Çözüm masası gergin!

Yayın Tarihi: 14/10/15 08:00
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+
  • Kıbrıs'taki liderler aslında bu çözüm sürecinde yalnızdırlar. Bu son derece önemli bir konudur. Türkiye'de yaşanan krizler, çatışmalar , terör olayları ve aynı zamanda ekonomik sorunlar, Türkiye'nin şuan değil Kıbrıs sadece kendi sorunlarını çözmeye konsantre olabilme durumu var. Türkiye başını kaldırıp da etrafında ne oluyor diye bakacak durumda değil. İnşallah Türkiye bu zor günleri aşacak ve düzlüğe çıkacaktır. Buna hiçbir şüphem yok.
  • Bir diğer ikinci konu ise Yunanistan'a bakalım. Yunanistan batmış bitmiş bir memleket. Hiçbir zaman belini doğrultamayacak bir hale geldi. Çipras 20 defada seçilse Yunanistan'ı düzlüğe çıkaramayacak. Yani işin özeti Kıbrıs'taki liderler Kıbrıs sorununun çözümü noktasında aslında yalnızdırlar, bu durum bir dezavantaj gibi gözükse de aslında avantaja dönüşebilir. Belki zoraki bir avantaj belki kader birlikteliği yapma zorunluluğu.

Kıbrıs Müzakere Sürecinde önceki gece liderler arasında yaşanan gerginlik az kalsın görüşmelerde kopmaya neden oluyordu. Neyse ki hem iki liderin soğuk kanlılığı hem de Eide'nin arabuluculuğu sayesinde gerginlik aşıldı ve tatlıya bağlandı. Hem akıncı için hem de Anastasiades için uzun bir gece oldu. Geç saatte yedikleri yemek umarım rahatsızlık vermemiştir. İşin şakasını bir yana bırakarak konunun derinliklerine inelim.

Kıbrıs müzakere sürecinde çok ilginç bir aşamadan geçiliyor. Liderler olası çözümü daha doğrusu yakın zamandaki olası çözümü son derece pozitif ve yüksek sesle konuşuyorlar. Fotoğrafa bakıyorsunuz; sanki de önümüzdeki yılın mart-nisan aylarında bir referanduma gidilecek ve bir an evvel olası bir anlaşma metni her iki halkında onayına sunulacak.

Önceki gece ara bölgede gerçekleşen görüşmelerde yaşanan gerginlik güvenilir kaynaklarımızdan bize ivedi bir şekilde ulaştı, bilhassa Kıbrıs Genç TV'deki canlı yayınıma giriş yaparken bu gerginlik bilgisini izleyicilerimle de paylaştım.

Görüşme sonrasında Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın da yapmış olduğu değerlendirmelerde bir takım sıkıntılar olduğunu ancak görüşmelerin iyi gittiğini öğrendik. Yani günün sonunda geldiğimiz nokta da süreç olumlu ilerliyor algısı var, havası var; pekala gerçekten durum böyle midir? Hatta hatta Cumhurbaşkanı Akıncı'nın dün yapmış olduğu bir açıklamada güneydeki basının ve bazı çevrelerin müzakere masasına olumsuz yönde müdahale ettiğini ifade etmesi masada yaşanan gerginliğin varlığını daha da güçlendir.

Açık yüreklilikle söylemek gerekirse Kıbrıs sorununda gelecek yıl ortalarına doğru eğer ki ciddi anlamda bir yakınlaşma sağlanamazsa ve bir referanduma gidilmezse çözüm sürecinin berhava olacağını düşünüyorum.

Bazı haber siteleri referandumda evet çıkması halinde KKTC'nin bir yıl içinde euroya geçiş yapacağı haberini veriş şeklini gördüm, adeta bir kandırmaca yapılmış. Akıncı'nın açıklaması öyle bir başlıkla atılmış ki sanki de hemen avroya geçiliyor.

Elde ne var diye baktığımızda aslında fotoğrafı çokta net okuyabiliriz. Kendi cumhurbaşkanımızdan başlayalım. Sayın Akıncı, süreci seçildiği günden beri iyi yöneten iyi götüren ve gerçekten çözüm istenciyle büyük uğraşlar veren bir portre çiziyor.

Akıncı'nın hakkını teslim etmekte fayda var. Sayın Talat'ın da çözüm sürecine tanık oldum. Talat da çözüme çok istekliydi ancak çok istekli oluşu ne yazık ki Rum tarafına aşırı güvenmesine ve günün sonunda hayal kırıklığı yaşamasına neden olmuştu. Mustafa Akıncı da da çözüm istenci var ama aşırı güven aşırı talep yok.

