Ya Tanrı Kızarsa

Yayın Tarihi: 08/10/12 07:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Bu ülkenin bazı sorunları var ki çözemedik gitti. Bilmem çözülmez de heralde. İnsanının mantalitesi değişmedikten sonra ülke neden değişsin. Tabii gariban vatandaşa da bir yere kadar suç bulabiliriz. Halk naspın da diyebiliriz. "Attila İlhan'ın şiirindeki gibi kimi sevsem sensin ya da kimi seçsem aynı" diyebiliriz örneğin.

Ülkenin küçük gibi görünen sorunları bazen büyük gibi görünen sorunlarından daha can sıkıcı hale gelir. Örneğin benzinin pahalı olması, işsizlik, intiharlar, yağmur sonucu mağdur olanlar, boşanmalar. Bu tür sorunlar küçük ve alışıla gelmiş sorunlar olduğu için onları önemli sorun olarak değil olağan sorunlar ve gelişmeler olarak görüyoruz artık. Hani öğretilmiş çaresizlik gibi. UBP kurultayını ya da birinin özel hayatını döksem buraya, yazı inanılmaz ilgi çeker ama toplumsal sorunları yazmanın bu memlekette alıcısı yok.

Buraya çok dikkat edin. İşte bu mantıkla hareket ettiğimiz için hep aynı insanları seçiyor ve yaşarken ölmeyi kabulleniyoruz.

Nasıl ki ülkenin yönetimlerine gelen siyasiler layıkıyla her şeyi yapamadılar ya da engellendiler ve hala engellenmeye çalışılıyorlar, yerel yönetimlerde aynı sorunlarla boğuştu durdu yıllarca. Örneğin Lefkoşa; adam olmadı gitti, adam edemedik gitti, güzelleştiremedik, temizleyemedik, arındıramadık. Hatırlıyorum Kutlay Erk'in belediye başkanlığı dönemini. Girne kapısını su basmıştı ve Kutlay Erk özür dilemişti, bir daha olmayacak diye söz vermişti. Peki noldu? CTP'lisi DP'lisi UBP'lisi "git evde otur sana gıcığız" dediler bu adama. En nihayet siyasete küstü , yoluna gitti.

Cemal Bulutoğluları'nı seçti Lefkoşalı. Hem de iki kez. Cemal başkan Allah adamı, yardımsever, bonkör bir kişiliğe sahip olduğu için bu zafiyeti herkes tarafından kullanıldı. Sonuç; her an işsiz kalabilecek bine yakın personel, aylardır yatırım görmeyen Lefkoşa ve insanların mağduriyeti.

Cumartesi öğle saatlerinde Tanrı aniden kızdı ve yarım saatliğine ağlattı gökyüzünü; sonuç malum. Lefkoşa battı. Pazar günü "yani ben şu an köşe yazımı yazarken" Tanrı yine kızdı ve yine yağmur yağıyor. Yahu insan yağmurdan huzur bulur, duygulanır, aşk yapar falan filan.. Ben hayli hızımla yazımı bitirmeye çalışıyorum ki elektrikler kesilirse sıkıntı yaşamayım. Pencereyi açık bırakmakta da zorlanıyorum; hava geleceği yerde lağım kokusu geliyor.

Bir de yağmur saatlerce sürerse oltayı alıp balığa gideriz.

Evet Lefkoşa böyle. Kim suçlu, kimi asmak lazım, kimi rezil etmek lazım, kime öfke kusmak lazım? Cemal başkana mı? Yoksa kendimize mi?

Bir kere Cemal başkan son derece başarısız bir belediye başkanı oldu. Başarılı olsaydı Lefkoşa'daki onlarca iş yeri ev zarar görmezdi.

Peki ya biz? Ne zaman işi çıraklara değil ustalara vereceğiz?

****************

ŞU TAKİP İŞİ

Seçim dönemlerinde birbirini takip etme işi artar. Örneğin UBP Güzelyurt ilçe başkanlığı seçimlerinin arefesinde Cumhurbaşkanımızın kıymetli eşleri Meral Hanım Turkay Tokel'in evine uğrar, hasbel kader bende o gün Güzelyurt ilçe başkanı Ahmet Çaluda'nın makamında oturmaktayım. Meral hanımın Güzelyurt ziyaretinden hepimiz haberdar olduk ama Çaluda kalkıp da gidin düşün bakalım nereye giderler diye bir talimat vermedi. Kimse de gidip peşlerinden dolaşıp taciz etmedi. Gazimağusa, Sn Kaşif'in ve Sn Eroğlu'nun kalesi konumunda bir yer. Başbakanımızın kıymetli Eşi Gülin hanım ile Çalışma Bakanı Şerife hanım bölgeye yaptıkları ziyareti birileri öğrenip takip ettirmiş. Yapılan bu takipten rahatsız oldukları için olayı polise intikal ettirmişler, poliste şikayet edilen kişiyi tutuklamış. Öyle bir yaygara koparıldı ki Gülin hanım ile Şerife hanım yalan söylemiş duruma düşürüldü. Biri Başbakanın eşi bir diğeri ise bakan ve bu insanlar canı sıkıldığı için yolda giderken "falanı tutuklayın" diye talimat mı verdi Allah aşkına?

Sn Kaşif düzenlediği basın toplantısıyla olayı neredeyse böyle nakletti.

Siz insanları aptal mı sanıyorsunuz? Demiyorum ki takip edin talimatını Kaşif verdi ama birileri takip edin dedi ve Gülin hanım ile Şerife hanım takip edildiler. Ama en azından Ahmet bey olayı masumlaştırmaya kalkmasın.

Mesleğe başladığımız ilk yıllarda bize öğretilen izinsiz fotoğraf çekmeyin, eğer fotoğraf çekmenizi istemiyorsa karşınızdaki suçtur çekmeyin şeklindeydi. Nerde kaldı birileri Başbakanın eşinin peşine birini takıyor ve takip ettiriyor. Şikayet eden de suçlu oluyor.

************

KENAN AKIN DP'NİN KAPISINI ÇALDI

Son seçimlerde milletvekilliğini kıl payı kaybeden Kenan Akın'ın Demokrat Parti'nin kapısını çaldığını öğrendim. Bir süre önce yine DP ile istişare etmiş ve sonuçsuz kalınmıştı. Demokrat Parti de şu sıralar Mevlana usulü politika çalıştığı için kapılar ardına kadar açık. Hayırlısı olsun Kenan bey. Mağusa daki DP adaylarının korkulu rüyası olacaksınız. Bu nedenle Serdar başkana bol baskı gelecek heralde.

**********

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları