El - Sen haklı
Ülkedeki mali yapının güçlenmemesinin altında yatan en basit ve önemli etken Devletin kendi alacaklarını tahsil edememesidir. En büyük ve en basit neden budur. Verginizi toplayamazsanız ya da toplamazsanız veya elektrik alacaklarınızı toplamazsanız, tabii ki artışa geçemez ama zamlayarak artırırsınız hayatı.
Aynen şu an yaşanan bu!
Eğri oturup doğru konuşalım, bir avuç memleketiz, birbirimizi kandıracak halimiz yok. Çok basit bir soruyla devam edelim yazımıza; "elektrik borucunuzu ödemezseniz ay sonu KIB-TEK'ten birileri gelir ve elektriğinizi keser" doğru mu? Kesinlikle doğru. Kesmeliler mi? Tabii ki kesmeliler. Hani yoksul olan var, ihtiyaçlı olan var; o gruptaki garip insanımızı bir yana ayırıyorum.
Peki ikinci bir soru soralım; "sen ve ben elektriğimizi ödemediğimizde kesiliyorsa neden 3.5 milyon TL borcu olan oteldir, işletmedir ve bu rakamlara uzak yakın işyerleridir; bunların neden borcu kesilmez?"
İşte bu sorunun cevabını da önce KIB-TEK Yönetim Kurulu ve sonrasında da Ekonomi ve Enerji Bakanı Sunat Atun vermek zorunda.
Küsmece yok!
Beyler ; siz fakir fukara elektriğini ödemediği için elektriğini keser ama işadamlarının büyük rakamlı elektrik borçlarını ödememelerine rağmen göz yumarsanız, insanların size bakışı değişir, altında başka şeyler ararlar, itibarınız sarsılır, halkın hükümete güveni kalmaz ve günün sonunda eylemler, grevler başlar.
EL-SEN GREVİNİN PAKETLE ALAKASI YOK
Şimdi dedik ya, EL-SEN eylem ve grevinde haklı ama Tanrı aşkına bunu iki ülke arasındaki ekonomik paketle ilişkilendirmeyin. Yani sizin tepkiniz elektrik borçlarını ödemeyen işletmelerin Hükümet tarafından korunuyor olması. Olay bu; bu nedenle tepkilerinizi "hade bu rüzgara bir de şu ekonomik paketi ekleyelim, (TEL-SEN'in yaptığı gibi), yap ortaya bir karışık bu da kaynasın arada" mantığınız yanlış olur. Amacınız neyse ona odaklanın ve onun üzerine yürüyün.
EL-SEN'E ÖNEMLİ SORUMLULUKLAR DÜŞÜYOR
Peşinen söylemeliyim ki eyleminizi eğer doğru yönetmezseniz bu eylemi başınıza giyer sonra Hükümetle uzlaşasınız diye eski yönetimin yaptığı gibi aracılar koyarsınız. Eğer elektrik kesintileri yapılacaksa bu kesintiler uzun saatler sürmemeli. Oksijen makinesine bağlı yaşayan insanlar var, küçük yeni doğmuş çocuklar var ve kış kıyametteyiz. Eylem silahınızı doğru kullanmazsanız tepkinin Allahını gösterir bu toplum size ve asla unutmayın Hükümet öyle grevlerle eylemlerle düşmez. Hükümet ancak külliyen bir hareket sonucu düşer. Yani demem o ki galayana gelmeyin.
Elektriğini ödemiyor mu falanca otel, üstelik de beş yıldız tabii ki kesin, falanca daire ödemiyor mu kesin, kesin ki onları koruyan birileri varsa çıksın ortaya biz de görelim.
Eylem ve grevler toplum menfaatini gözeterek Hükümete karşı yapılır/yapılmalıdır. Mağduriyet topluma sıçrarsa başarısız olursunuz.
*******************
TALAT FİKİR ÜRETMİYOR MU?
Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu'nu Kıbrıs müzakere sürecini bir yerlere taşımadığı için eleştiririz, bununda ötesinde Eroğlu alternatif yolları da denemekten kaçınır genelde. Ancak İkinci Cumhurbaşkanı Talat'ın Eroğlu'ndan farkı nedir? Oldukça yerinde ve mantıklı değerlendirmeleri ile tanıdığımız Sn Talat'ın değerlendirmelerden öte fikir üretmediği yönünde birçok siyaset bilimcinin görüşü var. Her iki toplum liderinin de pozisyonlarını yarın ve Çarşamba günü geniş bir yazıyla değerlendireceğim. Bu değerlendirmenin ardından iyi polis ile kötü polis dışında pek bir şeye sahip olmadığımızı fark edeceğimizi düşünüyorum.
*************
SU SEMPOZYUMUNA KKTC DAVET EDİLMEDİ Mİ?
Hepimizin bildiği gibi su hepimiz için önemli ve sırf bunun sıkıntısından kurtulalım diye Türkiye'den Kuzey Kıbrısa su getirilecek. Her ne kadar gündemde yer almıyor olsa da bu hakikaten asrın projesi. Aldığım duyumlara göre geçtiğimiz haftalarda İstanbul'da su sempozyumu yapıldı, bu sempozyuma "Kıbrıs Cumhuriyeti" davet edildi ama KKTC davet edilmedi. Bunu araştırıyorum. Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanımız Ali Çetin Amcaoğlu'nun bu konudan haberi var mı? Bir de YDÜ Rektör Yardımcısı Prof Dr Hüseyin Gökçekuş bu duruma ne diyecek?
*************
DAYIOĞLU KİMİN ARABASINI ÇEKTİ?
TDP Genel Sekreter Yardımcısı Sami Dayıoğlu önceki akşam arkadaşlarıyla gittiği bir eğlencenin ardından aracına binmek için arkadaşlarıyla birlikte yolda yürürken mağdur olan bir Rum kadın kendilerinden yardım ister. Rum kadıncağız diğer deyimle "manamu"; aracını duvara yakın park etmiş ve çarpmaktan korktuğu için aracını çekememektedir. Gruptan yardım talep eden Rum kadına, Dayıoğlu yardımcı olur ve arabasını kurtarır. TDP iki eşit halk demeye devam ediyor diyebiliriz yani?
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.