Polis teşkilatı itibar kaybederken

• Bakınız bu bir gerçek. Bu ülkenin polis teşkilatında güvenlik zafiyeti var, kiloyla altın nasıl geçiyor kardeşim Ercan havalimanından. Buradan başlayalım isterseniz. Şimdi ben iki kilo altın koysam valize ve Ercan'dan İstanbul'a uçacak olsam polis beni nasıl olur da x ray cihazında fark etmez. O zaman bugün iki kilo altın çıkarırım yarın iki kilo esrar, diğer gün bir milyon lira. Demek ki Ercan havalimanında ya güvenlik zafiyeti var ya da çeteleşmiş bir yapı. Ben masum olanını düşünmek istiyorum ve güvenlik zafiyeti var diyorum.

• Peki kim yardım etti bu hırsızlara? Kim? İçlerinde polis var mı? Umarım yoktur, olmadığına inanmak istiyorum ve diyorum ki polisimiz iyi eğitilmemiş, diyorum ki polisimiz dikkatsiz, diyorum ki polis uyuyor olduğu yerde, diyorum ki polis işini ihmal etmiş ve havalandırma kapılarını kilitlememiş ve demek istemiyorum polis yardım etmiş bu hırsızlara. Anlıyor musunuz ne demek istediğimi?

• Sn Manavoğlu artık ağırlığını koymalı ve polis teşkilatı içinde yapması gereken revizyonu, yenilemeyi, gerekirse temizliği, hatta motivasyonu sağlamalıdır.

Çok önceden planlanmış bir haftalık tatili geride bırakmanın sancısı var üstümde. Tatil yaptığıma sevinmenin ötesinde aynı zamanda üzülüyor da insan. Üç ülke dokuz şehir gezdim. Araç kiraladığım için bir o kadar da şehrin içinden geçip yeni yerler görme şansım oldu. Güney İtalya ve Güney Fransa'nın neredeyse yarısından fazlasını gezdim diyebilirim. Olağan üstü güzel yerler. Anlatmaya kelimeler yetmez. Şimdi durum Kıbrıs ile oralarını kıyaslayacak değilim ama hiç mi çöp olmaz bu sokaklarda, yok işte, hiç mi bozuk yol olmaz aralarda bucaklarda, yok efendim yok. Yollar polis mi dolu ki insanlar birbirine bu kadar saygılı ve bu kadar kibar, o da yok. Onlar da Akdeniz insanı biz de öyle. Farkımız ne peki ?

Farkımız şu! Bizim mayamız bozuldu onlar hala tamam birçok konuda.

Kendi kendime söylendim durdum, yarın bir antlaşma olursa ve biz de AB'ye gireriz biz de böyle olacağız çok şükür, sonra kendi kendimi düzelttim, biz olsak olsak Bulgaristan gibi bir AB ülkesi oluruz. Avrupalı ama rüşvetçi ve fakir.

Gelelim şu soygun meselesine, olacak gibi değil. Kimse kusura bakmasın , Polis Genel Müdürümüz Süleyman Manavoğlu da hiç alınmasın bana ama olacak gibi değil. Adamlar iki tane büyük kuyumcu soyuyor hem de onlarca kameranın gölgesi altında ama yakalanmaları neredeyse bir haftayı buluyor. O da yarım yamalak. Hırsızların bazıları en az altınların yarısını toplayıp gitmiş. Nereden gitmişler peki, büyük ihtimal Ercan havalimanından.

Sonra n e oldu peki? Yakalanan dört zanlı Lefkoşa Polis müdürlüğünden kaçtılar. Nasıl kaçmışlar efendim, havalandırma deliğinden. Bu adamlar Türk değil hepsi arap çorap adamlar, nerden biliyorlar havalandırma deliğinin kilitli olmadığını, kim söylemiş onlara. Acaba bazı polisler mi yardımcı olmuş?

Bilmiyoruz, bilmediğimiz için kimseye çamur atamayız ama algı bu yönde gelişiyor şu an toplumda.

Ve algı bu yönde geliştikçe polisin itibarı düşüyor.

Polis güveneceğimiz yegane güç olmaktan çıkıyor haliyle.

