Çalışanlar ne kadar umrumuzda?

Yayın Tarihi: 16/05/14 08:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+
Soma'daki facia yalnızca Türkiye'yi değil Türkiye'ye komşu tüm ülkeleri derinden sarstı. Madende hayatını kaybeden tüm kardeşlerimizin ailelerine başsağlığı ve sabırlar dilerim. İnsan ister istemez soruyor kendine ölmek mi bu kadar kolaylaştı yoksa doğanın döngüsü mü? Kader mi dersiniz? İhmal mi?

Netice de ölenin yanına kalıyor en sonunda ve her şeye rağmen hayat devam ediyor. Madendeki patlama meselesi yıllar önce Lefke'de aktif olarak çalıştırılan madeni getirdi benim aklıma; şöyle bir araştırdım, İngilizlerin çalıştırdığı bakır madeninde hiç bu tür bir kaza meydana gelmemiş. Tabii burada ince bir nokta var bakır madeni ile kömür madeni arasında ciddi anlamda farklar var.

Trafo patlaması değil de oksijenin bitmesinden ötürü ölümlerin yaşandığı iddia ediliyor. Her halukarda ortada ciddi bir ihmal olduğu belli. Bu yönde Türkiye Enerji bakanı Taner yıldız'ın açıklamalarını okudum, bu açıklamalarda biraz da panik vardı sanki. Bu paniği dün İşadamı İshak Alaton'un açıklamasını da okuduktan sonra daha da anlamlandırdım. İshak Alaton "tüm sanayiciler olarak bu olayda suçumuz var bu olay kader değil günah, biz sanayiciler gerektiği gibi anlatamamışız yetkililere"

İfadesini kullandı ve Almanya örneğini verdi, alınması gereken önlemlerin aslında çok kolay olduğunu anlattı. http://www.ntvmsnbc.com/id/25516078/

Bakın Alaton'un demecinden kısa bir paragraf

"'TEDBİRLER ÇOK KOLAY'

Alınması gereken tedbirlerin çok kolay olduğunu ifade eden Alaton, "Kömür çıkarmak için kazma ve kürekle adam gönderilmiyor. Almanya bunu çoktan aştı. Onun yerine robotları kullanıyor. Herhangi bir olay karşısında makineyi kaybediyor, insanı kaybetmiyor" şeklinde konuştu.

'TÜRKİYE'DE İNSAN UCUZ MAKİNE PAHALI'

Alaton, "Almanya insana kıymet veriyor, makineyi gözden çıkarabiliyor. Türkiye'nin özelliği ise makineye yatırım yapmıyor, insanı kolaylıkla gözden çıkarıyor. Çünkü Türkiye'de insan çok ucuzdur, makine pahalıdır. Problem orada" dedi.

Nedendir bilinmez biz Türkler bir işi yaparken modern dünyayı pek kale almıyoruz, dünyada bu işler nasıl yapılıyor diye bakmıyoruz ve sonuç ortada "YÜZLERCE ÖLÜ"..

KKTC'DEKİ DURUM NE?

KKTC kuruldu kurulalı hükümetler hiçbir zaman çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanlığı'nın gereken donanımına, bütçesine ve yeterliliğine erişebilmesine müsaade etmediler. Aslında en az maliye kadar önemli olan bu bakanlığa hiçbir başbakan gereken hassasiyeti göstermedi. Bu bugün hala böyle ve aynı şekilde devam ediyor.

Yapılan inşaatlarda ve otellerde kaç kez ölümler oldu iş kazalarına bağlı olarak. Bu olayların üzerine Çalışma Bakanlığı gereken şekilde gitmedi ve münferit bir olay gibi geçiştirdi.

Bakan Gürpınar'ın son günlerde "nüfus az ama iş kazaları son derece fazla, 2011'den bugüne gereken yol u alamadık" demesi ve bundan sonra farkındalık yaratacaklarını söylemesi son derece önemli. Aciliyetin farkında sayın bakan peki önlemler ne durumda ?

Yani iş sağlığı ve güvenliği yasasının sert bir şekilde uygulanması için gerekli adımlar atılacak mı?

Konuyla ilgili konferanslar yapabilirsiniz, kamuoyunu bilgilendirebilirsin iz de, hatta yarışmalar düzenleyip sloganlar da atabilirsiniz, peki ya sonrası?

Bu noktada Çalışma Bakanlığı otorite olduğunu veya olacağını hissettirmeli. Birçok eğlence yeri ve cafeler eğer derinlemesine incelenirse çalışanların neredeyse yarısının izinsiz ve kaçak olduğunu Aziz bey görebilir.

Öte yandan yaklaşan ve uzaklaşan seçimler Bakan Gürpınar'ın iş yapması konusunda ne kadar müsait?

Yapılan iş yeri baskınları ya da üstü örtülen işletmeler olduğunu net olarak duyuyoruz.

Demem o ki hükümet Bakan Gürpınar'ın bir hafta önce göstermiş olduğu çabaya ne kadar sahip çıkacak? bu ülkede her yıl iki kez seçim yaşanırken; Şu işletme partili bu işletme bağışçı.

Bilmem anlatabildim mi? af ediliyor birçok iş yeri diye duyuyoruz.

Örneğin Çalışma Bakanlığı son iki ayda kaç işyerini denetledi ve iş sağlığı ve güvenliği yasasına uygun çalışılmadığını tespit edip ceza kesti. Bir açıklasınlar, görelim ne kadar iş yapılıyor.

Amacım burada bakana yüklenmek değil açıkçası ülke gerçeklerini bilen biri olarak söylem ve heyecanlı etkinliklerden öteye gidilmesi gerektiğini anlatmak.

Sonuç olarak belki biz de yüzlerce insanın hayatını kaybedeceği bir maden ya da işletme yok belki. Ama bir trafik kazasında onlarca insanın ölümüne yol açan kamyon sürücü de iş sağlığı ve güvenliği yasasına girer, alkol alıp yola çıkan şoförler de.

Kaçak çalıştırılan işçiler de bu kapsama girer, uzun saatler çalıştırılan işçiler de. Çalışma hayatındaki disiplinsizlik ve devlet korkusunu içinde taşımayan onlarca iş veren kendi işçilerinin hayatını her şekilde hiçe sayabilir ve sayıyor da.

İşte Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı işverene sopanın ucunu göstermeli. Ciddi anlamda bunu yapmalı. Herhangi bir işyerine müşteri gibi girin ve oturun, bakın bakalım kaç tane işçi tam 8 saat çalışıyor!!!

İşinin ötesinde hırpalanıyor, sesi de çıkarsa atılıyor. İş sağlından uzak birçoğu.

Türkiye ile KKTC'yi kıyaslayacak değilim. Kıbrıs'ta yüzlerce insan ölmüyor ama binlerce çalışan iş sağlığı ve güvenliğinden yoksun çalışıyor.

******************

GÜNÜN SÖZÜ

Ateş karşısında bozulmayan altın, altın karşısında bozulmayan kadın, kadın karşısında bozulmayan erkek; kalitelidir.

Maksim Gorki

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları