Kaybetme pahasına "evet" tehlikesi!

Yayın Tarihi: 11/09/15 08:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+
  • Tanınmamışlığın, Türkiye bağımlılığın, Türk lirası kullanma zaruretinin, Rumlar tarafından istenmeme, Dünya tarafından izole edilmenin sonuçlarına bu toplum daha ne kadar dayanır, ne kadar bu ülke de yaşam sürer pek emin değilim, ve umutsuzum. Çeyrek asır sonra Kıbrıslı Türklerin hakları diye birşeyden bahsedebilir miyiz ondan da pek emin değilim.
  • Şu an Kıbrıs Türk halkı iki sert yol ayrımı, iki farklı düşünce ve ciddi bir belirsizlik depresyonu yaşıyor. Türk lirası kullanıyoruz ama ekonomimiz dışarıya bağımlı, bu nedenle tüm yaşantımız dolar ve sterlin üzerine şekillenmiş durumda. Bu da demek oluyor ki eğer Türkiye'nin durumu kötüyse vay halimize. Şevkimiz geldi de arabayı mı değiştik, ya da bir yuva kuruyoruz zaruri bir ev mi aldık, vay halimize.

  • Sokaktaki vatandaş şu an AK Parti'ye oldukça sert eleştiriler yapıyor ce Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dahi ülkeden gitmesini istiyor. Evet aynen KKTC'de yaşanan durum bu. İnin sokağa bunu duyarsınız. Peki bu olması gereken bu mu diye de sormak lazım !!!

Herkesin sinirleri gergin, hem de inanılmaz gergin. Öyle sanıyorum ki memleketi saran bu toz bulutu öylesine bir kapattı ki havamızı zaten depresif olan yapımız daha da bir depresif oldu. Birçok dostla akşam sohbetlerinde buluşuyoruz haliyle, gazeteci de olunca şunu da yaz bunu yaz illa ki deniliyor. Kıbrıs meselesinin yanı sıra Türkiye'nin içinde bulunduğu kriz ve neredeyse bir iç savaş olarak nitelendirmeye doğru gideceğimiz hal alıyor. Türkiye de yaşanan çatışmalar, hükümet boşluğu, yani bir türlü yeni ve güçlü bir hükümetin kurulamaması, haliyle ekonomik dengeleri mahvetti. Dövizin hızlı yükselişi Türkiye'yi hala cazip kılarken bizim gariban ve tanınmayan devletimizi de sıfırladı.

Hani der ya bir Çin atasözü bana balık verme balık tutmayı öğret, aynen o duruma düştük. Bırakın kalkınmayı adeta çözüm olsun da nasıl olursa olsun, yeter ki Türkiye'ye bağımlılık kalksın, Türk Lirası kullanımından vazgeçilsin, Türkiye de her ne yaşanıyorsa yaşansın bu KKTC'yi etkilemesin noktasına geldi toplum.

PARA HERŞEYDİR VE BÖLÜNMELER

Bakınız, şu an Kıbrıs Türk halkı iki sert yol ayrımı, iki farklı düşünce ve ciddi bir belirsizlik depresyonu yaşıyor. Sırayla gidelim. Türk lirası kullanıyoruz ama ekonomimiz dışarıya bağımlı, bu nedenle tüm yaşantımız dolar ve sterlin üzerine şekillenmiş durumda. Bu da demek oluyor ki eğer Türkiye'nin durumu kötüyse vay halimize. Şevkimiz geldi de arabayı mı değiştik, ya da bir yuva kuruyoruz zaruri bir ev mi aldık, vay halimize. Sterlin 3,50'den 4,60'a çıktı oturdu. Kelime anlamıyla Türk lirası % 35 değer kaybetti. Sokaktaki vatandaş şu an AK Parti'ye oldukça sert eleştiriler yapıyor ce Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dahi ülkeden gitmesini istiyor. Evet aynen KKTC'de yaşanan durum bu. İnin sokağa bunu duyarsınız.

Peki bu olması gereken bu mu diye de sormak lazım. Daha önce de yazdım; Türkiye artık kolay yönetilebilen bir ülke değil, bundan dolayı Erdoğan gitsin demekle sorunlar çözülmüyor. İster beğenin ister beğenmeyin 1 Kasım'da sandıktan ancak AK Parti tek başına iktidar çıkarsa Türkiye toparlanabilir.

Bunu bir dipnot olarak belirttikten sonra tekrardan memlekete dönelim. İşte Türkiye'de yaşanan belirsizlikler ve ekonomin kötüye gidişatı Kıbrıs'ta Kıbrıslı Türklere sunulacak herhangi bir anlaşmaya kayıtsız şartsız evet dedirtecek noktaya getirmiş durumda.

Anlayacağınız kaybetme pahasına olası bir referandumda Kıbrıslı Türkler ciddi bir oranla evet diyebilir. Hani halk deyimiyle "beytambal kalsın da ne olacaksa olsun zaten mahvolduk" dercesine. Bu tehlikeyi hiç kimse küçümsemesin.

MALIM NE OLACAK VE GÖÇ FURYASI

Öte yandan bir başka nokta daha var ki özellikle mülkiyet konusundaki belirsizlik. Görüşme masasında henüz konuşulmaya başlanmamış olsa bile alıp başını giden dedikodular, Türk malı tutanı da Rum tarafı tutanı da tedirgin etmiş durumda. Rum malında oturanlar, malını satıp göç etmeyi bile düşünüyor. Ortaya atılan birçok senaryo var, görüşmeciler özellikle Cumhurbaşkanı Akıncı, süreci yakından takip eden gölge görüşmecimiz Sn Talat ve Ankara Dışişleri, mal-mülk konusunda ne olup biteceğini zannımca çok iyi biliyor ama bunu zikretmiyor. Bilmelerini de zikretmemelerini de ben çok normal karşılıyorum. Ama bu gizleme bir yere kadar sürmeli, çünkü belirsizlikler toplumda başka infialler yaratacaktır şüphesiz.

Siyasileri ne kadar ilgilendirir bilemem, muhtemelen ama özellikle gençlerde ciddi bir göç isteği var.

"HAVA OLUMLUDUR" ALGISI GERÇEK Mİ?

Herkes aslında bunu merak ediyor ve inanın cevabını kimse bilmiyor. Görüşmecilerin açıklamalarına baktığınızda aslında herşey yolunda gidiyor. Hatta oldukça temkinli ve iyi niyetli götürüyor liderler bu işi. Dıştan bakınca görünen algı bu, aynen fotoğraf bu. Ama gerçekten öyle mi? Rum tarafına bakıyorsunuz, Rum Hükümet sözcüsü ansızdan kendi Dışişleri Bakanlarını yalanlayabiliyor. Ya da Rum basınında çıkan haberlere ya da sızdırılan haberlere baktığınızda aslında görüşmeler çok da yolunda gitmiyor. Hangisi ne kadar doğru, aslında bunu kimse bilmiyor.

ÇÖZÜM ŞART AMA NASIL?

Kıbrıs meselesinin çözümüne ister olumlu pencereden bakarsınız, ister olumsuz. Bu keşke hayata bakmak gibi bir şey olsa, hani iyi bakıp iyi görmek gibi, ya da negatif olup negatif yaşamak gibi. Ama Kıbrıs meselesi işte hayata bakış gibi değil. Ortada bilinen ve gizlenen gerçekler var. Bizim liderlerimize bakarsanız süreç temkinli ama olumlu, Rum tarafına bakarsanız, Asker çıksın, vatandaşlıklar azalsın, şu olsun bu olsun gibi yaklaşımların hakim olduğunu görürsünüz.

İşin özeti şu ki, eğer yıl sonuna doğru ya da yeni yılın başlarında bir referanduma gidilebilirse Kıbrıs'ta kalıcı bir çözüm olabilir ama bu tren gelecek yılın yazlarına uzarsa, kopmalar yaşanır ve tekrardan zamana yayılır pek çok şey.

Tanınmamışlığın, Türkiye bağımlılığın, Türk lirası kullanma zaruretinin, Rumlar tarafından istenmeme, Dünya tarafından izole edilmenin sonuçlarına bu toplum daha ne kadar dayanır, ne kadar bu ülke de yaşam sürer pek emin değilim, ve umutsuzum. Çeyrek asır sonra Kıbrıslı Türklerin hakları diye birşeyden bahsedebilir miyiz ondan da pek emin değilim.

***************

GÜNÜN SÖZÜ

Unutmak ve Affetmek iyi insanların intikamıdır.

VİCTOR HUGO

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.