Bakalım perde ne zaman aralanacak...

Yayın Tarihi: 21/07/15 07:41
okuma süresi: 11 dak.
A- A A+

*Türkiye şuan geldiği pozisyon itibarıyla kolay yönetilebilecek bir ülke değildir. İçerisinde bir çok dengeyi, bir çok önemli unsuru barındırmaktadır, bu nedenle doğru şekilde yönetilme zarureti vardır. Şunu kabul etmeliyiz ki AK parti hükümeti işte bu anlattıklarımı diğer partiler içerisinde en iyi ve en sağlıklı şekilde yönetebilecek tek partidir.

*Sayın Erdoğan'ın dün son derece mesajlarla dolu bir konuşma yapmasını bekliyordum, makul, günün anlam ve önemi anlatan bir konuşma yaptı ve bazı küçük mesajlar dışında aslında haber olabilecek herhangi bir mesaj göndermedi. Tabii bu ziyaretin elbette ki şuan bizim göremediğimiz bir başka nedeni, maksadı vardır.

* Olaylara istediğimiz kadar eleştirisel yaklaşabiliriz, yüksek sesle negatif konuşmalar yapabiliriz ancak bilmemiz gereken önemli bir gerçek var ki şuan gerek Türkiye'de gerekse Kıbrıs'ta siyaseti en doğru ve en iyi yönetebilecek kişiler iktidardadır ve biz bu Siyasal yapıya güvenmek ve desteklemek durumundayız.

Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın 20 Temmuz kutlamaları vesilesiyle ülkemize yapmış olduğu ziyaret öyle sanıyorum ki yeni hükümetin kurulması ve çözüm sürecine pozitif katkı anlamında son derece önemlidir. Önceden bildiğim kadarı ile Sayın Erdoğan Kıbrıs'a bir ziyaret gerçekleştirecekti ancak bu sonradan iptal oldu diye duymuştum ; anlaşılan Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın davetini geri çevirmedi ve barış bayramımızda bizleri yalnız bırakmadı.

Her ne kadar eleştiriliyor olsa dahi şuan geldiğimiz noktada Türkiye'de olmazsa olmaz pozisyonunda önemli bir liderdir Sayın Erdoğan. Bugünkü yazımızda aslında Türkiye'nin içinde bulunduğu yapıyı, geldiği noktayı ve bundan sonrasını işlemeyi daha mantıklı buldum; bir parçada ülkemizin gelecekte özellikle yakın gelecekte nasıl bir pozisyonda olacağına değiniriz.

Şimdi gelelim Türkiye'nin içinde bulunduğu duruma. AK partinin son seçimlerde aldığı oy oranını hepimiz biliyoruz ki tek başına bir hükümet kurmaya yeterli değil. İlginç olan bir başka nokta daha var ki gerek CHP gerek MHP gerek ise HDP, AK partiyi iktidardan götürme konusunda ant içmiş üç partidir.

Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu hükümeti kurma konusunda bir dizi çalışmalar yapıyor, bir ara MHP'ye ile kuracak gibi oldular ancak bu mümkün olmadı sonrasında CHP ile bir koalisyon hükümeti kurulabileceği izlenimi oluştu gerçi bu izlenim hala devam ediyor ancak öyle görüyorum ki CHP ile de kurulması pek mümkün olmayacak. Geçtiğimiz gün bir haber ajansında Başbakan Davutoğlu'nun erken seçime hazır olun çağrısı yaptığını göz ucuyla gördüm ve inceledim.

İlginç olan noktaya gelelim; ifade ettiğim gibi AK parti dışındaki diğer üç parti Sayın Davutoğlu olurda hükümeti kuramazsa aslında bir koalisyon hükümeti kurabilirler fakat burada ilginç olan nokta şu ki, üç parti de ne hükümet kurmayı ne de koalisyon yapmaya istiyorlar.

TÜRKİYE YÖNETİLMESİ KOLAY BİR ÜLKE DEĞİL

Türkiye'nin şuan en çok ihtiyacı olduğu konu ise doğru ve iyi yönetilmek, ne kadar eleştirirsek eleştirelim son 10 yıldır AK parti hükümeti bunu en iyi şekilde yapıyor. Elbette ki birtakım yanlışları var; komşuları ile ilgili yaşamış olduğu sorunlar, iç siyasete yaşanan karmaşalar, Türk lirasının uğramış olduğu değer kaybı; hep bunlar hepimizin bildiği sıkıntılardır. Unutmamak gerekir ki AK parti hükümeti dönemi öncesinde Türkiye'de iktidar diğer partiler Türkiye'yi daha iyi noktalara değil daha kötü noktalara taşımışlardır. Yani şunu açık ve net bir şekilde söyleyebiliriz ki AK parti dışında kurulabilecek herhangi bir koalisyon hükümeti Türkiye'yi ileriye değil geriye götürür. Bunu duymak ister hoşunuza gitsin ister gitmesin gerçek budur. Tabii şimdi Türkiye'de ne olacağı neyin nasıl şekilleneceği son derece önemli.

Türkiye için en mantıklı yol en erken zamanda bir erken seçime gitmek ki bunun için kasım ayı Türkiye'de artık yüksek sesle konuşuluyor.

Öyle tahmin ediyorum ki özellikle HDP şuan almış olduğu oyun daha altında bir oy alırsa, baraj altı kalacaktır. Bu da yeniden AK partiyi tek başına iktidara taşımaya fazlasıyla yetecektir.

Burada hepimizin daha doğrusu bir çoğumuzun kaçırdığı bir başka önemli nokta daha var. İktidarda olan daima eleştirilir, daima yanlış bulunur yaptığı bir çok icraat, yanlış kötü ve eksik olarak değerlendirilir ancak şuan Türkiye kamuoyuna da hakim olan önemli bir görüşü sizlerle paylaşmak istiyorum. Türkiye şuan geldiği pozisyon itibarıyla kolay yönetilebilecek bir ülke değildir. İçerisinde bir çok dengeyi, bir çok önemli unsuru barındırmaktadır, bu nedenle doğru şekilde yönetilme zarureti vardır.

Şunu kabul etmeliyiz ki AK parti hükümeti işte bu anlattıklarımı diğer partiler içerisinde en iyi ve en sağlıklı şekilde yönetebilecek tek partidir. Bu nedenle Türkiye'de en azından şuan Suriye'de yaşanan iç savaşı Irak'ta yaşanan dağınıklığı ve iç savaşı da göz önünde bulundurduğumuzda şuan olması yeniden AK parti başkanlığında gerek bir koalisyon hükümetidir; daha da ileriye gidecek olursak tek başına bir AK parti hükümeti kurulması Türk halkının menfaatine olan tek yoldur.

Bunun aksi kelime anlamıyla karışıklıktır, kötü ekonomidir, ciddi sıkıntılardır bunu ister kabul edin ister etmeyin; bu gerçek ister hoşunuza gitsin ister gitmesin şu an gelinen nokta Türkiye açısından budur.

AK PARTİ'NİN YÖNETİMDE OLMA ZORUNLULUĞU VARDIR

Tabii Türkiye'de AK partinin de yerine getirmesi gereken önemli görevleri vardır. Avrupa birliğine her ne kadar katılması mümkün olmayacak olsa bile ilişkilerin iyi yönde tekrardan tesis edilmesi, komşularla olan sorunların hızlı bir şekilde çözülmesi en azından bunun için ciddi gayret sarf edilmesi ılımlı bir Türkiye havasının yeniden yaratılması gerekiyor. AK parti Hükümeti'nin gerek koalisyon gerekse tek başına iktidar olması halinde yapması gereken en önemli şeylerden biri budur.

Öte yandan Türkiye'de paraya gereğinden fazla müdahale ediliyor, paraya müdahale edilmesi, merkez bankasına müdahale edilmesi gelin görün ki yabancı sıcak para girişini Türkiye'den uzaklaştırmaktadır.