Sırayla gidelim

GÜVENLİK ZAAFİYETİ VAR

Bakınız bu bir gerçek. Bu ülkenin polis teşkilatında güvenlik zafiyeti var, kiloyla altın nasıl geçiyor kardeşim Ercan havalimanından. Buradan başlayalım isterseniz. Şimdi ben iki kilo altın koysam valize ve Ercan'dan İstanbul'a uçacak olsam polis beni nasıl olur da x ray cihazında fark etmez. O zaman bugün iki kilo altın çıkarırım yarın iki kilo esrar, diğer gün bir milyon lira.

Demek ki Ercan havalimanında ya güvenlik zafiyeti var ya da çeteleşmiş bir yapı. Ben masum olanını düşünmek istiyorum ve güvenlik zafiyeti var diyorum.

Eğer başka bir türlü bir durumsa çıksın biri bana açıklasın.

POLİS TEŞKİLATI İTİBAR KAYBEDİYOR

Gelelim kaçan hırsızlara. Bir ara merkezi cezaevinden kaçmayı başarıyorlardı mahkumlar. Hade diyelim oradaki yapı farklı. Gardiyanlar usanmış halde ve daha birçok ihmal var yani yabancı olduğumuz bir durum değil, peki Lefkoşa polis müdürlüğü?

Hocam polis müdürlüğü dediğiniz yer Polisin kalbi, bu hırsızlar ve onlara yardım edenler polisi tam kalbinden vurmuş oldular. Artık herkes havalandırma deliğini bir yoklayacak.

Peki kim yardım etti bu hırsızlara? Kim? İçlerinde polis var mı? Umarım yoktur, olmadığına inanmak istiyorum ve diyorum ki polisimiz iyi eğitilmemiş, diyorum ki polisimiz dikkatsiz, diyorum ki polis uyuyor olduğu yerde, diyorum ki polis işini ihmal etmiş ve havalandırma kapılarını kilitlememiş ve demek istemiyorum polis yardı etmiş bu hırsızlara.

Anlıyor musunuz ne demek istediğimi?

CTP hükümetteyken Özkan Yorgancıoğlu'nun başbakan olduğu dönemi kastediyorum, sol basın bazı gerekçelerle Polis Genel Müdürü Pervin Gürler'e yapmadığını bırakmadılar, yıpranması için, istifa etmesi için Polis teşkilatını günlerce yerden yere vurdular. Peki bir gazeteci olarak ben ne yaptım, sonuna kadar hem Pervin hanıma hem de polis teşkilatına sahip çıktım. Günlerce polis teşkilatına saldıranlara saldırdım ve polisin itibarı kaybolmasın diye polis lehine yazılar yazdım.

Bunu Pervin hanım için yapmadım polis teşkilatının itibarı zedelenmesin diye yaptım.

Bakınız beyler, Polis dediğimiz kurum son derece önemli bir kurumdur ve hiçbir şekilde yıpranmaması lazımdır, onu yıpratmak isteyene herkes dur demeli ve sert olmalıdır.

Polis Genel Müdürümüz Manavoğlu basın mensuplarını hala kahveye çağıracak ve tanışacak, bilemem ben hala tanışmadım kendisiyle, umarım bir gün yakından tanıma fırsatı bulurum ama tanımasam da toplumun güveneceği yegane kurumun başındadır ve her zaman destek vermek, sahip çıkmak tüm gazetecilerin görevidir.

Sn Manavoğlu'na sonuna kadar güveniyorum, değerli bir polistir ve bu teşkilatı layıkıyla temsil edecek bir karakteri vardır.

Sn Manavoğlu artık ağırlığını koymalı ve polis teşkilatı içinde yapması gereken revizyonu, yenilemeyi, gerekirse temizliği, hatta motivasyonu sağlamalıdır.

Aksi takdirde teşkilat günde güne zayıflayacak ve itibar yitirecektir.

Bugün Polis Müdürlüğünden hırsız kaçıranlar yarın neler yapar neler.

**************

GÜNÜN SÖZÜ

BEN SENSİZ DE YAŞARIM AMA SENİNLE BİR BAŞKA YAŞARIM

CEMAL SÜREYA