Yani Sayın Akıncı son derece temkinli ama bununla beraber istekli bir süreç yürütüyor . Ben Mustafa Akıncı'yı son derece başarılı buluyorum. Öte yandan Rum lider Nikos Anastasiades'e bakacak olursak; ilk kez Eoka kökenli bir hukukçunun, bir siyasetçinin çözüme bu kadar yakın manevralar yaptığını gözlemliyorum. Bu konuda ne kadar samimi olup olmadığını çok değil yaklaşık altı ay sonra hep birlikte göreceğiz. Ortada bir gerçek var ki her iki lider de Kıbrıs müzakere sürecini başarıya ulaştırmak için iyi bir performans sergiliyor birbirlerini kırmamaya birbirlerini doğru anlamaya önem veriyorlar. Şimdi yeniden bu yazıda mal mülk ne olacaktı, nasıl ödenecekti kim kime ne kadar verecekti diye cevabı hiç kimse tarafından dahi bilmeyen sorular sorup da boşu boşuna yer işgal etmek istemiyorum.

Tazminatla bu sorunun çözüleceği söyleniyor, elbette ki en iyi çözüm yöntemidir ancak söylendiği gibi Türkiye'nin ya da Amerika'nın bu konuya olumlu katkıları olacak mıdır ?

LİDERLER ASLINDA YALNIZ!

Kıbrıs'taki liderler aslında bu çözüm sürecinde yalnızdırlar. Bu son derece önemli bir konudur. Türkiye'de yaşanan krizler, çatışmalar, terör olayları ve aynı zamanda ekonomik sorunlar, Türkiye'nin şuan değil Kıbrıs sadece kendi sorunlarını çözmeye konsantre olabilme durumu var. Türkiye başını kaldırıp da etrafında ne oluyor diye bakacak durumda değil. İnşallah Türkiye bu zor günleri aşacak ve düzlüğe çıkacaktır. Buna hiçbir şüphem yok.

Bir diğer ikinci konu ise Yunanistan'a bakalım. Yunanistan batmış bitmiş bir memleket. Hiçbir zaman belini doğrultamayacak bir hale geldi. Çipras 20 defada seçilse Yunanistan'ı düzlüğe çıkaramayacak. Yani işin özeti Kıbrıs'taki liderler Kıbrıs sorununun çözümü noktasında aslında yalnızdırlar, bu durum bir dezavantaj gibi gözükse de aslında avantaja dönüşebilir. Belki zoraki bir avantaj belki kader birlikteliği yapma zorunluluğu.

Kıbrıs'ın doğal gaz zenginliği var işte bu doğal gazın yüzü suyu hürmetine liderler iradelerini ortaya koyarak, Kıbrıs konusunu bir an evvel çözerlerse her iki halkın da geleceği refah ve huzur içinde olacaktır. Aksi takdirde Rum tarafı hiçbir zaman huzur içerisinde olduğu topraklarda yaşayamayacak ve yine Türk tarafı da dünyadan tecrit edilmiş, dışlanmış şekilde yoluna devam etmeye ve azalarak yok olmaya mahkum olacaktır. Gerçek budur.

Geldiğimiz bu noktada her iki liderde Kıbrıs sorununu çözmek için inanılmaz iyi bir şans yakaladılar umarım bu şans başarıyla sonuçlanır.

******************

CAHİTOĞLU'NDAN DÜZELTME

Eğitim Bakanlığı Bakanlık Dairesi Müdürü Hüseyin Cahitoğlu önceki gün köşemde kaleme aldığım ve UBP içerisinde hayli ses getirdiğini duyduğumn"Bu Ayrımın Sebebi Ne?" başlıkla yazımla ilgili olarak beni aradı ve cevap hakkını kullanarak bazı ithamlara cevap vererek düzeltmemi rica etti. Objektif meslek anlayışı çerçevesinde kaleme aldığım tüm konu ve şahıslara cevap hakkı tanımamız gerekir. Cahitoğlu'nun açıklamasına göre Dikmen yeni mahalle muhtarlığı bölgesinde Mehmet Özsezer'in gerekli izni olmadığını, mevcut iznin söz konusu bölgenin karşı tarafında olduğunu, bununla birlikte Özsezer'in ifade ettiği gibi Eğitim Bakanı Dürüst'ün, kendisini arayıp bu konuda herhangi bir talimat vermediğini söyledi. Olayla ilgili bakanlık olarak tüm işletmeler eşit mesafede olduklarını da sözlerine ekledi.

*************

GÜNÜN SÖZÜ

Biten bir aşkın hemen ardından bir başkasıyla başlayan şeyin adı, "ilişki" değil "çelişkidir".

PAPLO NERUDA

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları