Devlet okulları çöktü bilmeyen mi var?

Yayın Tarihi: 24/12/15 08:00
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+
  • Eğer ki uyuşturucu kullanım yaşının düştüğünü kabul ediyorsak bu çocuklar uyuşturucu ile nerede tanışıyor sorusunu sormak lazım. Bir kısmı okulda bir kısmı da okul dışında. Bugün polis genel müdürlüğü habersiz bir şekilde herhangi bir liseyi tüm öğrenciler sınıfta ders görürken bassa ve onlarca polis sınıfta üst baş çanta araması yapsa bakın görün bakalım neler çıkacak. Kimse bunu konuşmuyor ve de konuşmak istemiyor. . Öğrencinin öğretmeni dövmeye kalktığı bir eğitim sisteminden bahsediyoruz. Ne yazık ki devlet okullarında birçok şey güllük gülistanlık değil.
  • CTP, Demokrat Parti ile hükümet ettiği dönemde eğitim bakanlığını sırf CTP Milletvekili Mehmet Çağlar bakanlık almasın diye DP'ye verince Demokrat Parti iki tane bakan görevlendirmek zorunda kaldı. Yani demem o ki eğitimi şu an ehil ellere bile verseniz kolay toparlanacak bir durumda değil nerede kaldı eğitimden anlamayan kişileri eğitim bakanı yapacaksınız.
  • Normal bir zekaya sahip olan her öğrenci gerekli çabayı sarf ettikten sonra başarılı olabilir. Astronotta olur doktor da olur. Bu yeterli bir zekâyla mümkün. Ancak bir öğrenci fakirse, aile içi huzursuzluğu varsa, şiddet görüyorsa, ödevini dahi yapabilmek için bir bilgisayarı dahi yoksa elbette ki o öğrenci de duygusal zeka eğitim görmeye müsait olmaz. Daha anlaşılabilir bir dille söyleyecek olursak, çocuğun okumaya hevesi olmaz. Başbakan Kalyoncu bunu böyle açıklasaydı daha doğru anlaşılırdı.

Başbakan Ömer Kalyoncu devlet okullarındaki eğitimin kalitesini eleştirip bunun düşük olduğunu ve ağırlıklı olarak fakir çocukların okuduğunu açıklayınca sendikalar dahil birçok öğretmen Ömer beye veryansın etmeye başladı. Peki başbakan yanlış bir şey mi söyledi? Kısmen evet ama ağırlıklı olarak hayır. Ömer beyin söyledikleri büyük ölçüde doğru. Gelin görün ki bunu söyleyen başbakan kendisi olunca "e söyleyeceğine bu ayıbın bir parçası da senin düzelt" denmesi de son derece normal.

Başbakana ağır şekilde saldırmak yerine olayı daha derinlemesine tartışmak lazım. Özel okullarda daha iyi eğitim verildiği doğru. Kimse bunu inkar etmesin. Ancak devlet okullarındaki öğretmenleri de kötülememek lazım. Devlet okullarındaki sınıf yetersizliği, öğretmen yetersizliği, çağın gerisinde kalan bazı uygulamalar, hep bunlar devlet okullarında verilen eğitimin kalitesini tabii ki düşürüyor. Daha da önemlisi devlet okullarındaki öğrenci sayısının fazla olması, yeterli dersliklerin olmayışı hep bunlar ders veren öğretmenlerin de motivasyonunu sıfırla çarpıyor.

SÖYLEM DOĞRU AMA EKSİK

Ömer Kalyoncu'nun başbakan olarak yaptığı tespitler ağırlıklı olarak doğru ama eksik. Demesi gerekirdi ki "devlet okullarındaki eğitim kalitesi daha iyi olmalı, olmadığı için başarı oranı düşüyor. Hükümet olarak bu konuda radikal kararlar ve bütçe ayırmalıyız ve devlet okullarındaki kaliteyi artırmalıyız" işte o zaman kimse başbakanı eleştirmeyecekti.

PSİKOLOJİİK ZEKA VE DUYGUSAL ZEKA

Normal bir zekaya sahip olan her öğrenci gerekli çabayı sarf ettikten sonra başarılı olabilir. Astronotta olur doktor da olur. Bu yeterli bir zekâyla mümkün. Ancak bir öğrenci fakirse, aile içi huzursuzluğu varsa, şiddet görüyorsa, ödevini dahi yapabilmek için bir bilgisayarı dahi yoksa elbette ki o öğrenci de duygusal zeka eğitim görmeye müsait olmaz. Daha anlaşılabilir bir dille söyleyecek olursak, çocuğun okumaya hevesi olmaz.

Başbakan Kalyoncu bunu böyle açıklasaydı daha doğru anlaşılırdı. Yoksa pek ala fakir çocuklar da okuyarak başbakan, cumhurbaşkanı, parti başkanı olabilir. Bu engel değil.

EĞİTİM BAKANINA GÖRE HERŞEY TAMAM MI?

Eğitim bakanı Kemal Dürüst'ü sever sayarım, değerli bir politikacıdır. Son zamanlarda medya ile arasında kendisi bir uçurum yarattı o ayrı mesele ama işini elinden geldiği kadar iyi yapmaya çalışsa da bol bol okul gezip gazetelere bunu servis ettirip herşey yolunda algısı yaratmaya çalışmakla eğitimin içinde bulunduğu kötü durumu örtbas edemez. Şüphesiz ki devlet okulları olması gereken yerde değil. Ancak bunun tek sorumlusu Bakan Dürüst ya da Başbakanın kendisi değildir. Genel anlamda eğitime verilmesi gereken değer çoğu zaman verilmemiş ve birçok kez de hükümetler arasında yanlış bir şekilde paylaşılmıştır.

UYUŞTURUCU VE OKULLARDAKİ DİSİPLİNSİZLİK

Eğer ki uyuşturucu kullanım yaşının düştüğünü kabul ediyorsak bu çocuklar uyuşturucu ile nerede tanışıyor sorusunu sormak lazım. Bir kısmı okulda bir kısmı da okul dışında. Bugün polis genel müdürlüğü habersiz bir şekilde herhangi bir liseyi tüm öğrenciler sınıfta ders görürken bassa ve onlarca polis sınıfta üst baş çanta araması yapsa bakın görün bakalım neler çıkacak. Kimse bunu konuşmuyor ve de konuşmak istemiyor.

Yapılan trafik kontrollerinde ve de kazalarında alkol kontrolü yapıldığı gibi uyuşturucu kontrolü de yapılsa çıkacak sonuçlar karşısında ülkenin gündemi darmadağın olur.

Hal böyle olunca da imkanı olan çocuğunu sırf bu tür bir çirkefe bulaşmasın diye özel okula yolluyor. Kimse kimseyi kandırmasın. Yapılması gereken özellikle Eğitim Bakanlığının devlet okullarındaki kontrolü daha fazla eline almasıdır. Öğrencinin öğretmeni dövmeye kalktığı bir eğitim sisteminden bahsediyoruz. Ne yazık ki devlet okullarında birçok şey güllük gülistanlık değil.

Basıncınız çeker sizin yakışıklı bir fotoğrafınızı servis de eder ama sorunlar devam eder gider.

CTP, Demokrat Parti ile hükümet ettiği dönemde eğitim bakanlığını sırf CTP Milletvekili Mehmet Çağlar bakanlık almasın diye DP'ye verince Demokrat Parti iki tane bakan görevlendirmek zorunda kaldı. Yani demem o ki eğitimi şu an ehil ellere bile verseniz kolay toparlanacak bir durumda değil nerede kaldı eğitimden anlamayan kişileri eğitim bakanı yapacaksınız.

Bakan Dürüst dediğim gibi elinden geleni yapıyor belki ama sorun yok politikasından ziyade sorunları kabullenip çözmeye odaklanması gerekiyor.

Sonuç olarak Başbakan Ömer Kalyoncu'nun yapmış olduğu açıklama her ne kadar başını ağrıtsa da yanlış tespitlerde bulunmadı. Sadece başbakan olarak bu yanlışları düzelteceğini söylememesi ve en önemlisi bunun için ciddi bir eğitim politikasına sahip olunmadığı gibi bunu oluşturma yolunda bir adım atmaması Ömer beyi haksız duruma düşürüyor kamuoyu önünde.

Yoksa başarılı olmak fakir olup olmamakla değil kaliteli ve huzurlu eğitim alıp almamakla alakalı bir durum. Bunu da yapacak olan Başbakan ile eğitim bakanından başkası değil.

****************

GÜNÜN SÖZÜ

Ya tam açacaksın yüreğini, ya da hiç yeltenmeyeceksin! Grisi yoktur aşkın; ya siyahi, ya beyazı seçeceksin..

Şems-i Tebrizi

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları