Olmuyor... Rumlarla olmuyor...

Yayın Tarihi: 23/06/16 08:00
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+
  • Halbuki ne olmalıydı. Rumlar kayıtsız şartsız Türk yardımını kabul etmeliydi. Türk uçakları yangına müdahale ederken Türk itfaiyesi de yangını söndürmeye katılmalıydı ve benim Reisi Cumhurum makam aracıyla Rum lider ile yangın bölgesini ve halkı ziyaret etmeli, teselli etmeliydiler. Hatta bu yangından sonra KKTC yüklü miktarda fidan da verebilirdi, dahasını söyleyeyim.; Kıbrıslı Türk çocuklarla Kıbrıslı Rum çocuklar da bu fidanları birlikte dikebilirlerdi. Ve bu daha uzar gider, neler yapılırdı neler. Olması gereken, oluşması gereken fotoğraf buydu işte. Eğer gerçekten çözüm ortamına doğru gidiyorsak yapılması gereken buydu. İşte bu fotoğraf çözüme doğru yürüdüğümüzün en güçlü belirtisi olurdu. Bu olmadı, Rumlar istemedi.
  • Yangın konusu bir kez daha vesile oldu ve bir kez daha anlamış olduk. Doğruları konuşalım. Hepimiz biliyoruz ki iki halk bir arada, kucak kucağa yaşayamaz. İyileştirilmiş şekliyle olabileceği en çok şu an ki durumdur. Rum tarafında yaşayan Türkleri düşünün. Gidin sorun bakalım ne kadar rahattırlar. Günün sonunda isimleri Türktür ve bunun kaygısını yaşıyorlar. İşte kapılar açık. Bir Rumun gelip Türk tarafında ev satın almasına hiçbirşey engel değil, tatil yapmasına hiçbir şey engel değil. Ne kadarı Kuzey'de tatil yapıyor, kaç Rum, Kuzey Kıbrıs'ta yaşamayı seçti. Herkes karşılıklı geçişlerini yapıyor, alış verişini yapıyor, dostuna, sevgilisine uğruyor ama gece olunca herkes kendi inine geri dönüyor.

Trodos yangını vesile oldu da bir kez daha komşumuzun çok zor bir hayat eşi olacağını öğrenmiş olduk. Bana adeta eski evlilikleri hatırlatıyor Rum tarafını n ortaya koyduğu zihniyet. Hani nikah kıyana kadar hanıma dokunamazdı ya eskiler. Sevişmek bir yana yanlışlıkla öpebilirse büyük olay. Bizim Rum komşumuzda aynen o hesap; herşey şartla şurtla.

Kardeşim senin evin yanıyor bırak işte yardım edelim. KKTC itfaiyesi yardım etsin, Türkiye uçaklarıyla katkı koysun. Ne enteresan adamlar bu Rumlar. Şart üstüne şart. Uçaklar Rum kesimine inecek, denizden alacağı suyu Güney sahillerinden alıp dökecek. Ne fark eder Allah aşkına. Sanane kardeşim benim uçağım nerden iner kalkar, suyu nereden alır da döker. Sen yangını söndürmeye bak. Hayır olmaz; adamın evi yanıyor, köyleri boşalıyor, insanları ölüyor hala şart koşuyor Rum lider Anastasiades.

Türkiye bir konuda yardım teklif etmişse bu senin şartlarınla gerçekleşmez. Her devletin kendi ilkeleri ve kuralları var.

Allah aşkına nasıl barış söylemleri yazacağız, hani olacağına da inancım her geçen gün azalıyor ama olası bir referandumda nasıl halkı çözüme evet demesi için ikna edebilecek hem siyasiler hem gazeteciler.

Bu memleketin önde gelen 10 gazetecisi bu plan sonumuz olacak diye bir ay yazı yazsın o referandumda hayatta evet çıkmaz..

1995 yılında Kuzey'de yangın çıktığında da biz Rumların yardımlarını kabul etmemiştik. Ama o zamanlar çözümün Ç harfini bile duymak istenmeyenler hakimdi hem Kıbrıs'ta hem de Türkiye'de . Kıbrıs'ın Kuzeyinde Türkiye de buna dahil zihniyet çok değişti. Artık herkes üzüm yeme peşinde. Ama Rumların zihniyeti değişmedi.

Güney Kıbrıs'ı mahvetmek üzere olan bir yangın için, yani zor günlerinde yardım kabul etmeyen bir yönetimle nasıl birleşeceğiz, nasıl aynı yatağa gireceğiz.

Dediğim gibi çözüm olacak ve Kıbrıslı Türklerin en az Rumlar kadar hakkının olacağı yeni bir evlilik yapacağız. Benim buna inancım kalmadı artık.

Rumlar öyle bir sevgili ki elini tutabilmek için çok şey feda etmeniz gerekiyor. Çözüm olsa bile uzun sürmeyebileceğini düşünüyor insan. İşte bu nedenle bazı Rumcu zihniyetler de garantiler konusunun önemini anlamalı, kavramalı artık.

HALBUKİ NE OLMALIYDI?

Diyeceksiniz ki bir yangındır gelir geçer. Görüşmeler bir yangın yüzünden berhava olmaz. Ben de derim ki görüşmeler zaten diken üstünde gidiyor. Siz sanıyor musunuz ki şahane bir havada geçiyor müzakere masası. Halbuki ne olmalıydı.

Rumlar kayıtsız şartsız Türk yardımını kabul etmeliydi. Türk uçakları yangına müdahale ederken Türk itfaiyesi de yangını söndürmeye katılmalıydı ve benim Reisi Cumhurum makam aracıyla Rum lider ile yangın bölgesini ve halkı ziyaret etmeli, teselli etmeliydiler. Olması gereken, oluşması gereken fotoğraf buydu işte.

Eğer gerçekten çözüm ortamına doğru gidiyorsak yapılması gereken buydu. İşte bu fotoğraf çözüme doğru yürüdüğümüzün en güçlü belirtisi olurdu.

Bu olmadı, Rumlar istemedi.

Cumhurbaşkanı Akıncı'nın açıklamasını okudum ve açıklamasının tamamından Akıncı'nın Rum lidere yardım etme konusunda ısrarcı olduğunu anladım. Yani Akıncı bu yardımın gerçekleşmesi için, yangının hem bitmesi hem de çözüm adına belki de güzel bir fotoğraf yansıtabilmek için uğraştı durdu.

Başaramadı. Kaprisli, kendini kaf dağında gören, ölürüm ama minnet etmem diyen bir partnerle karşı karşıya aslında.

Hatta bu yangından sonra KKTC yüklü miktarda fidan da verebilirdi, dahasını söyleyeyim. Kıbrıslı Türk çocuklarla Kıbrıslı Rum çocuklar da bu fidanları birlikte dikebilirlerdi. Ve bu daha uzar gider, neler yapılırdı neler.

Olmadı. Rum kardeşlerimiz istemedi.Kıbrıslıca da buna eskiler ne der biliyor musunuz "…..ye".. aynen durum bu… kimse de kusura bakmasın.

Rum sempatizanı diyen kardeşlerimiz geceleri içki masalarında içerken, domuz etinin lezzetini anlatırken ve Türkiye'yi yerden yere vururken, kendi devletini, kendi siyasilerini beğenmezken birlik ve beraberlik için uzatılan barış elini Rumların itmesine ne diyecekler acaba merak ediyorum.

İKİ HALK BİR ARADA YAŞAMAZ

Yangın konusu bir kez daha vesile oldu ve bir kez daha anlamış olduk. Doğruları konuşalım. Hepimiz biliyoruz ki iki halk bir arada, kucak kucağa yaşayamaz. İyileştirilmiş şekliyle olabileceği en çok şu an ki durumdur. Rum tarafında yaşayan Türkleri düşünün. Gidin sorun bakalım ne kadar rahattırlar. Günün sonunda isimleri Türktür ve bunun kaygısını yaşıyorlar. İşte kapılar açık. Bir Rumun gelip Türk tarafında ev satın almasına hiçbirşey engel değil, tatil yapmasına hiçbir şey engel değil. Ne kadarı Kuzey'de tatil yapıyor, kaç Rum, Kuzey Kıbrıs'ta yaşamayı seçti. Herkes karşılıklı geçişlerini yapıyor, alış verişini yapıyor, dostuna, sevgilisine uğruyor ama gece olunca herkes kendi inine geri dönüyor. Allah aşkına kaç Rumu siz bizim marketlerde alış veriş yaparken gördünüz? Farkındalık yaratmaktan öteye gidemiyor etkinlikler ve tüm çabalar.

Bu adamlarla çok zor ama çok zor. Yine de siyasettir. Süt siyah olur, güneş batıdan da doğar; belli olmaz.

**************

GÜNÜN SÖZÜ

Ve… Bir gün herkes anlar, sevdiğinin kıymetini… Ama gidince, Ama bitince, Ama ölünce… Kısaca; İş işten geçince!

ANONİM

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.