Hükümette çok seslilik dönemi

Yayın Tarihi: 25/08/16 08:00
okuma süresi: 9 dak.
A- A A+
Düz mantıkla baktığımızda bu fotoğraf Başbakan'ın kabinesine hakim olmadığını gösteriyor bize. Ben bunu anlarım. Cumhurbaşkanı'na destek belirten bir hükümet başının, bakanı aleyhte açıklama yapamaz. Velev ki danışıklı dövüş olmasın! Ya da muhalefet etme konusunda bir fikir birliği olsun Başbakan ile ilgili bakanın.

Deneyimli bir politikacı olarak Tahsin Başkan bunu çok iyi bilir. Tahsin Bey bir konuyu eleştirdiğinde bunu desteklemesem de saygı duyarım çünkü göstermelik değildir ama Başbakan Özgürgün'ün hem çözüm hem de Cumhurbaşkanı konusundaki görüşlerini inanın bilmiyorum. En azından bana geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı'na saygısının olduğunu, kişiliğine bir tavrının olmadığını ve kırgın olmadıklarını söylemiştir, destek belirttiklerini söylemiştir.

Bir süreden beridir Cumhurbaşkanı ile hükümet arasında gereksiz ve tatsız bir sürtüşme var. Burada kabahatin büyüğü Başbakan Özgürgün'de. Aslında Başbakan'ın ne Cumhurbaşkanı ile ne de müzakere süreci ile bir sorununun olduğunu sanmıyorum ben. Dahası Başbakan Özgürgün'ün müzakere sürecini öyle pek de önemsediğini de sanmıyorum. Malum UBP sağ bir parti ve bu ülkede UBP ile DP hem vatanı koruyucu, Anavatancı bir çizgi, sol partiler de hem Rumcu ve ülkesini satmaya hazır olan insanlar olarak gösterilmeye çalışıldı.

KKTC'nin kapalı devre bir hayat sürdüğü dönemlerde bu hep tutmuştur ama gelin görün ki çoktan geçti o yıllar. Yani bu algı ortadan kalktı. Artık UBP sağ tabanı temsil etmediği gibi CTP de sol tabanı temsil etmiyor. İktidar olurken kendi taban oylarıyla iktidar olmuyorlar ki. Yani UBP % 39 oy aldığında hepimiz biliyoruz ki bu oy UBP'nin değil, karma bir oy. Vatandaş mutsuz olduğu iktidarı seçilmesi en muhtemel partiyi destekleyerek seçimlerde cezalandırıyor.

Yani Allah aşkına şimdi CTP vatan haini mi ya da diğer sol partiler? Ya da bir tek sağ tandanslı partiler mi ülkesini seven? Daha da kötü bir şey söyleyeyim artık ideoloji de kalmadı. CTP'nin sol ideolojisi mi var şimdi?

Akıncı neden haklı?

Gelelim hükümet ile Saray arasındaki çekişmeye. Bir kere son derece saçma. Akıncı çözüm dilencisi falan değil. Vazgeçin bunu söylemekten, ne olursa olsun ama çözüm olsun söylemi de yok Akıncı'da. Akıncı sadece bu ülkenin geleceğini sağlıklı bir çözüm kurtarır diyor. Garantilerin önemli olduğuna Akıncı da parmak basıyor ve bu konuyu zaten Türkiye ile istişare ediyor sürekli. Eğer Akıncı vatanı satacaksa hükümetin Ankara'yı eleştirmesi lazım çünkü Akıncı Ankara ile ortak bir yol yürüyor.

Yani hükümetin bu tavrı aynı zamanda Ankara'ya da bir tavırdır. Aklınızı başınıza toplayın ve neyle neyi satın almaya çalıştığınızın farkına varın.

Akıncı'nın Kıbrıs Türkü'nün çıkarlarını koruyan bir çözüm istediğini herkes biliyor. Adamı vatanı satacak görüşmeci olarak yansıtmaya çalışmaktan herkes vazgeçmeli, tutmuyor kardeşim bu tutmuyor.

Başbakan neden kabahatli?

Bir kere Başbakan Özgürgün bir şeye karar verecek. Ya Saray'a bir cephe açacak ve her Allah'ın günü altı dolu donelerle Cumhurbaşkanı Akıncı'ya saldıracak, Akıncı'yı eleştirecek ya da Cumhurbaşkanı'nı destekliyoruz dediğinde bu sözünün arkasında duracak.

Şimdi bu ülkeyi yöneten biri olarak Sn. Başbakan çıkıp da "çözüm dilencisi" derse, sonra "ben yanlış anlaşıldım, sözlerim çarpıtıldı" derse, ardından Cumhurbaşkanı ile yaptığı görüşme sonrasında Cumhurbaşkanı'na destek belirtir de sonrasında o Başbakan'ın Dışişleri Bakanı çıkıp Akıncı'ya verip veriştirirse bu olmaz.

Başbakan'ın net bir duruşu olmalı. Samimi ya da değil. Yani tabana oynayan bir milliyetçilik söylemi de geliştirebilir gerçekten buna inana da bilir. Ama net olacak. Ben bunu Sn. Özgürgün'de göremiyorum ne yazık ki.

Hocam bu böyle olmaz. Şimdi ne olacak peki? Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu ağır açıklamalar yaptı Akıncı aleyhine; eee?! Başbakan daha dün Cumhurbaşkanı'na destek belirtti: http://mfa.gov.ct.tr/pio/ozgurgun-muzakereleri-destekliyoruz/

Başbakan kabinesine hakim değil mi?

Düz mantıkla baktığımızda bu fotoğraf Başbakan'ın kabinesine hakim olmadığını gösteriyor bize. Ben bunu anlarım. Cumhurbaşkanı'na destek belirten bir hükümet başının, bakanı aleyhte açıklama yapamaz.

Velev ki danışıklı dövüş olmasın! Ya da muhalefet etme konusunda bir fikir birliği olsun Başbakan ile ilgili bakanın.

Ertuğruloğlu samimidir

Tahsin Beyi çok iyi tanıdığımı söyleyebilirim. Tanıdığım günden bugüne Kıbrıs konusundaki görüşleri bir gram değişiklik göstermemiştir, şahin bir politikacıdır. Yani Akıncı aleyhine yaptığı ya da Rum tarafı aleyhine yaptığı açıklamalar göstermelik, tabanı memnun etsin, prim toplasın diye yapılmış bir açıklama değildir. Adamın inancı bu yöndedir. Rumlarla bir çözüm istemiyor ve bundan da hiç taviz vermemiştir. Tahsin Başkan başka alternatif yollar vardır dese de çözüm dışındaki herhangi bir alternatifi başta Ankara Hükümeti istemiyor, Akıncı'yı bırakın bir yana Ankara'nın net bir tavrı var çözüm konusunda. "Müzakere de müzakere" ta ki olana kadar. Ama farkındaysanız demiyor kimse "kalkın masadan, boş verin, başka bir yola giriyoruz". Yok böyle bir durum. Olmaz da, mümkün değil!

Deneyimli bir politikacı olarak Tahsin Başkan bunu çok iyi bilir. Tahsin Bey bir konuyu eleştirdiğinde bunu desteklemesem de saygı duyarım çünkü göstermelik değildir ama Başbakan Özgürgün'ün hem çözüm hem de Cumhurbaşkanı konusundaki görüşlerini inanın bilmiyorum.

En azından bana geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı'na saygısının olduğunu, kişiliğine bir tavrının olmadığını ve kırgın olmadıklarını söylemiştir, destek belirtiklerini söylemiştir. Bu arada bu gerginlikten sonra Akıncı, Dışişleri'nden birini ekibine dahil etmez.

UBP, Akıncı ve Ankara'ya karşı mı?

Gelin olaya bir de başka boyuttan bakalım. Bir kere Ankara dediğimiz o güçlü başkent ve başında oturan saygı değer bir devlet adamı olan Cumhurbaşkanı Erdoğan, en çözüm istemeyen Cumhurbaşkanı olarak tanıdığımız Derviş Eroğlu'nu bile çözümcü yapmıştır. Yakın geçmişte bu konuyla ilgili yüzlerce demecini bulabilirsiniz Derviş Beyin. Ankara'daki güç işte böyle bir güç.

Yani demek oluyor ki özellikle Kıbrıs konusu Cumhurbaşkanı makamında oturan her kim ise Ankara arasında ortak çizilen bir mutabakatla yürütülüyor. UBP'nin gerek başkanı gerek başbakanı ve de bakanları Akıncı'yı eleştirmeye başladığı andan itibaren Akıncı-Ankara mutabakatına tavır almış demektir.

Bunun anlamı budur! Olayı doğru okuyun!

Peki bu durum öyle mi? Tabii ki hayır.

Gerek Hüseyin Beyin gerekse Tahsin Beyin AK Parti ile ilişkileri gayet iyidir. Peki neden böyle yapılıyor diye sorduğumuzda geriye tek bir cevap kalıyor "erken seçim"!

CTP iktidarda değil ki CTP'ye muhalefet etsinler. Peki geriye ne kalıyor? Çözüm üzerinden bir kampanya!

Bunu herkes iyi düşünsün.

Yarın sabah erken seçim açıklansa hükümet ne yaptı ki "anlatsın ben bunları yaptım" ya da kimi eleştirecek ki "aman onu seçmeyin bakın ben daha iyiyim". Böyle bir durum da yok.

Daha da ötesini yazayım. Keşke net bir çözüm umudu olsa da Rumlarla çözüm istemeyen siyasiler kavga çıkarsa, öyle bir durum da yok. İlerlemeler olsa dahi çözümü ben değil hiç kimse yakın görmüyor. En azından 2017 sonrasına kalacak, bu besbelli.

O zaman bu gerginlik nedir beyler?!

Yoksa hükümette çok seslilik dönemi mi başladı?

**************

GÜNÜN SÖZÜ

Bazen insanlar da ikiye ayrılır; yanınızdakiler, aklınızdakiler.

Marlynn Longston

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları