Çağlar: "Proje üretmeden erken seçim istemek bu sistemin devamıdır"

Yayın Tarihi: 03/08/12 07:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+

Muhalefette hep bir erken seçim isteği ve heyecanı olmuştur. Yarın sabah bir seçim olsa ve bir hükümet kurulsa mevcut muhalefet 1 yıl sonra erken seçimden konuşmaya başlar hemen. Bunun nedeni son derece açıktır. Seçimden genelde iki parti güçlü çıkar. UBP ile CTP.ya başa baş giderler ya da açık ara farklı. Son seçimlerde öyle de oldu. CTP'nin açık ara fark ile ikinci sıraya düşmesi UBP'nin de başı gelmeyecek demek değildir tabii. Halk ne kadar mutlu olursa o kadar iktidarı sever ve kucaklar. Yani toplum menfaati her zaman önde gelir.

MUHALEFET NEDEN ERKEN SEÇİM İSTER?

Hiç düşündünüz mü muhalefet neden erken seçim ister? Örneğin şu an ki tüm muhalefet partileri UBP'nin kurultayından medet umuyor. Hade belki bölünür UBP ve erken seçim yaşanır diye umut eden parti başkanları var; inanılır gibi değil.

Ola ki falanca parti seçilirse iktidar olduğunda ne yapacak, neyi nasıl değişecek hiçbir şekilde bunu ortaya koyan yok? Partilerin manifestolarına baktığınızda yuvarlak kelimeler dışında pek bir şey bulamazsanız. Bu konuda en disiplinli partinin her zaman CTP olduğunu kabul ederiz ama pek çok konularda geç kalındığını gerek Ferdi Soyer gerekse Mehmet Çağlar defalarca kez belirtmiştir.

ÇAĞLAR "PROJE ÜRETMEDİK NE ERKEN SEÇİMİ?"

CTP-BG Güzelyurt Milletvekili Prof Dr Mehmet Çağlar ile dün bir kahve içme fırsatı bulduk. Her zaman Kıbrıs konusunu konuşurduk ama bu sefer iç meseleleri tartıştık. Oldukça tedirgin ve canı sıkkın buldum. Toplumsal tedirginlikten ve politikasızlıktan yakındı.

Çağlar: "Çağ değişti ama, onu hayata yansıtacak olan siyaset kurumu maalesef değişmedi. Yani, KKTC'de değişimciliğin siyaseti yok! Üzgünüm ama genel olarak "Siyasetçinin" kendi çıkarlarının siyaseti var! Hal böyle olunca da, vatandaş üretimle, rekabetle para kazanmak yerine; parayı "siyasetçinin" arkasında koşmakta, siyasete yakınlıkta arıyor.

Hal böyleyken, çeşitli sözler, vaadler ve taahhütlerle 3 yıl önce iktidara gelen UBP, Türkiye hükümetine tavla teslim politikalarla Kıbrıs Türkünü neredeyse bitirme aşamasına ve Kıbrıs Türk kimliği ve kültürü yerine yeni bir kimliğe büründürme rotasına girmiştir...

İşte, iktidarın bu gücüne karşı, hukuksal akla hitap eden, toplumsal konsensüsü sağlayabilecek alternatif bir güçle artık kendi ütopyamızı kurmalıyız.

Bu ütopyada, Devletin "sahibi", egemen ve belirleyen olmak yerine, mütevazı bir "katalizör" olmakla yetinebilir.

Bu işe, insan ölçekli çözümler getirmekle, özel ve kamu sektörleri dışında 3'üncü bir sektör olan, Halk Sektörü'nü kurmakla başlamalıyız. Çünkü, sorunun ve çözümün mihrakı insan olduğunu göre; çözüm prensiplerini de, birey içinde tanımlamamız gerekir.

Özgürlük, ekonomi, eğitim, sağlık, adalet, çevre ve her şey için insan ölçekli çözümler getiren bir ütopya...

Ekonomimiz, "Borca Dayalı Bankacılık" sistemi üzerine kurulu;

8 milyar TL kaydı para görülüyor ama bunun 6 milyarı borç!

Yani bizler, hepimiz, 2 milyar liranın yanısıra, 6 milyar lira kaydı paranın yılllık faizini ödemek için çırpınıp duruyoruz.

Bu durum hiçbir zaman da bitmiyor ve bu sistem değiştirilmedikçe de bitmeyecektir.

Çünkü "Kısmi Reserve Bankacılık" sürekli para üretiyor ve bunun faizini de sistem hepimize ödetiyor. Olası bir erken seçimde bu projelerle ve stratejilerle , kaynaklarını da göstererek halkın karşısın çıkmak gerekir. Bunlar yapılmadan halka dönük projeler üretilmeden bir seçime gitmek ya da seçim istemek bu bozuk düzenin devamını sağlar ve açıkçası halkın siyasetçiye siyasetçinin de halka popülizmi olur" dedi.

Mehmet Çağlar'a sonuna kadar katılıyorum. Hiçbir hükümet yoktur ki yanlış veya eksik icraatı olmasın. Muhalefete düşen görev sürekli erken seçim çığırtkanlığı yapmak yerine "plan, proje, amaç ve değişimi" anlamlı temeller üzerine yerleştirerek Hükümetin karşısına çıkmasıdır.

Kanaatimce şu an ki Muhalefet ki bunun başını en fazla CTP çekmektedir; ortaya hiçbir proje ve program koymadan Hükümete erken seçim çağrısı yapmaktadır. Ne ben ne de vatandaş olası bir seçimde CTP'nin, TDP'nin ya da DP'nin ne yapacağını, şikayet edilen sorunları nasıl değiştireceğini bilmemektedir. Çünkü siyasi partiler bunu anlatma gibi derde düşmemiştir.

Yani Muhalefetin yol haritası yoktur ki Hükümete sen git de ben gelince şöyle yapacağım desin.

Konuşmamızın sonunda Çağlar Nietzsche'nin şu sözlerinin Kıbrıslı Türkler için bu dönemde çok büyük bir anlam taşıdığını söyleyerek sohbetimizi noktalamış oldu: "Hayatını tekrar tekrar aynı hayatı yaşayacakmışsın gibi yaşa. İstemediğin bir durumla karşı karşıya kalmışsan ve buna boyun eğiyorsan, diğer hayatlarında da aynı şeye boyun eğeceğini düşünerek, sen en güzeli boyun eğme, bu böyle gitmez; bir şeyi çok mu istiyosun, ama buna cesaret edemiyor musun? Diğer hayatlarında da bu şeyi çok isteyip hiç bir zaman cesaret etmediğin için ulaşamayacaksın, o yüzden sen en güzeli aş kendini, yap yapmak istediğini ki sonunda en mutlu şekilde yaşayabileceğin bir kısır döngü oluşturabilmiş ol."

***********

SOYER İLE ADEM BAŞBAŞA NE KONUŞTU

CTP Gazimağusa Milletvekilleri Ferdi Sabit Soyer ile Sonay Adem önceki akşam Gönyeli'de bir yemekte görülmüşler. Birazda kalabalık bir masaymış. Soyer ile Adem'in çok iyi dost olduğunu bilmeyenimiz yok. Hayırdır hazırlığa erken mi başlandı yoksa? Ferdi bey bu arada yazılarınız çok ses getiriyor bu aralar.

*************

GÜRKAN KARA PARTİLİLERİNİ ÜZÜYORMUŞ

Girne Kaymakamı Gürkan Kara'yı yakından tanırım. Hem çalışkan hem de efendi bir adamdır. Uzunca bir süredir Dikmen köyüyle arsa dağıtımından beri hep sorun yaşıyorsunuz, sanırım Dikmen köyü size pek şans getirmiyor. Duyduğuma göre UBP Dikmen Belediye Meclis Üyesi Mehmet Özsezer'i de hayli üzmüşsünüz. Basit bir duvar çekme meselesinden;tapu onaylı duvar çekme işi belediyenin engeline uğramış. Yetkide sizdeymiş. Tapunun onayladığı bir basit duvar çekme işi nasıl olur da illegal duruma düşer?

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.