimdi soruyorum Kıbrıs Türk Halkı tüm bu kesmekeşler içerisinde ne yapsın ve kime sığınsın?

Hade ey büyük sosyalistler ve milliyetçiler cevap verin.

Eğer bu yazdıklarımın bir tanesi dahi yanlışsa ben özür dilemeye hazırım.

Her Kıbrıslı Türk buna bende dahil Atatürkçü Büyük Türkiye Cumhuriyetine hayrandır ve O'na tapar bunu kimse aklından sakın çıkarmasın!

HABERDAR 1 YAŞINDA

Sevgili Meslektaşım Rasıh Reşat'a buradan sevgilerimi sunuyorum. Haberdar gazetesinin daha güzel ve daha güçlü günlere erişmesini en içten dileklerimde temenni ederim..

SEFA KARAHASAN KARDEŞİM

Meslektaşlarının Devletteki alacakları görevlere ya da alması muhtemel görevlere takdir yerine hazımsızlık göstermen bizleri üzüyor.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Sn Derviş Eroğlu'na gösterdiğin hizmetler ve destek karşılıksız kalmışsa bunun acısını lütfen başkalarından çıkarma.