(A)vrupa, (B)ritanyasız dağılır

Yayın Tarihi: 24/06/16 08:00
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+
Tüm dünyayı yakından ilgilendiren bir gündemle karşı karşıyayız. İngiltere, Avrupa Birliği'nden çıkıp çıkmamayı oyluyor. İngiltere'nin bu referandumunu iyi irdelemek lazım. İngiltere'nin kim olduğuna, nasıl bir devlet olduğuna bir daha bakmak lazım. Fakat bundan önce Avrupa Birliği'ni inceleyelim.

Dünya ittifaklar ve müttefikler dünyası. BM, Nato, Avrasya Birliği, G 20'ler, İKÖ, AB ve daha nice yazabileceğimiz belli başlı ülkelerden oluşan ülkeler toplulukları var. Kimi birlikler savunma, kimileri ekonomik, kimileri dini birlikler aslında.

Örneğin Nato, Kominism tehlikesini bertaraf etmek için kurulmuş bir birlik. Ana üssü Amerika. Bunu bilmeyen yok. Öte yandan hem fakir Avrupa ülkelerini sömürmek, hem Sosyalism tehlikesi ki ağırlıklı Rusya'nın güçlenmesini engellemek için hem de Amerika'ya karşı kurulmuş bir birlikten başka hiçbir şey değil Avrupa Birliği.

Avrupa Birliği'nin birçok artısı da yok değil. Hani tam anlamıyla tuu kakadır diyeceğimiz bir yapı değil ama genel anlamda fakir ülkeleri Pazar olarak kullanan bir yapıdır. Serbest dolaşım hakkı, büyük bir ulus çatısı olgusu, özgürce ikametgah hep bunlar bireysel anlamda çekici gelebilir ama kazanımı olduğu kadar götürüsü de var. En önemli artısı hukuksal yapısı. AB hukuku modern ve örek alınabilecek bir hukuk sisteminden oluşuyor.

FRANSA-ALMANYA KARDEŞLER

Fransa ile Almanya'nın liderliğinde kurulan bu yapı aslında bir tür Avusturya-Macaristan imparatorluğu havasında kurulmuştur. Öyledir de. Almanya-Fransız imparatorluğu değildir de nedir. Kılıçla değil paranın dayanılmaz keskinliği ile terbiye etmiyorlar mı fakir AB ülkelerini.

Hangisi ayakta. Bulgaristan mı? Yunanistan mı? Polonya ? hatta İspanya? Rum tarafı keza öyle ve daha birçok ülkeyi yazabiliriz buraya. Haa bu ülkelerin zaten durumları iyi değildi ve denize düşen yılana sarılır misali AB'ye girdiler. Sonuç? Kaderleri Fransa-Almanya'ya Pazar olmak oldu.

İNGİLTERE- ABD MÜTTEFİKLİĞİ

Gelelim İngiltere'nin ayrılmak istemesine ve bunu halkına taşımasına. Bir kere İngiltere'yi iyi okumak lazım. Tek kelimeyle Amerika'nın en yakın müttefiki değil mi? Amerika'nın AB içindeki gücü değil mi? Öylesine bir güç ki AB'ye girerim ama para birimimi değişmem şartını kabul ettirebilecek güçte.

İngiltere, Amerika'nın her zaman yakın kankası olduğu için hiçbir zaman sevilmedi. Çünkü AB içindeki Amerika'nın sesi radyosu gibi oldu hep.

İNGİLİZ MİLLETLER TOPLULUĞU VE BİRLEŞİK KRALLIK

Her ne kadar karmaşık bir yapısı bulunsa da ki ben anlamak için sayfa sayfa okumuşumdur; Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı diye uzayıp giden adalar topluluğu bir yapısı vardır şu an ki üye devletin. Her ne kadar İngiltere diye nitelendirilse de İngiltere dört devletten en büyüğü olarak en çok söz sahibi olan ülkedir. Yani referanduma gidecek olan aslında Birleşik Krallık 'tır, tek başına İngiltere değil. Bu kelime sadece dil alışkanlığı oldu.

Birleşik Krallık'ta yaşayan İrlanda ve Milletler Topluluğu üyesi ülkelerin vatandaşları ile yurt dışında yaşayan ancak son 15 yılda en az bir kez seçmen kaydı yaptırmış olan İngiliz vatandaşları da referandumda oy kullanabiliyor. Birleşik Krallığı'n deniz aşırı bağlı toprağı konumundaki Cebelitarık vatandaşları da referandumda oy verebiliyor.

Yani İngilizler dersek yine yanlış olacak ama hani anlaşılması açısından İngilizler diyelim son vatandaşına kadar dünyanın her yerinden oy kabul edecek.

ANKETLER NE GÖSTERİYOR?

İngiltere merkezli sosyal araştırmalar merkezi Ipsos MORI'nin Standard gazetesi için yaptığı ankette, halkın yüzde 52'sinin AB'de kalmak, yüzde 48'inin ise AB'den ayrılmak istediğini söylüyor.

Öte yandan oylama işlemi sürerken internetten Populus'un yaptığı anketin sonuçlarına göre ise yüzde 55 AB'de kalmayı desteklerken, yüzde 45'i ise birlikten ayrılmaktan yana gözüküyor.

Öyle tahmin ediyorum ki ağırlıklı olarak Avrupa Birliği'nde kalalım kararı ağır basacak ancak bu kararın yüzde kaç oyla şekilleneceğinin de etkileri olacak ve bu etkiler kötü etkiler olacak diyebiliriz.

AB, İNGİLİZ EKONOMİSİ İÇİN TEHLİKE

İngilizlerin uzun süreden beridir AB'den ayrılma talepleri aslında boşa değil. Avrupa Birliği ile üyeliğini her ne kadar özel statüyle devam ettirse de AB'nin İngiltere'ye mali külfeti 19 milyar sterlin. Ayrıca AB ülkelerinden İngiltere'ye ciddi bir göçün de olduğunu unutmamak lazım. İngiltere'ye göç eden AB vatandaşlarının dört yıl sonra İngiliz devletinin vatandaşlarının özlük haklarının bazılarını kazandıklarını söylemek lazım. Bu sisteme göre AB üyesi ülkelerden İngiltere'ye gelen göçmenler sosyal yardımlardan 4 yıl ardından yararlanmaya başlayacak. Bu uygulama yedi yıl boyunca geçerli olacak. Bu İngiltere için şaka bir durum değil.

AB ÖNEMLİ BİR PAZAR

Yazının başında ifade ettiğim gibi Avrupa Birliği , fakir ülkeleri Pazar olarak kullanıyor ve aslında bir tür sömürüyor. Sözde bazı artılarda sunuyor. Ancak İngiltere ile AB arasındaki ilişkiler elbette ki böyle değil. Her iki yapı da ki İngiltere yerine Büyük Britanya İmparatorluğu ifadesini kullanırsak, AB ile İmparatorluk birbirleri için iki önemli Pazar durumunda. Savunmadan, ticarete birçok konuda işbirliği ve güç birliği yapıyorlar. Bu nedenle İmparatorluk kolay kolay AB'yi terk etmeyecektir diye düşünüyorum.

Ancak çıkacak sonucun her iki yapının da ekonomisinde olumlu olumuz etkiler yaratacağı kesindir. % 55 AB'de kalınsın diye çıksa da % 45'lik bir güvensizlik AB'ye kötü bir darbe indirecektir.

İngiliz Hükümeti başta olmak üzere Amerika da AB'de kalınması gerektiğini vurguluyor. Özellikle İngiltere'nin AB ile olan özel statüsünde daha fazla yumuşatmalar yapıldıktan sonra. İngiltere zarar görmemek için kendini bazı bazı konularda garantiye almış durumda. En önemlisi İngiliz iş dünyası da

AB'de kalınmasını istiyor.

Ben Avrupa Birliğini adil bulmamakla birlikte doğal sömürge imparatorluklarına benzetiyorum. Ancak dünyanın son dönemde adeta ikinci dünya savaşında olduğu gibi kesin çizgilerle bölündüğünü ve üçüncü dünya savaşı tehlikesinin her geçen gün arttığını düşünen birisi olarak Batılı devletlerin hem ekonomik hem de siyasi dominant güç olabilme açısından bir arada kalması gerektiğini savunuyorum.

Avrupa Birliği kesinlikle bir elmas değil, ona hayranlıkla bakamayız ama en az altın kadar değerli, her zaman para ediyor.

*******************

GÜNÜN SÖZÜ

Demokrasinin aleyhindeki en güçlü argüman, ortalama bir seçmenle gireceğiniz 5 dakikalık bir diyalogdur.

Winston Churchill

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları