"Bazı gün sitem ettim, bazı gün ağladık da ama vazgeçmedim"

Yayın Tarihi: 16/06/14 07:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+

**"çok zor günler geçirdik, kimi gün çıktık sitem ettik hükümete, kimi gün oturduk ağladık belediyede, bakınız samimi söylüyorum kimi gün oturduk ağladık ama ben yılmadım. Günün sonunda bende bir insanım, ciddi bir sorunla karşı karşıyaydık. Başka Lefkoşamız yok, sahip çıktık…"

**Maaşlar ödenemiyordu, çöpler toplanmıyordu ciddi bir dağınıklık vardı. Hepsini teker teker sıraya koyduk ve yaptık. geriye dönük tüm maaşlar ödendi, artık LTB çalışanlarının maaş sorunu yoktur, maaş sorunu tarih olmuştur, şu an LTB çalışanlarının 13. Maaşları dahi garanti altındadır ve parası ayrılmıştır. Çalışanların motivasyonu yerine gelmiştir. Hiçbir işimiz aksamadan yürüyor..

Sayılı gün çabuk geçer derler ya işte yerel seçimlerin gerçekleşmesine tam iki hafta kaldı. Yaz mevsiminin gelmesiyle adeta memlekette tatil havasına bürünüyor, biz gazeteciler ise külliyen belediye başkan adaylarının ne yapıp ne yapmadığına kilitlendik, sanki memleketin başka derdi yokmuş gibi ama gelin görün ki şu an ki gündem yerel seçimler.

Oldukça uzun bir aradan sonra Lefkoşa Belediye Başkanı Kadri Fellahoğlu'nu ağırladım Genç TV'deki canlı yayınımda. En son kendisini bir yıl önceli belediye başkanlığı seçimlerinde konuk almıştım. Sonrası, sonrasında ikimize de uymadı dersek sanırım özetlemiş oluruz durumu. Birkaç eleştirel yazı da kaleme aldım Başkanın hakkında.

Hepimizin bildiği sıkıntılar, malum Lefkoşa'nın çukurlu yolları ve havada esen lağım kokusu, kazılan sokaklar ve dahası. Bu yazımı başkan okumuş, tüm yazılarımı da her gün okuyormuş.

Uzun bir program ortasında ağırladım kendisini. TDP Lefkoşa Belediye Meclis üyesi adayı sevgili Safiye Özaltiner'i uğurlamak üzereyken kapıdan içeri girdi başkan, ayak üstü kısa bir sohbetten sonra Safiye hanımı uğurladık, daha sonra Safiye hanımı bu sayfalara konuk edeceğim, son derece kıymetli genç bir aday.

Sizden sonraki konuk Yüksel Çelebi dedim gayri ihtiyari, Kadri başkan da "Yüksel Çelebi'ye hayli destek atıyorsun, görüyorum" diye espriyi patlattı, okuyor musunuz yazılarımı diye sorunca "her gün okuyorum, eleştirilerini de okuyorum" dedi ve oldukça duygusal olacağını tahmin etmediğim bir söyleşi yaptık.

Gerek Özkan bey olsun gerekse Kadri bey yıllar önce birlikte gezen iki CTP'li vekildiler. Biri Başbakan oldu diğeri ise LTB Başkanı. Ne zaman ikisinden birini görsem diğerini hatırlarım.

Neyse sohbete geçtik. Kadri Başkan görevi devraldığında ciddi sorunlar bulunduğunu bildiğini ancak tablonun bu karda kötü olduğunu tahmin etmediklerini anlattı.

"BAZI GÜN SİTEM ETTİM, BAZI GÜN AĞLADIM AMA VAZGEÇMEDİM"

"çok zor günler geçirdik, kimi gün çıktık sitem ettik hükümete, kimi gün oturduk ağladık belediyede, bakınız samimi söylüyorum kimi gün oturduk ağladık ama ben yılmadım. Günün sonunda bende bir insanım, ciddi bir sorunla karşı karşıyaydık, bizden önceki yönetim son derece kötü yönetmiş ve belediyeyi içinde çıkılmaz bir hale getirmişti. Çözmek zorundaydım ve her şeyi ağır ağır yoluna koyduk. Maaşlar ödenemiyordu, çöpler toplanmıyordu ciddi bir dağınıklık vardı. Hepsini teker teker sıraya koyduk ve yaptık".

"ARTIK MAAŞ SORUNUMUZ TARİH OLDU"

" geriye dönük tüm maaşlar ödendi, artık LTB çalışanlarının maaş sorunu yoktur, maaş sorunu tarih olmuştur, şu an LTB çalışanlarının 13. Maaşları dahi garanti altındadır ve parası ayrılmıştır. Çalışanların motivasyonu yerine gelmiştir. Hiçbir işimiz aksamadan yürüyor. Son maaşı sadece ayın beşinde ödedik, beş gün geciktik bunun da nedeni gergilikleri de aynı gün ödeyip bitirmemizdi."

"BOZUK YOLLARIN BENDE FARKINDAYIM"

Kadri başkana kendisini en çok eleştirdiğimiz konuyu sordum, kendi aracında giderken düştüğü çukurlar, geceleri havadaki zaman zaman ağır koku"..

"tabii ki bende kötü etkileniyorum ve rahatsızım, en çok da ben rahatsızım, saydık; 170 tane çukur var, derinliklerine kadar biliyoruz hepsini, yamalamaya başladık ve birçoğu kapandı. Derelerin ıslahına da başladık. Belediyenin kasası ağzına kadar para doluydu da ben mi yapmadım, yokla çıktık biz yola, olmayan parayla. Düşünün uzunca bir süre devlet katkısını hiç alamadık, bu tamamen borca gitti. Oturduk belediyenin kredilerini yeniden yapılandırdık, Ocak ayından beri 1 milyondan fazla devlet katkısı bize kalıyor. Bu koltuğa oturalı daha bir yıl, neyin ne olduğunu ancak öğrendik ve uzun uğraşlar sonucunda her şeyi yoluna koyduk. Bundan sonra artık geriye dönüş yok".

"SOSYAL SİGORTA BORÇLARI ÖDENECEK"

"Sosyal Sigorta borçlarımızı, Çalışma bakanımızla görüştüm uzun süreli kredi alıp bu borçları ödeyeceğiz, belediyemizin geliri var, uzun taksitlere bölerek tüm borçlarımızı ödeyeceğiz. Bu altından kalkılmayacak bir borç değil. bir düzene yerleştirirseniz gider ve gelirlerinizi bu işi yürütürsünüz" diyerek devam etti söze ben aklıma takılan ve son derece önem verdiğim vefat eden üç belediye çalışanın neden emekli çıkarılmadığını, ailelerinin mağduriyetini sordum.

Bugüne kadar Kadri başkanın rakipleri kendisini vefat edenleri emekli çıkarmayıp mağdur ettiği için defalarca kez suçlamışlardı. Öyle bir durum olmadığını ifade etti; "kesinlikle böyle bir durum yoktur. Vefat eden üç çalışanımız emekli çıkarılmışlardır ve aileleri emekli maaşlarını almaktadırlar, bizim ödeyemediğimiz kıdem tazminatlarıdır ki hala ödeyemedik. Ama ödeyeceğiz, ödememe durumumuz ya da bundan kaçmamız mümkün değildir. Ama ben vefat eden çalışanlarımızı emekli çıkarmayarak ailelerini mağdur etmiş değilim" dedi.

Yazının başında da ifade ettiğim gibi son derece duygusal bir hava içerisinde geçti sohbetimiz. Kaç kez gözlerinin dolduğunu gördüm, özellikle belediyenin zor günlerini ve vefat eden çalışanlarının emekliliklerini sorarken . kesinlikle rol yapmıyordu zira çok uzun yıllardır tanıdığım biri. Adı kirlenmemiş, lekelenmemiş bir adam.

"Bir yıl önceye geri gitsek yine aday olurdum" dedi; "olmazdınız" dedim, tekrardan "olurdum" dedi. Söyleşi bitince samimi olup olmadığını sordum "Lefkoşa'yı bırakamazdım dostum" dedi.

*****************

GÜNÜN SÖZÜ

Hayatta ben en çok babamı sevdim.
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpı bacaklarıyla
– ha düştü, ha düşecek –
Nasıl koşarsa ardından bir devin,
O çapkın babamı ben öyle sevdim.

CAN YÜCEL

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.