AK parti içerisinde, ekonomiyi yeniden doğru ve yüksek performansa getirebilecek yeterli ekipler var bunu hepimiz biliyoruz. AK parti bir kere oldukça kolektif ve bir çok partiden oluşan değerli bireylerin partisidir. Bu nedenle AK parti başkanlığında bir koalisyon Hükümeti'nin yada tek başına bir iktidar olarak AK parti Hükümeti'nin tekrardan Türkiye'nin başına gelmesi ve gerek içinde yaşanan sıkıntıların gerek komşularla olan sorunların gerek Avrupa birliği ile yaşanan sıkıntıların giderilmesi ve Türkiye'nin yeniden pozitif ılımlı, güvenilir ülke havasına sokulması gerekiyor.

2016 ÇOK ŞEYLERE GEBE

Açıkçası ben Sayın Erdoğan'ın dün son derece mesajlarla dolu bir konuşma yapmasını bekliyordum, konuşmasını televizyondan izledim, makul, günün anlam ve önemi anlatan bir konuşma yaptı ve bazı küçük mesajlar dışında aslında haber olabilecek herhangi bir mesaj göndermedi. Tabii bu ziyaretin elbette ki şuan bizim göremediğimiz bir başka nedeni, maksadı vardır.

Bazı meslektaşlarımla yapmış olduğum konuşmalarda Kıbrıs'ta önemli gelişmelerin yaşanacağı, bunun için Türkiye'nin burada belirleyici bir aktör olarak yeniden boy göstereceği, bilhassa 2016 yılının Kıbrıs açısından Türkiye açısından ilginç bir yıl olacağını görebiliyoruz.

Bunu her ne kadar yazamasak da yazamamamızın tek nedeni konuların ne olduğunu bilmememizden kaynaklanıyor, bu konuların ne olduğunu bilmediğimiz için belki bunları çok da net kaleme alamıyoruz ama özellikle önümüzdeki yıl Kıbrıs'ta ciddi gelişmeler yaşanacağını, ciddi değişimler olacağını hissedebiliyoruz.

Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan'ın Cumhurbaşkanımız Sayın Akıncı ile içinde bulunduğu son derece iyi ve pozitif bir dostluk ilişkisi var. Yeni hükümete bakacak olursak Sayın Erdoğan'a yakınlığı ile bilinen Talatı'n genel başkan olması ve geniş tabanlı bir hükümet ile ülkeyi önemli gelişmelere hazırlayacak olması dünkü yazımda da ifade ettiğim gibi son derece değerlendirmeye muhtaç önemli bir konudur.

Elbette ki bu noktada hem Türkiye'ye hem Akıncı'ya hem de Talat'a destek vermemiz gerekiyor. Özellikle Sayın Talat konusunda her ne kadar kafamda başarılı olup olmayacağı ile ilgili bazı soru işaretleri olsa da perde gerisinde bir çok konunun Ankara'nın bilgisinde şekillendiği ve Kıbrıs Türk halkının menfaatine şekillendirmeler olduğunu düşünüyorum.

SİYASİ YAPIYA GÜVENMELİYİZ

Bakınız; olaylara istediğimiz kadar eleştirisel yaklaşabiliriz, yüksek sesle negatif konuşmalar yapabiliriz ancak bilmemiz gereken önemli bir gerçek var ki şuan gerek Türkiye'de gerekse Kıbrıs'ta siyaseti en doğru ve en iyi yönetebilecek kişiler iktidardadır ve biz bu Siyasal yapıya güvenmek ve desteklemek durumundayız.

Burada beni asıl korkutan mesele şudur ki bu denli hem profesyonel hem akil bir siyasi yapının, Kıbrıs Türk halkının yakın geleceğini iyi yönde değil de kötü yönde etkilemesi halinde şüphesiz Kıbrıs'ta geriye dönüşü zor ciddi sonuçlar doğuracaktır

Ama şu an yapılması gereken süreci dikkatle, destekle ve elbette ki biraz kaygıyla izlemek ve bu sürece sahip çıkmaktır.

Sonuç olarak özellikle önümüzdeki yıl yani 2016 yılında Kıbrıs'ı önemli bazı gelişmeler bekliyor bunun ne olduğunu hiçbirimiz bilmiyoruz ama hissediyoruz. Bakalım perde ne zaman aralanacak…

*************

GÜNÜN SÖZÜ

BEN HİÇ BÖYLESİNİ GÖRMEMİŞTİM, VURDUN KANIMA GİRDİN , İTİRAZIM VAR

ATTİLA İLHAN

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları