Kalan sağlar bizimdir

Son bir haftadır yaşana trafik kazaları toplum olarak hepimizi hem tedirgin etti hem de üzdü. Evden çıktığınız zaman eve geri dönüp dönemeyeceğimnizi bilmiyorsunuz ya da birine çarpıp çarpmayacağınızı. Burada daha vahim bir durum var; birinin size çarpıp çarpmayacağını bilemiyorsunuz.

2013 yılı Nisan ayına kadar trafik kazaları sonucunda yaşanan ölüm sayısı önceki gece itibarıyle 12 oldu. Meslek hayatım önceki geceki canlı yayınımda bana tatsız bir son dakika daha yaşattı. Trafik Kazalarını Önleme Derneği Başkanı Mehmet Avcı ile 2 gün önce genç tv önünde gerçekleşen ölümlü kazanın kamera kayıtlarını izliyoruz, Avcı'ya şu an ki istatistikler ne durumda diye sordum "ne yazık ki 11 ölüme ulatık" dedi ve hemen akabinde izleyiciden bir mesaj geldi "az önce Çatalköy'de Gören Asker isimli 20 yaşında bir genç kaza sonucu hayatını kaybetti" diye. Haberin doğruluğunu canlı yayında biraz araştırdıktan sonra son dakika diye verdik. Ne yazık ki haber doğruydu.

Zaten tatsız bir konuyu konuşuyorduk 11 olan ölüm sayısı beş on dakika içinde 12'ye yükselmişti. Neresinden tutup neyi anlatacağını şaşırmıştı Mehmet Avcı. Fotoğraf netti; sürat ve dikkatsiz sürüş.

Birçok merciyi sorumlu tutabilirdik bu konuda ve tutuyoruz da aslında. Örneğin Ulaştırma Bakanlığı'nın önemli anayolların refüjlerine koruluk koymamasını, torpille dağıtılan ehliyetleri, polisin yollarda yeterli yol denetimlerini yapmamasını hep bunları sıralayabiliriz. Sırayla gidelim peki.

Örneğin Mehmet Avcı bana Hamitköy-Haspolat arası anayola newjersey tarzı korumaların konulacağı nedeniyle demir korulukların konulmasından vazgeçildiğini ama hala yeni tür koruluk yapılmadığını anlattı. Peki neden?

Kazayı yapanların yaş ortalamasına baktığınızda giderek düşüyor. İki ölümlü kazaya karışan kızımızın birinin yaşı 19 ki ehliyeti 4 ay önce almış, önceki gece ölen kızımızın yaşı da 20. Her ikisi de aracın kontrolünü kaybetmesi sonucu ölüme neden olmuş ya da ölmüş. İşin içinde sürat de var ne yazık ki. Trafik levhalarını ezbere bilirseniz, biraz da düzgün konuşursanız, ehliyet müffettişerine de iyi davranırsanız alın size ehliyet. Sonrası, sonraası rabbim selamet versin. Demek ki bu gençlere ehliyet veren müffettişler araba kullanmasını bilmiyor. Çünkü araba kullanmasını bilmeyip kaza yapan gençlere ehliyeti onlar vermiş. Acaba neden? Bunu da Maliye Bakanlığının sorgulaması gerekiyor.

Gelelim polis teşkilatına. Mehmet Avcı'yla bunu da konuşma fırsatı bulduk.gündüzleri yollarda birçok bölgede denetim yapan polis görürsünüz. Sizi durdurur ve eksik bir evrağınız varsa yazar, olmasın mı olsun tabii. Peki gece 12'den sonra yollarda aşırı sürat yapan yarış arabalarını niye durduran polisler yok?bunu yapacak yeterli polisimiz mi yok? Polis genel müdürlüğüne önerim; gündüzleri polis denetimi yapacağınıza gece yolları polis doldurun sabaha kadar, zengin çocukları ya da gece diskolardan çıkan sarhoş, uyuşturucu almış gençleri toplarsınız. Bu yapılmıyor ama işte. Acaba neden?

Ehliyet vermeler torpilden kurtarılıp zorlaştırılmadığı sürece, gençlerde sürat yaparsam ehliyetim gidecek, arabama el konulacak korkusu olmadığı sürece, yollar adam gibi modernleştirilmediği sürece bakalım hangimizin çocuğu yarın ölecek?

************

TAÇOY İSLAMI ÇEVRELERLE DALGA MI GEÇTİ?

UBP Lefkoşa Milletvekili Hasan Taçoy'un Türkiye'de yayınlanan bir gazeteye vediği röportaj dün hayli ortalığı karıştırdı. Taçoy'un açıklamalarına baktığınızda Kıbrıs Türk Toplumunun ve meclisinin daha çok dindar bir yapıya bürünmesini savunuyor ve hem meclisi hem toplumu dine yakın olmamakla suçluyor ki bu Taçoy gibi bir siyasiye yakışmayan sözler. Hayli tepki topladı. Eğer Sn Taçoy verdiği röportaj da samimi değilse Türkiye hükümetinin dini eğilimi ve yönüyle alay etmiş oldu "Türkiye bizi fazla serbest bıraktı" diyerek. Her iki türlü de kötü oldu. Halkını başka bir ülkenin yönetimine şikayet eden bir vekil poziyonuna düştü.